Türkevi Topluluğu’nda geçen ay Hz. Mevlana ve Şems’in ele alınmasını müteakip, bu ay da Sakarya Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Prof. Dr. H. Musa Taşdelen’in sunumuyla “Avrupa’da ilk Türk Diaspora Tecrübesi: Sarı Saltuk Vizyonu” semineri gerçekleştirildi.
Konuşmasına, Kolonizatör bir Türk Derviş’i olan Sarı Saltuk anlatımlarıyla ilk tanışmasını anlatarak başlayan sosyolog Musa Taşdelen, yıllar önce Kosova’daki Goro bölgesinde yaptığı araştırmalar esnasında, Sarı Saltuk makamıyla karşılaştığını belirtti. Her geçen gün Sarı Saltuk’a, şahsiyetine, en önemlisi de ‘vizyonu’na ilgi duyduğunu belirten Taşdelen, Balkanların Müslümanlaşmasında Sarı Saltuk’un çok önemli rol oynadığına dikkat çekti.
Sarı Saltuk’un sadece Balkanlarla sınırlı olmadığını, aynı zamanda Avrupa Türk tarihinde de önemli bir aktör olduğunu söyleyen Taşdelen, Sarı Saltuk’un o dönemde Anadolu’da yaşayan Mevlana Celaleddin Rumi, Yunus Emre, Hacı Bektaşi Veli’nin de çağdaşı olduğunu, hatta Sarı Saltuk’un Hz. Mevlana’nın danışmanı olduğunu da belirtti.
Ne yazık ki, Sarı Saltuk Türkiye’de hakkıyla bilinmiyor, tanınmıyor. Saltukname’nin, en son Haluk Akalın tarafından sadeleştirilen bu kitabının, genç nesiller tarafından mutlaka okunmasını, zira bu kitapta Sarı Saltuk mefkuresinin ve mücadelesinin nasıl yapıldığı gençlere bir yol gösterir.
Sarı Saltuk’u anlamadan Balkanlar’ın anlaşılmasının zor olduğunu söyleyen Taşdelen, Sarı Saltuk mücadelesinin esasen “Avrupa’da ilk Türk Diaspora Tecrübesi” olarak tanımlanabileceğini, zira Sarı Saltuk’un sıradan bir derviş olmadığını, O’nun ‘küresel vizyonu’ olduğunu söyledi. Sarı Saltuk’un Balkanlar başta olmak üzere, Anadolu, Afrika, Orta Asya, hatta Japonya’ya kadar uzanan bir coğrafyada gönüllere girmeyi başarmış bir Türk dervişi olduğuna dikkat çeken Taşdelen, özetle şunları söyledi:
‘Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde Sari Saltuk’dan uzun uzun bahseder. Buradan da öğreniyoruz ki, Piri Türkistan Hoca Ahmet Yesevi, Anadolu’ya Hacı Bektaş-ı Veliyi ve ona yardımcı olması için sonra Sarı Saltuk’u gönderir. Tabiiki, Sarı Saltuk, Yesevi’nin meşhur ‘tahta kılıcı’nı kuşanarak gelmiştir Anadolu’ya. Hedef, Rumeli’yi fethedip Dobruca’da “Yedi-krallık yerde nam ve şan sahibi” olmaktır.
Ve Sarı Saltuk, Hacı Bektaş-ı Veli tarafından yedi yüz Horasan ereniyle birlikte Dobruca’ya gönderilir. Sarı Saltuk, Balkanlar başta olmak üzere, bölgede gönülleri fethederek, halkın beğenisini kazanır. Öyleki, kilisede İncil’den, havrada Tevrat’dan beyitler, Kur’an dan ayetler okur. 12 dil bilen Sarı Saltuk insanların inancına, diline, dinine ve rengine bakmadan yardım eden, sürekli veren, hiç bir ayırım yapmadan hizmet eder. Onun için, tıpkı Mevlana gibi öldüğü zaman cenazesine herkez sahip çıkmak ister. Bunu bilen Sarı Saltuk, kavgaları önlemek için, önceden yedi ayrı tabut hazırlanmasını vasiyet eder. O yüzdendir ki, bugün Anadolu ve Balkanlar’da çok sayıda Sarı Saltuk türbesi ve makamı bulunmaktadır.
Sarı Saltuk’u Sarı Saltuk yapan ve gönüllerde taht kurmasını sağlayan üç ana yaklaşım ya da üç bakış açısı bulunmaktadır. Biz buna Horasan Müslümanlığı da diyebiliriz. Bunlar sırasıyla:
– Hz. Peygamber ve Ehli beyte derin bir muhabbet ve bağlılık. Yani Hacı Bektaş-i Veli’de de kurumsallaşan dört kapı ve kırk makam. Ki bunlar Şeriat, Tarikat, Marifet ve Hakikat.
– İnsanlara ve tüm mahlukata faydalı olmayı başlıca amaç edinmek, dayanışmacı ve diğergam davranış tarzının baskın olması.
– Hangi inanç ve kökenden olursa olsun insanların gönlüne hitap etmek ve gönül kazanmak.’
Sarı Saltuk’tan yüzyıllar sonra, misafir işçi olarak Avrupa’ya gelen ve buraların birer parçası olan Avrupalı Türkler’in, hem Türk tarihini hem de Avrupa tarihini iyi bilmeleri gerekmektedir. Tarih şuuru, bugün karşımıza çıkan çatışmacı ve kutuplaşmayı teşvik eden anlayışı yargılamak ve bunun yerine, Sarı Saltuk vizyonu olarak tarif edeceğimiz bir bakış açısını yakalamalıdırlar. Horasan Müslümanlığı’nın ana kodları, prensipleri, insana ve yaratılmışlara yaklaşımı iyi kavranmalıdır. Selefilik olarak karşımıza çıkan, popüler olmaya doğru giden ve Avrupa insanı başta olmak üzere, dünya insanlığını ürküten bir İslam anlayışı bizi asla temsil edemez.
Geldikti bir zaman Sarı Saltuk’la Asya’dan
Bir bir diyâr-ı Rûm’a dağıldık Sakarya’dan
Yahya Kemal Beyatlı’nın şiiri:
Geldikti bir zaman Sarı Saltuk’la Asya’dan
Bir bir diyâr-ı Rûm’a dağıldık Sakarya’dan
Seyrindeyiz atıldığı sahilsiz enginin
At meydanında ölmüş’enelhak’ şehidinin
Merhum Edirne Şeyhi Nelet’i diyor ki
‘Biz saf aynalarda sır oluruz öyle gaibiz’
Zahid hayal eder bizi methane zındığı
Bilmez ki sen ve ben hepimiz tapındığı
Gaipte bir muhavere geçmiş de pek hafi
Gaybide söylemiş bunu İdris-i Muhtefi