Aradan geçen yıllar içinde, bu çağrımızın Avrupalı Türklerde, özellikle üçüncü nesilde karşılık bulması bizi ziyadesiyle memnun etti. Artık yavaş yavaş, Avrupalı Türklerde bu yönde bir bilinç ve kültür oluşuyor. Yıl boyunca bu ülkelere kültür gezilerinin organize edilmesi, Ramazan ve Kurban Bayramlarında gönül coğrafyamızdaki insanların hatırlanması söz konusu bilinçlenmenin somut örnekleri arasındadır.
Avrupa’daki Türkler, yeni bir yaz tatilinin hazırlıkları yapıyorlar. Birinci nesil Türkler hava yolunu tercih ederek, mayıs ayından itibaren Türkiye’ye gitmeye başladılar. Kurban Bayramı’nı Türkiye’de geçirmek isteyenler de, hem havayolu hem de kara yoluyla Türkiye’ye gittiler. Vatandaşlarımızın bir çoğu ise, okul tatillerine göre, yaz tatili planlarını yaptılar. Çocuklarıyla birlikte, her yıl olduğu gibi, bu yıl da, bir çok vatandaşımız karayoluyla Türkiye’ye yaz tatiline gidecekler.
Hatırlayanlar olacaktır. Geçen yıl da, bu köşeden yazdık. Özellikle kara yoluyla Türkiye’ye gideceklere bir çağrı yaptık. Dedik ki, yıllar öncesinden gelen geleneği, yani bir an önce Kapıkule’ye varmayı, bir tarafa bırakarak, yeni bir tatil yolculuğu planı yapalım. Avrupa-Türkiye arasındaki sıla yolunu bir “Kültür Mirası Yolu” haline getirelim. Macaristan’dan Anadolu’ya uzanan güzergahtaki kültürel izlerimizi yeniden hatırlayalım, Türk İslam eserlerini ziyaret edelim, Budapeşte’de, Belgrad’da, Üsküp’te gerekirse konaklayalım.
Bu çağrımızı, yıllar önce, 2010 yılında yapmıştık. O yıl, organize ettiğimiz “Bosna Kültür Gezisi” ve sonraki yıllarda organize ettiğimiz, ‘’Prizren’de Hafta Sonu Siyaset Okulu” projesi, ‘’Ohri’de Avrasya Buluşmaları” etkinliklerinden hareketle, “Sıla Yolunu Kültür Yoluna dönüştürelim’’ çağrısında bulunmuştuk.
Hatırlayanlar olacaktır, aynen şöyle demiştik: “Avrupa’dan araçla yola çıkan Avrupa Türkleri’nin, Macaristan’da, Makedonya’da, Bosna’da, Bulgaristan’da, Yunanistan’da, Romanya’da birer ikişer gün kalarak Türkiye’ye varmalarını teklif etmiştik. Zira, Sıla yolundaki ülkelerin hemen hemen tamamında, ecdadımızın izleri, yani zengin bir kültürel mirasımız bulunmaktadır”.
Ve yine, “Doğu Avrupa ve Balkanlar’daki kültürel mirasımızın keşfi ve sıla yolunun kültür yoluna dönüşmesi, Macaristan’da Gül Baba ziyareti, Kosova’da Türk Köyü Mamuşa ziyareti, Yahya Kemal’in kadim şehri Üsküp’te mola verip köfte veya kuru fasulye yemek, Saray Bosna’ya uğramak ve Bilge Kral Alia İzzetbegovic nezdinde şehitlere dua okumak, Yunanistan’da Kavalalı Türklerin ‘Haydi Tina Haydi Bre Pala’ gibi türkülerini dinleme, etkinliklerinden geçer” demiştik.
Aradan geçen yıllar içinde, bu çağrımızın Avrupalı Türklerde, özellikle üçüncü nesilde karşılık bulması bizi ziyadesiyle memnun etti. Artık yavaş yavaş, Avrupalı Türklerde bu yönde bir bilinç ve kültür oluşuyor. Yıl boyunca bu ülkelere kültür gezilerinin organize edilmesi, Ramazan ve Kurban Bayramlarında gönül coğrafyamızdaki insanların hatırlanması söz konusu bilinçlenmenin somut örnekleri arasındadır.
Bunlara ek olarak, Avrupalı Türklerin, hassaten toplum temsilcilerinin Türkiye’ye yaz tatiline gelirken kültür mirasımızın bulunduğu merkezleri, şehirleri ziyaret etmeleri yıllar önce dile getirilen projenin hayata geçirildiğinin işaretleridir. Bu ziyaretlerde çekilen fotoğraf ve bilgilerin sosyal medyada paylaşılması da ayrıca, takdire şayandır.
İşte bu paylaşımlardan birisi de, ziyaret edilen Macaristan’ın Györ (Yanıkkale) bölgesi, Ki, “Györ, Tuna Nehri üzerinde olup, tarihte farklı kültürlere ev sahipliği yapmış ve Sadrazam Koca Sinan Paşa tarafından fethedilmiş (1594)” bir yerdir.
Bir başka paylaşım ise, Kosova’daki Sultan I. Murad Türbesi ziyareti . Ve türbede asılı “Sultan Murad’ın Duası”. Yine, Kosova’da bulunan Türk Köyü “Mamuşa” ziyareti izlenimlerinin paylaşımı, geçen yıl Avrupa Türkiye Kültür Mirası Yolu çerçevesinde paylaşılanlar arasında yer almaktadır.
Saray Bosna’nın Baş çarşısı Çeşme önünde çekilen fotoğrafların da paylaşımı gibi, onlarca örneğini vereceğimiz, Avrupa Türkiye kültür mirası yolu hatıraları, Avrupalı Türklerle Balkan Türkleri arasında kurulan çok yönlü köprünün de somut örneğini teşkil etmektedir.
Her yıl, özellikle yaz tatilinin başlamasıyla ele aldığımız ve ısrarla tekrar ettiğimiz “Avrupa Türkiye Kültür Mirası Yolu” projesini hatırlatmaya devam edeceğiz. Bu yönde bir zihniyet ve kültür oluşturmak için, konuyu sürekli ve her fırsatta dile getirmeye mecburuz.
Yeni bir yaz tatilinin başladığı şu günlerde, insanımızın, kazasız belasız bir yolculuk yapması için dua ederiz. Herkese hayırlı yolculuklar…