Tarih bilinci

Türk Dil Kurumu’na göre tarih, “Ülkeleri, ulusları, toplumları, kuruluşları etkileyen eylemlerden doğan olayları zaman ve yer göstererek anlatan; bu olaylar arasındaki nedensel bağları, bunların önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını, karşılıklı etkilenmeleri, her ulusun kurduğu uygarlıkları ve ulusların kendi iç sorunlarını inceleyen bilim” olarak tanımlanır.

Küçük bir özeleştiri yapmadan geçemeyeceğim, ne yazık ki bizdeki bazı tarihçiler, genellikle siyasi sebeplerle ya da donanım eksikliğinden dolayı, tarihi olguları ve gerçekleri kendi düşünce kitlesine şirin görünmek adına gerçeklerden oldukça uzak hikayelerle anlatmaktadır. Bizler okuyup öğrenmedikçe, onlar bu yanlış anlatılar devam edecektir.

Bugünkü yazımda, Hollanda’daki bilinmeyen tarih ve tarihi bağlarımızı anlatmaya çalışacağım. Bu yazıya ilham veren, değerli dostum Tarihçi Araştırmacı Yazar Mehmet Tütüncü, namı diğer “Sarı Saltuk” ile ziyaret ettiğimiz Paleis Het Loo Sarayı Müzesi’dir.

Öncelikle kısaca Paleis Het Loo hakkında bilgi vermek isterim. Paleis Het Loo, Orange-Nassau Hanesi’nin 17. yüzyıldan kalma en büyük sarayıdır. Burada Orange Hanesi’nin nasıl yaşadığını, çalıştığını ve bahçelerden, saraydan ve doğadan nasıl keyif aldığını görebilirsiniz. Özel bir geçmişi olan ve biz Türklerle de özel bağı olan bir yer. Yazımın ilerleyen bölümlerinde detaylı bu konuyu anlatacağım.

‘Paleis Het Loo’ ismi, başlangıçta (Loo) yüksek kumlu topraklarda yer alan hafif ve insan dostu bir ormanı ifade eder. Stadhouder Willem III, büyük büyükbabası Willem van Oranje’nin torunu, 1684 yılında Het Oude Loo adlı orta çağ kalesini satın aldı ve yanına yeni bir av köşkü inşa etti. Bu alan, doğal su kaynağı nedeniyle su işleri ve bahçe düzenlemesi için oldukça uygundu. Leiden’den şehir ustası marangoz Jacobus Roman, 1689’da saray mimarı oldu ve klasik tarzda dörtgen bir ana bina (corps de logis) ve iki yan kanat tasarladı. Ana bina ve kanatlar yarım daire şeklindeki kolonadlarla birbirine bağlandı. İç tasarımı büyük ölçüde Daniël Marot gerçekleştirdi.

Türk dostu olan Willem III, İngiltere Kralı olduktan sonra, 1691-1694 yılları arasında sarayı dört pavyonla genişletti. Bu pavyonlar, ana binayı yan kanatlarla birleştiriyordu ve yeni yapılan bahçeye taşınan kolonadlar vardı. Pavyonlar, Willem III ve Mary Stuart’ın kraliyet dairelerini, yemek salonunu, saray şapelini ve resim galerisini barındırıyordu. İç tasarım yine Daniël Marot tarafından yapıldı. Tavan resimleri Johannes Glauber ve Gerard de Lairesse tarafından yapıldı. Jan van Gool’a göre, Dirk Valkenburg ve Dirk Dalens III, 1700 civarında kuş veya av sahneleri ile süslemeler yaptı. Bu süslemelerden en önemli yerlerden birinde biz Turkleri de içine aldı.

Het Loo Sarayı, üç yüzyıldan fazla Kraliyet (Oranjes) Hanesi’nin yazlık sarayı olarak kullanılmıştır. Bahçeler, 335 yıl öncesine dayanan bir tasarımla, Kral Stadtholder William III ve Kraliçe Mary II Stuart’ın istediği gibi düzenlenmiştir. Görülmesi gereken ender bahçelerdendir. Ahırlar meydanı 20. yüzyılın atmosferini taşır ve Kraliçe Wilhelmina ile Prens Hendrik’in zamanını yansıtır. Prens Hendrik’in arabaları hala burada tutulmaktadır ve kraliyetin önemli etkinliklerde kullandığı kızaklar ve özel arabalar görülebilir. Turunç Yürüyüş alani Paleis Het Loo’ya giriş biletinizle (Orange Walk) olarakta bilinen parkında gezinti yapabilirsiniz. Bu romantik peyzaj parkı, 19. yüzyılın başında oluşturulmuş olup Barok saray bahçesinden farklı bir atmosfere sahiptir. Saray, Apeldoorn’un eteklerinde yer alan saray, 1975 yılına kadar Hollanda Kraliyet Ailesi üyelerinin yaşadığı bir yerdi. 1984 yılından bu yana Paleis Het Loo Ulusal Müzesi olarak halka açık olup sergi ve etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır.

Gelelim tarih bilinci konumuza. Tarihçi Araştırmacı Yazar Mehmet Tütüncü sayesinde, Hollanda sarayını 335 yıldır koruyan Türk (Osmanlı) askerler “Yeniçeriler” hakkında bilgi sahibi oldum. Tabii ki fiziksel olarak değil, sembolik olarak Kraliyeti ve sarayını koruyan askerlerimizden bahsediyoruz. Willem III, Türklere olan sevgisi ve hayranlığıyla bilinen bir kraldı. Bu sebepten dolayı, sarayın girişine, her iki duvara altı metre büyüklüğünde İstanbul’un iki yakasını ve içinde sarayı koruyan yeniçerileri çizdirmiştir. Sarayın giriş merdivenlerinin iki tarafı, İstanbul’un iki yakası olarak tasvir edilmiştir.

Willem III’ün Türklere olan sevgisi ve hayranlığı bununla kalmamıştır. Türklerin II. Viyana Kuşatması sırasında daha az can kaybı ve zarar görmesi için savaşan taraflara elçilerini göndererek arabuluculuk yapmıştır. Ayrıca Karlofça yenilgisinden sonra yine arabuluculuk görevi üstlenmişlerdir.

Saray tadilat için tamtamına 5 yıl (2018 – 2024’e) kadar kapalı kalarak 171 milyona tadilat ve ek yapıtlar yapılmıştır.

Sarayın denetleme kurulu üyelerinden biri olan Ahmet Polat, fotoğrafçı ve film yapımcısıdır. Tüm toplum kesimlerini bir araya getirme, anlama, dahil etme ve ilham verme odaklı çalışmalar yürüten Stichting Studio Polat’ın kurucusudur. Polat, 2019 yılında Paleis Het Loo’nun yıllık raporunda şunları yazmıştır:

“Paleise girdiğimde ilk gördüğüm şey duvara resmedilmiş Osmanlılar oldu… ve düşündüm: ‘O zamanın toplumu hakkında ne söylüyorlar? Ve şimdi bizim toplumumuz hakkında ne anlatabilirler?’ Bir müze olarak toplumun bir yansıması olmak istiyorsanız, çoklu perspektifler çok önemlidir.”

Mehmet Tütüncü, Het Loo Müze sarayı küratörleri ile yaptığı görüşmeler hakkında da bilgi verdi. Yaptığı teklifler arasında Saray’ın yeniçerilerinin başrolde olacağı Hollanda’da Osmanlı saygısı ve sevgisi konulu bir sergi yapılması teklifini götürdüğünü söyledi. Bu çerçevede düzenlenecek Saray’da ‘Türk günleri sergisinde Hollanda’da Türklerin katkılarının da yer alması gerektğini ve bu bu vesileyle Hollanda kralıyla Türklerin buluşmasını hayal ettiğini’ heyecanla anlattı.

Evet, Hollandalılarla Türkler tarih boyunca sık sık karşılaşmış ve birbirlerine saygı ve hayranlık göstermişlerdir. Kimi zaman Türkler, Hollandalıları korumuş ve kollamış, kimi zaman ise Hollandalılar dostluklarını göstermişlerdir. Son 60 yıldaki işgücü göçü de bizlere göstermiştir ki Hollandalı Türkler, bu toplumun bir parçasıdır ve bu karşılıklı saygıyla çoklu ve demokratik perspektiflerle yansıtılmalıdır. Çünkü biz Hollandalı Türkler, bu yansıtmayı fazlasıyla yapıyoruz.

Saygıyla esenlikle ve karşılıklı saygıyla kalın




Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

error: Content is protected !!
Haber her gün e-postanıza gelsin

Haber her gün e-postanıza gelsin

Yeni haberleri e-postanıza ulaştırmamız için mail adresinizi girmeniz yeterli.

You have Successfully Subscribed!