Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Ben Osman Avcı, 1972 Yozgat Boğazlıyan doğumluyum. İlk okulu köyde bitirdim, daha sonra orta ve liseyi Nevşehir İmam Hatip Lisesi’nde ve Aksaray lisesinde bitirdim. Ondan sonra üniversite eğitim için Mısır’a giderek El Ezher Üniversitesini bitirdim. Oradaki en büyük kazancım Arapçayı öğrenmem oldu. 1995’de evlendim ve Hollanda’ya yerleşmeye karar verdik. Burada hem fabrikada çalışmaya başladım hem de dil öğrendim. 1998’de Hollanda Adalet Bakanlığı’na bağlı hapishanelerde manevi rehber olarak işe başladım. 2011 yılına kadar haftanın 2-3 günü orada çalıştım. Şu an işlerimin yoğunluğundan dolayı sadece cuma günleri gidiyorum.
Baştan beri yufka işine mi başladınız?
Hayır, ilk senelerde araba ticaretiyle uğraştım. Eniştemle beraber Ensar Auto adı altında 9 yıl boyunca çok iş yaptık. Hem tamir hem de alım satım yapıyorduk.
Aslında benim hedefim çocukluğumdan beri çevremdeki akrabalardan ticaret yapanlardan hep gördüm üretici olmak lazım bir yerde hazır bir şey satma değil de kendin üretici olman lazım. İmalatçı olman lazım diye düşünerek öyle bi araştırma işine girdim. Avrupa’da olmayan veya az olan ne olabilir diye düşündüm ve bu şekilde 2012 yılında yufka işine girmeyi düşündüm. Bu yöresel bir ürün olduğu için bunu nasıl daha modernize bir şekilde buraya taşırız diye araştırmaya başladım. Küçük olarak başladık ancak kısa sürede hızlı büyümeye başladık.
Hiç bilmediğiniz bir sektör iken birden üretime başladınız?
Ürünü Avrupa genelinde iyi tanıtmak gerekiyordu işin hızlı ilerlemesi için. O yüzden ilk başlarda Hollanda’da ve diğer ülkelerde düzenlenen festivallere katılarak isim yaptık. Hem güzel bir reklam oldu hem de halka ürünlerimiz sunma fırsatımız oldu böylelikle.
Pazarda var mıydı yufka?
Bizim yaptığımız yöntemle, yani günlük taze ve doğal yufka o zamanlar yoktu hala da pek yok. İlk başlarda tabii çok zorluklar çektik, elimde oklavayla sac üzerinde kendim de yufka pişirdiğim oldu. Eleman sıkıntısı çektik. Yöresel bir ürün olduğu için bu işi tam anlamıyla yapabilen eleman bulmak ta zorlandık.
Ama bir standart getirmek gerekiyordu değil mi ürünlere?
Normal yöresel Türkiye’de gördüğümüz yöntemi biz burada yapıyoruz. Hem de aynı zamanda biraz daha modernize ederek uygulamaya koyduk. Tabi her şeyden önce ilk önem verdiğim şey kaliteydi. Biz kaliteyi nasıl tutturabiliriz, kaliteyi nasıl bir numara yapabiliriz, ilk önce hedefimiz oydu. Çok şükür istediğim gibi de oldu. Bu konuda annemin ve babamın çok faydası oldu bana. Özellikle annem köy kadını olduğu için köydeki o tecrübelerini özellikle yufka yapımında, tat, lezzet ve kıvamında pişirme konusunda çok yardımı oldu.
Sizin müşterileriniz daha çok marketler ve toptancılar mı?
İlk başlangıçta marketlere girmedim. Biz ilk önce kaliteyi dört dörtlük bir numara yapmanın çabasındaydık. Bu festivaller aracılığıyla ilk önce kendi ürünümüzün kalitesini insanlara gösterdik, daha sonra çiğköfte sektöründe bizim ürünlerin çok beğeni gördüğünü tespit ettik. Çiğköfte sektörüne toptan lavaş vermeye başladık.
Ona göre de özel üretim mi yapıyorsunuz çiğköfte şirketlerine?
En büyük müşterilerim çiğköftem, Avrupa genelinde. Bunun yanı sıra son yılarda Tatlıses çiğköfte, İstanbul çiğköfte, Öz çiğköfte gibi. Bunların çoğu Almanya’da Belçika’da olan işletmeciler. Ama Çiğköftem, büyük çapta tüketimi var ve sektörde iyi bir yere sahip . İlk başladığımızda özellikle Rotterdam’daki Çiğköftem şubeleri ile bir başlangıç yaptık. Ürünümüzün kalitesi duyuldukça, sadece Hollanda’da değil Almanya, Belçika, Fransa, Avusturya, hatta İsviçre ve Macaristan’dan dahi sipariş aldık . Almanya, Belçika, Fransa’ya kendi servis bağlarımızı kurduk ve 5 servis aracımızla günlük üretim yapıyoruz. Taze olarak hızlı bir şekilde ulaştırıyoruz.
Burada üretim yaptıktan sonra derin dondurucuya giriyor mu ?
Hayır dondurucuya girmiyor. Üretim yapıldığı gün direk servis araçlarımızla müşterilerimize en geç 24 saat içerisinde hızlı bir şekilde ulaştırıyoruz ve kendimiz bizzat ürünümüzü derin donduruculara yerleştiriyoruz.
Şu an kaç kişi çalışıyor burada?
Şu an biz aile efradı haricinde 7 tane sürekli çalışan elemanımız var. 2 yedek çalışanımız var sıkışık zamanlarda gelen. Toplamda 9 kişi artı 3 kişi de biziz, 12 kişi çalışıyoruz.
Üretim nasıl oluyor, açıklayabilir misiniz?
İlk zamanlarda %70 elle yapılıyordu işler. Yufka işlerini, yani hamur karma ve hamur açma ve kesme işini makine yapıyordu. Diğer işler, pişirmesi ve sulaması %70 bölümü hep elle yapılıyordu. Tabi işletme olarak da en çok gider, genelde personel oluyordu. Çalışma sistemini biraz daha makineleştirip otomatik fırın aldık, şimdi pişirme bölümünü tamamen otomatikleştirdik. Sulama ünitesi, dinlendirme ünitesi derken yine personel fazlalaşıyor, giderlerimiz çoğalıyor. İşler çoğaldıkça haliyle personel de çoğalıyor. Tekrar bunu azaltmak için de bu sefer paketleme tarafında seri bir şekilde paketleme makinesi kurduk. Bu sayede hem ürünümüz hijyenik bir ortamda paketlenmiş oluyor, hem de dayanırlık süresi daha uzun hale geliyor. Yufka çok hassas bir ürün olduğu için mecburen paketlemeye girmeden önce katlanması elle yapılıyor.
Onun için özel bir makine aldınız mı?
Onu da araştırdım daha çok robot makinesi olması gerekiyor zaten bizim makinelerin hiçbiri hazır değil şu anda kullandığımız sadece paketleme için hazır paketleme makinesi kullanıyoruz. Diğer makineler özel tasarımla geliştirdik. Makinenin mühendisiyle beraber oturup konuştuk, nasıl bir şey istediğimizi anlattık.
Zaten kalite de oradan geliyor, müşteri bir aldığında ikinci kez de aynı tadı görmek istiyor değil mi?
Şu anda zaten Hollanda’nın büyük şehirlerinde Türk süpermarketlerinde hemen hepsinde bizim ürünümüz var. Rotterdam, Den Haag , Amsterdam, Eindhoven’a kadar dağıtıcı arkadaşlar var, biz toptan veriyoruz onlar da dağıtım işleri yapıyor.