YTB’den alınan bilgiye göre, Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika ve Avusturya’da yaşayan Türklere yönelik araştırmada, yüzde 65’i 20 yıldan fazla süredir yurtdışında yaşayan ve ağırlıklı olarak 18 ila 35 yaşlarındaki katılımcılara, “Ayrımcılık bağlamında, yaşadığınız ülkenin vatandaşlarıyla eşit haklara sahip olduğunuzu düşünüyor musunuz?” sorusu soruldu. Katılımcıların yüzde 71’i “Hayır, yaşadığım ülkenin vatandaşlarıyla eşit haklara sahip olduğumu düşünmüyorum” yanıtını vererek dışlandıklarını ifade etti.
YTB Başkanı Kudret Bülbül, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, her yıl yurtdışında yaşayan Türkler hakkında araştırmalar yaptıklarını belirterek bu araştırmayla önemli bulgular elde edildiğini söyledi.
Araştırma sonucunda ortaya çıkan tablonun üzücü olduğunu ve ciddi bir soruna işaret ettiğini vurgulayan Bülbül, “Bir insan kendini dışlanmış ve ötekileştirilmiş hissederse ne kendine ne de bulunduğu topluma katkısı olur. Belki de yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın bugün istenilen pozisyonda olmamaları ve yeterince katkı verememelerinin önemli nedenlerinden biri dışlanmış hissetmelerinden dolayı aktif olamamalarıdır denebilir” diye konuştu.
Avrupa Birliği’nin en temel değerlerinden birinin “aktif yurttaşlık” ilkesi olduğunun altını çizen Bülbül, yurtdışında yaşayanların bulundukları topluma ve kendi geleceklerine daha fazla yatırım yapabilmeleri için aktif olmaları gerektiğine işaret etti.
YTB Başkanı Bülbül, kendini dışlanmış veya ayrımcılığa uğramış hisseden kişilerin, aktif olmak için gerekçe bulamayacağını vurgulayarak “Dışlandığını düşünen insan doğal olarak herhangi bir iş pozisyonu açıldığında ‘Zaten beni işe almazlar, zaten ben olumsuzluklarla karşılaşacağım’ gibi reflekslerle kendi kendini sınırlıyor. Bu da kendine ve topluma yeterince katkı sağlayamamasına neden oluyor” dedi.
YTB olarak yurtdışındaki vatandaşların kendilerini daha iyi hissetmeleri ve topluma daha fazla katkı verebilmeleri için çaba harcadıklarını söyleyen Bülbül, Türklerin bulundukları ülkelerde siyaset, ekonomi, edebiyat, akademi gibi hayatın her alanında aktif olarak var oldukları takdirde çok daha üretken ve mutlu olacaklarına dikkati çekti.
Avusturya hükümeti tarafından hazırlanan, Müslümanların din ve örgütlenme özgürlüğüyle eşitlik haklarıyla ilgili yasa tasarısına değinen Bülbül, Yahudiler, Hristiyanlar, Katolikler veya başka din grupları hangi haklara sahipse Müslümanların da o haklara sahip olmalarını istediklerini kaydetti.
Bülbül, Avrupa’nın bir göç medeniyetine sahip olduğunu ve bu sayede barışın sağlanabildiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Müslümanlara başka, Yahudilere başka, Hristiyanlara başka bir uygulama düşünülemez. Farklı bir uygulama, eşitliğe de insan haklarına da tam olarak aykırıdır. Avusturya gibi imparatorluk geleneğine sahip, bu anlamda farklılıkları bir arada yaşatmış devlete de bu herhalde fazla yakışmaz. Bu anlamda eşitlik ilkesi açısından bunu bir kez daha değerlendirmek gerekir. Farklılıkları tehdit olarak görmek o ülkelere kaybettirir. Ama bir ülke farklılıkları kendi medeniyetinin bir parçası haline getirebilirse hem kendisine hem de bütün insanlığa çok ciddi katkılar sağlar.”