Ramazan, tefekkür ve bize sunduğu değerler

Yeni bir ramazan’a kavuşmanın heyecanı ve hazırlığı içindeydik. Ancak Ramazana bir kaç gün kala büyük bir üzüntüyle, acıyla, katliamla sarsıldık. Çünkü, hür dünyanın önünde Ramazana girerken, İsrail mazlum Müslümanları katlediyor. Ve her geçen saat şehadet şerbeti içen Filistinli kardeşlerimizin sayısı artıyor. Allah’tan rahmet diliyorum hepsine.

Şu mübarek günlerde şehadet şerbetini içtiler. Zulüm elbette payidar olamaz. İşgal sürüyor, insanlık ölüyor adeta. Müslümanların sevinçlerini kursaklarında bırakanları, vahşi zulmü lanetliyorum.
Evet. Yeni bir Ramazana yüreklerimiz yanarak giriyoruz. Nedense, her ramazan, bize ‘sayılı gün çabuk geçer’ atasözünü bir defa daha hatırlatır. Recep ve Şaban derken Ramazan’a gelmişsiniz.

Mübarek üç aylarla birlikte başlayan kandil geceleri bizi psikolojik olarak Ramazan’a hazırlıyor. Hem birey olarak hem de grup olarak yavaş yavaş Ramazan’a hoş geldiniz diyorsunuz.
Bu yıl oruç yine yaz aylarına denk geldi.

İmsak ve akşam arası bir hayli uzun. Hollanda’ya geldiğimiz ilk yıllarda da oruç yaz aylarına denk düşmüştü. Aklımda kalan, Fatih camiinde teravih namazını kılıp, sahura koşa koşa eve gidişimizdi…

Yarım yüzyılı aşan bir süreyle Hollanda’da oruç tutuyoruz. Bir çoğumuz Hollandalılarla birlikte aynı iş yerinde çalışıyoruz. Komşuyuz. Toplantılarda birlikteyiz. Zaman zaman iftarlara da davet ediyoruz.

Ancak, elli yıldır bazı Hollandalı dostlarımızın her ramazanda sordukları bir soru var: ‘yemek yemiyorsunuz, anladık, gün boyu su da mı içmiyorsunuz?’ Cevabı alınca, yapmayın, bütün gün yeme içme yok. İyi dayanıyorsunuz. Mükemmel. Sizi takdir ediyorum. Ben asla yapamam” gibi yorumlar geliyor Hollandalı arkadaşlarınızdan. Elli yıldır aynı soruyu onlar sormaktan, biz de cevaplamaktan bıkmadık…

İftar programları Ramazanın olmazsa olmazlarıdır. Hollanda’da, Avrupa’da oluşan Ramazan kültürümüzde iftar sofraları ve kuruluşların iftar programları olmazsa olmazlarımızdan. Bunun yanısıra, her müslüman toplumun kendine göre Ramazan ritüelleri, gelenekleri vardır.

Örneğin İngiltere’deki Pakistanlıların Ramazan geleneklerinde Kadir gecesi çocuklarla birlikte Kabristan ziyareti vardır. Birlikte kılınan teravih namazından sonra grup grup o şehirdeki Müslüman mezarlıkları ziyaret edilir. Hollanda’da böyle bir gelenek olmadığı için, İngiltere Müslümanlarının bu geleneğine çok şaşırmıştım.

Ramazan, yılın diğer aylarına göre farklı bir değişimi de getiriyor günlük yaşantımıza. Farkına varalım veya varmayalım Ramazan süresince ilişkilerimiz farklılaşıyor. Oruç, hatim ve teravih başta olmak üzere iş yerlerinde imkanları olanların çalışma saatleri, uyku saatleri bu değişikliklerin başlıcaları.

Bunun yanısıra birey Ramazan boyunca kendine bir başka hedef de koyabilir. Örneğin seçtiği kitapları okuyup, özet çıkarma gibi bir etkinlik olabilir. Her gün bir hadis veya ayet öğrenme etkinliği de olabilir.

Aç ve susuz kalma, sahip olma, iradeyi kullanma üzerine tefekkür edilebilir. Bütün bunlar otuz gün süren Ramazan’ın daha etkin, faydalı ve farkındalık oluşturması için yapılacak pedagojik etkinliklerdir. Ramazan değişim için en güzel bir imkandır.

Ramazan demişken, geçen yıl (31 Mayıs 2017) NRC Gazetesinde üç kişi; Christa Anbeek, Peter Nissen ve Joost Röselaers, ‘Pinksterdag(Hamsin Yortusu)nunun ikinci gününü Ramazan Bayramı’ olarak değiştirelim başlıklı bir yazı yayınlamışlardı.

Yazarlar, Ramazan Bayramının da Hollanda’nın resmi bir bayramı ve o günün de tatil olmasını teklif etmişlerdi. Pinksterdag Hristiyanlar için, Ramazan Bayramı da Müslümanlar için bir ilham kaynağı oluşturuyor diyorlardı. Her iki bayram dayanışmayı ifade ediyor ve uluslararası bir karaktere sahip.

Farklılıklar ve çok renklilik hakim bayramlara. Oruçları açarken komşular, tanıdıklar, arkadaşlar iftara davet ediliyor, kardeşlik gösteriliyor. Bu özellik Hollanda kültürünü zenginleştirir düşüncesindeler, teklif edenler. Henüz bu teklif gerçekleşmedi tabiiki…

Evet. Ramazan ayrılıkların, suni korkuların ve önyargıların her geçen gün artarak yükseldiği günümüzde yeni ilişkilerin kurulmasına vesile olabilir. Olmalıdır. Zira Ramazan; dayanışma, paylaşma, ikram, empati, özgürlük ve irade, güven, ilham, maneviyat, merhamet, tahammül, özgürlük ve hikmet gibi değerleri sunuyor.

Kaldı ki bu değerlere günümüz insanı, her zamankinden daha fazla muhtaçtır. O zaman, Ramazan, hem birey olarak hem grup olarak hem de insanlık olarak yeniden tefekkür etmemiz için en güzel bir hediyedir. Ramazan insana bu değerleri sunuyor…

Hayırlı Ramazanlar dilerim…




Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

error: Content is protected !!
Haber her gün e-postanıza gelsin

Haber her gün e-postanıza gelsin

Yeni haberleri e-postanıza ulaştırmamız için mail adresinizi girmeniz yeterli.

You have Successfully Subscribed!