Biz Müslümanların bu mübarek Ramazan ayında, oruç tutanlarımızın bazen sabrı tahammül ibresi aşağıya doğru kaçabiliyor. Açlık alışılmış tiryakiler (sigara, kahve vs)’nin eksikliğinden gün içinde biraz asabi ve çekilmez hal alabiliyoruz.
Hatırlarım rahmetli amcam köyde iftar saati yaklaşırken imama bizim sokaktan seslenirdi “hadi oku şu ezanı hocaaa” diye, yengem “herif dur daha saat gelmedi daha vakit var, sabret” derdi. Bizler küçüktük amcamın bu haline sabırsızlığına hoşumuza gider gülerdik. Amcam düşük sesle kızar mırıldanır dururdu ve sonra evet daha beş dakika, on dakika var der hocanı eli kulağında derdi.
Biz evimiz de bu tür sabır sınamaları yaşardık, annem oruç sabırdır, sabreden mükafatını katıyla misliyle alacak derdi. Ben onun gibi sabırlı bir insan tanımıyorum. Anamı hiç bir zaman kızgınken görmedim, biriyle tartışırken hemen cevap vermezdi, sakin kişiliğinden geliyor diye düşünürdüm. Onun sırrını teyzemle Yozgat’ta (Hala deriz) tartıştığında öğrendim.
Halam haklılığını kanıtlamak için ananeme yüksek sesle anlatır, bacım şöyle bacım böyle, doğru değil mi der dururdu, annem sanki duyduğu kelimeleri iç dünyasında süzgeçten geçirerek biraz rötarlı yani geç cevap verirdi. Sorduğumda oğlum böyle yapmamın sebebi hem Halanın söylediğimi anlamasına fırsat veriyorum hem de acele edip durumun daha çıkmaz bir hale gelmesine fırsat tabii ki anam fırsat dememişti (bahane) vermiyorum demişti. Biraz kendime biraz da ona zaman veriyorum demişti.
Babamla kavgalarına hiç bir zaman şahit olmadım, demek sırları buydu.
Günümüzde insanların birbirine tahammülleri azaldı son günlerde yada son zamanlarda yok gibi davranıyorlar.
Ramazanda insanların davranışı kısmen değişir maneviyat dışında maalesef bazı kişilerin kısa fitilleri ortaya çıkıyor, çabucak parlıyorlar sanki saman alevi gibi. Hemen tutuşur far diye yanar ve hemen sönerler.
Tipik Akdeniz insanı!
Örneğin savunduğu yada anlattığı konuda haklı olduğunu düşünüyorsa onu da dile getirirken karşısındakini ikna edemiyorsa, aman Allahım önce yüksek desibeli ses tonu oda yetmez ise kızgın bağırmalar çağırmalarla devam eder münakaşa çıkmadan bitmez. Sonuç keskin sirke misali küpüne zarar verir ve hatır kırılır, gönül kırılır, bazen de tamir edilemeyecek sonuçlar ortaya çıkar.
Bu güzel mübarek ramazan ayında inancımız gereği sevabı alalım diye oruç tutuyoruz ibadetlerimizi yapıyoruz. Bu yaşıma geldim hala anlamakta zorlandığım bu konu niçin nefsimize yenik düşüp bizi alaka etmez yada anlamadığımı konular için birbirimizi kırıyor incitiyoruz ve günah işliyoruz, bu durumu hiç mi hiç anlayamıyorum.
Türk milleti olarak birde başka kronik hastalığımız var “taraftarlık” kutuplaşmış partizanlığımız var, malum 14 Mayıs 2023 de vatanımızda Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimleri var. Hastalık dedik millet durur mu senin taraf, benim taraf sosyal medya çukurunda saçma sapan temelsiz iddialar, birbirine hiç tahammülü olmayan iki kutup veriştir dururlar. Tamda siyasilerin sevdiği ortam toz dumana karışsın ki saflar sıklaşsın. Millete, kültüre, dine devlete demokrasiye ve vatana verilen zararı kimse gözetmiyor. Yeter ki bizim taraf fire vermesin.
Ha, taraf derken tarafsız olarak siyasi partilerin taraftarı, trolleri, mensupları ve liderlerinden bahsediyorum.
Yukarda belirttiğim gibi Türkler diğer Akdeniz ülke insanları gibidir sıcakkanlı, cana yakın ve tezcanlıyız onlar gibi aynı davranışları sergiliyoruz. Çabuk sever çabuk kızar çabuk affederiz. Örneğin bazen konuşurken yada tartışırken istemediğimiz sözleri ya da davranışları yapabiliyoruz. Anamın içsel süzgeç uygulaması (metodu) yada yaşadığımız toplumda sıkça kullanılan içinden ona kadar sayma deyimi (modeli) bizler içinde geçerlidir. Kullanırsak bence çok faydalıdır.
Son günlerdeki siyasi tartışmalarda yada başka tartışmalarda mutlak eşe dosta akrabaya tavsiyemdir. Bu metodolojileri kullanın faydasını mutlaka görürsünüz.
Bir de Hollanda’da siyasi arenada toplu iş sözleşmelerinde. istihdam koşullarını ve ücretleri müzakere ederken ve tabii ki hükûmetleri kurarken (1848 den beri) bu Polder modeli yada Hollanda konsensus modeli (fikir birliği anlaşma) modelini uygularlar.
Umarım bu ülkenin nimetlerinden faydalanırken insanımız bu ve buna benzer güzel modelleri de kendi hayatlarında ihtilafa düştüklerinde uygularlar, o da olmaz ise “içsel süzgeçten süzerek konulara cevap verirler. Hiç biri de olmazsa cevap vermeden önce “ona kadar sayıp” cevabını öyle verirler…
Bakarsınız daha demokrat, daha anlayışlı, daha nezaketli, daha tahammül gücü yükselmiş bir millet olu vermişiz.
Az stres, az kırgınlık, az küskünlük, az kaba söz ve çooook muhabbet dileğiyle
Esenlikle sağlıkla kalın.
Previous PostHABER: Beverwijk'te Akşemseddin Camii Hollandalı dostları iftar'da buluşturdu
Next PostHABER: Abdurahman Biçici: Enschede'deki Selimiye Camii'mizin adını verdiğimiz Medreseyi Tanzanya'da hayata geçirdik