Seçim sonuçlarının etkileri ne olacak?

Türk tipi başkanlık sisteminde parlamentonun yetkileri sınırlı olduğu için siyasi partilerin performanslarından ziyade haftalık grup toplantılarında söyledikleri gündem olur. Grup toplantısı dediysek, öyle gündemle ilgili görüşlerin dillendirildiği bir toplantı aklınıza gelmesin. Buradaki grup toplantısı, liderin nutuk çektiği, tribünlerdeki seyircilerin de slogan atıp coştuğu görsel ve işitsel bir şovdur. Bunu kendi gözlerimle görüp, kulaklarımla duymasam kesinlikle inanmazdım, ama maalesef böyle. Hal böyle olunca da gelişmeleri medyaya yansıdığı kadarıyla takip edebiliyoruz.

Gergin geçen bir seçim sürecini geride bıraktık. Süreç gergin geçse de sandıkta sükunet hakimdi. Herkes oyunu hiç bir engelleme olmadan kullanabildi. Sandıklarda görevli olan siyasi parti temsilcileri de biribirlerine karşı oldukça saygılı idi, en azından benim kendi gözlemime göre böyleydi. Sayım sonrası itirazlar da eski seçimlere nazaran hemen hemen hiç olmadı. Bu da gösteriyor ki, bütün gerginlikler seçmen sandığa gidince son buluyor. Yeter ki siyasetçiler işe karışmasın!

Seçimler geride kaldı kalmasına da, ancak gündem daha bir müddet siyaset olacak. Bir taraftan yeni kabine üyeleri atanacak ve iktidarın bundan sonraki politikaları belli olacak. Mevcut politikalara devam edilmeyeceği az çok belli oldu, ancak nasıl bir rota değişikliği olacağını bekleyip göreceğiz. Tabii ki en çok merak edilen ekonomi politikası. Gözler eski bakan Mehmet Şimşek’in geri dönüp dönmeyeceğinde. Dönerse hangi yetkiyle? Bakalım  bekleyip göreceğiz.

Diğer taraftan da muhalefetin seçim sonucunu nasıl değerlendireceği merak konusu. Çıkarılan sonuçların ne gibi etkileri olacağını şimdiden kestirmek biraz zor görünüyor. Aslında hiç de zor değil, ama burası Türkiye. Haliyle mantık ve sağduyu burada Avrupa’daki gibi işlemiyor. Avrupa’da olsa defalarca başarısız olmuş bir lider çoktan yerini bir başkasına bırakmıştı, ama burada öyle olmuyor.

Türkiye’de başarı veya başarısızlık kriterleri kişinin içinde bulunduğu konuma göre belirleniyor. Şayet bir önceki seçimden daha yüksek oy almışsanız kendinizi başarılı addediyorsunuz. Rakibin aldığı oy burada pek dikkate alınmaz. Ancak kazanan rakibin oy oranı düşmüşse onun başarısız olduğu iddia edilir. Kısacası sonuçları işimize nasıl geliyorsa öyle yorumluyoruz.

Ana muhalefet partisi CHP’nin bir müddet liderlik mücadelelerine sahne olacağı kesin. Her ne kadar seçim sürecinde oldukça iyi performans göstermiş olsa da Kılıçdaroğlu ile beş yıl sonraki seçime hazırlanmak pek mantıklı değil, ama onun yerine kimin geleceği de pek öngörülebilir gibi değil. Üstelik bu sadece bir lider değişikliği ile de sınırlı kalmayacak. Kılıçdaroğlu’nun inşa etmeye çalıştığı Anadolu değerleri ile barışık sosyal demokrat bir CHP’nin tekrar kemalizme evrilmesi de mümkün. Önümüzdeki haftalarda durum netleşince istikamet de aşağı yukarı belli olacaktır.

Millet Ittifakı’nın ortaklarından Saadet Partisi’nde de bir liderlik krizi çıkacağı kesin. Bence Millet İttifakı’nın en zararlı çıkan ortağı Saadet Partisi’dir. Saadet Partisi tabanı ittifaka oy vermediği gibi, partiyi de terk etmiştir. Bunu en belirgin şekilde Avrupa’da görmekteyiz. Nitekim daha düne kadar esamesi okunmayan Yeniden Refah Partisi Cumhur İttifakı’ndan girdiği seçimlerden 5 sandalyeyle çıkmıştır. Hal böyle olunca da Karamollaoğlu’nun pozisyonunun tartışmaya açılması kaçınılmazdır. Ama burası Türkiye, sanki hiç bir şey olmamış gibi kendisiyle yola devam da edebilirler.

Bundan sonra siyasette nelere şahit olacağımızı kestiremiyoruz. Bilgi sahibi olmak için TBMM’yi takip etmek de yeterli değil. Zira Türk tipi başkanlık sisteminde parlamentonun yetkileri sınırlı olduğu için siyasi partilerin performanslarından ziyade haftalık grup toplantılarında söyledikleri gündem olur. Grup toplantısı dediysek, öyle gündemle ilgili görüşlerin dillendirildiği bir toplantı aklınıza gelmesin. Buradaki grup toplantısı, liderin nutuk çektiği, tribünlerdeki seyircilerin de slogan atıp coştuğu görsel ve işitsel bir şovdur. Bunu kendi gözlerimle görüp, kulaklarımla duymasam kesinlikle inanmazdım, ama maalesef böyle. Hal böyle olunca da gelişmeleri medyaya yansıdığı kadarıyla takip edebiliyoruz. Medyaya nasıl yansıdığı ise herkesin malumu!

Türkiye’de siyaset neredeyse 7/24 olduğu için pek emin olmasak da önümüzdeki bir kaç ay göreceli olarak sakin bir dönem geçireceğiz, ancak sonbahardan itibaren yerel seçim hazırlıkları başlayınca kaldığımız yerden devam edeceğiz gibi geliyor. İnşallah daha az gergin bir yerel seçim süreci yaşarız diyelim.




Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

error: Content is protected !!
Haber her gün e-postanıza gelsin

Haber her gün e-postanıza gelsin

Yeni haberleri e-postanıza ulaştırmamız için mail adresinizi girmeniz yeterli.

You have Successfully Subscribed!