Aslında bu yazıyla Hollanda’ya veda serisine başlamayı düşünüyordum, ama gündem bunu biraz ertelemiz gerektiğine işaret ediyor. Gündem o kadar hızlı değişiyor ki, insan ne yazacağını bilemiyor. Şu konuda yazayım diye düşünürken birden başka bir durum ortaya çıkıyor ve o konuda yazmak elzem oluyor. Buna bir de yazma aralığının uzun olması eklenince konu tercihi iyiden iyiye zorlaşıyor.
Dünya yeniden ısınıyor. Bu gece korkulan oldu. Rusya Devlet Başkanı Viladimir Putin geceyarısı yaptığı bir konuşmayla Ukrayna’ya savaş ilan etti. Bugün itibariyle de Ukrayna’nın tümünde Rus saldırıları gözlemlenmektedir. Rusya’nın bu saldırıyla Ukrayna’yı kendi güdümünde bir satelit devletine dönüştürmek istediği anlaşıldı. Putin önce dünyanın nabzını yokladı. Gelen arabulucuları devasa bir masaya oturtarak onları ciddiye bile almadığını gösterdi. Bu arada saldırının artıları ve eksilerini de hesapladıktan sonra düğmeye bastı. Ne de olsa bugüne kadar yaptıkları hep yanına kalmıştı. Kırım’ın işgali, Suriye’de Esed rejimine verdiği destek bunlardan sadece bir kaçı. Adeta, artık soğuk savaş yerine sıcak savaşı tercih ediyorum, itirazı olanı görelim dercesine.
Rus saldırganlığına gösterilen tepkilerden de anlaşılacağı üzere ne NOTO’nun ne de başka bir organın kınamaktan öte bir planının olmadığı görüldü. Avrupa Birliği, Birleşik Krallık ve ABD yaptırımlardan bahsetmekteler, ama aynı yaptırımlar Kırım’ın işgali sonrası da dillendirilmişti, ancak uygulama farklı olmuştu. İşgalin ilk zamanları bunlar belki hissedilecek, ancak her zaman olduğu gibi, kısa zamanda herşey normale dönecek ve Putin’in yaptığı yanına kar kalacak.
Rus saldırganlığının insani boyutu önümüzdeki günlerde kendini hissettirecek. Daha ilk günden Ukraynalılar ülkenin batısı ve güneyine doğru kaçmaya başladılar bile. Güneyden Moldovya ve Romanya’ya, batıdan da Polonya ve Avusturya’ya akın akın gitmekteler. Eğer Putin saldırılara devam ederse, kısa zaman sonra yeni bir mülteci krizi kaçınılmaz olacaktır. Polonya’nın daha şimdiden kamplar kurmaya başladığı haberleri gelmekte bile. Milyonlarca Ukraynalı kendilerini daha güvende hissedebilecekleri ülke arayışına girecekler, girmesine de, bunun bir de sosyal boyutu var. Nitekim yükselen aşırı sağın, kendine yeni bir malzeme bulup, onlar üzerinden siyasete devam edeceğini kestirmek pek de zor olmayacak. Önümzdeki zamanları çok şeye gebe olduğunu şimdiden söylemek mümkün. İnşallah korkulan olmaz diyelim.
Bu savaşın en çok zarar görenlerinden biri maalesef Türkiye olacak. Türkiye ‘iki ucu boklu değnek’ durumuyla karşı karşıya olacak. Her durumda zarar görmesi kaçınılmaz. Bir taraftan hem bir NATO üyesi olarak, hem de bölge güvenliği için Rusya’ya karşı tavır almak zorunda olacak, diğer taraftan da Rusya gibi bir pazarı kaybetmek istemeyecek. Bunun bir de turizm boyutu var ki, etkilerini düşünmek bile insanı ürpertiyor. Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık! Allah sorumlulara kolaylık versin.
Uluslararası politikalar konusunda ahkam kesmeyi oldum olası sevmem. Zaten bu konu benim alanım da değil. Hele hele analiz yapmak bana hiç düşmez. Bunun, uzman veya cahil fark etmez, heveslisi de bol zaten. Ben sadece gelinen durumun sonuçlarını tahayyül etmeye çalışarak meselenin insani boyutuna işaret etmek istedim.
Ahmet Suat Arı
Haber, 24 Şubat 2022