Değerli okurlarım,
Pandeminin etkisi günlük hayatımızda gittikçe daha belirgin bir yer alsa da, yeni yıla yine yeni umutlarla girdik. Pandeminin etkileri toplum üzerinde de kendisini gitgide daha fazla göstermeye başladı. Dükkanların, restoranların yani bilimum işinsanlarının iş konusundaki zorlukları, bazı sektörleri dibe doğru götürürüken, vatandaşın sosyal durumu ise daha bir vahim bir hal almaya başladı.
CBS’in son verilerine göre Hollanda’daki enflasyon son 20 yılın en yükseğine çıkarken, alım gücü gitgide azalıyor. Büyük şehirlerin geri kalmış bazı semtlerindeki vatandaşların bu gerilemeyi en çok hissedenler arasında olduğunu görüyoruz.
Yemek bankaları (Voedselbank) pandemi sürecinde çok daha fazla kişinin yemek almak için başvuruda bulunduğunu belirtiyor.
Buna göre 2020 ve 2021 yıllarında yemek bankalarından yardım almak durumunda kalan kişiler yüzde 7.2 çoğalmış. Haftalık 38 binden fazla aileye yemek yardımı gidiyor Hollanda’da. Yani günlük olarak ‘bugün veya yarın ne yiyeceğini düşünen’ insanların sayısı her geçen gün artmış durumda. Yetkililerin verdiği bilgere göre ise, aslında bu sayılar gerçekte daha fazla, ancak insanların utancından yemek bankalarına gidemekdiklerini belirtiyorlar.
“Hollanda’da toplum fakirleşiyor” manşetimiz ilk olarak maddi anlamda bir fakirleşme içeriyor elbette. Maddi anlamda bir fakirleşmenin yanı sıra, onun kadar olmasa da, manevi anlamda bir fakirleşmeden de bahsedebiliriz maalesef. Bilgi kirliliği, kitap okumama, bilgiyi araştırmama, sosyal medyanın negatif etkileri..vs. Bunlar da bir toplumun manevi anlamda fakirleşmesini tetikleyen unsurlar.
Yapılan araştırmalar, sosyal medyanın insanlar üzerindeki negatif etkisini gittikçe artırdığını gösteriyor. Klinik Psikolog Uzmanı Mehmet Başkak, bu konuda yaptığı araştırmanın sonuçları üzerine şu ifadeleri kullanıyor: “Facebook, gerçeklik algımızı ve diğer insanların hayatlarının gerçekten nasıl olduğunu çarpıtıyor. Vitrin gibi sunulan sahte bir yaşantının ya da bir anlık bir mutluluk görüntüsünün insanların tüm hayatlarına yayılan bir mutluluk olduğu şeklinde yanlış bir algının zihinlere yerleşmesine hizmet ediyor. İnsanlar başkalarıyla karşılaştırmalar yaparak hayatta nasıl olduklarına, daha iyi ya da daha kötü olduklarına karar verebiliyorlar.
Çoğu kişi Facebook’ta, gülüşmelerin olduğu bir toplantıyı, bir buluşmayı, şen kahkahalı yemek ortamlarını, işle ilgili başarılı anları paylaştıklarından; hep olumlu şeyler yazdıklarından, bu durum bizde olan biten hakkında sahte ve yıpratıcı bir algı oluşmasına sebep oluyor. Sürekli harika haberlere maruz kalırsak, eşimizin, dostumuzun, yakın, uzak tanıdıklarımızın hep sundukları güzel anlarına maruz kalırsak, bu bir süre sonra kendi hayatımızı tek düze, renksiz, anlamsız, sıradan ve sıkıcı olarak değerlendirmemize yol açabilecektir.
Facebook ve sosyal medyanın avantajlarından faydalanmak olumlu olabilir elbette ama bence her zaman farkedilecek gerçek şey, gerçeklik algımız üzerindeki kötü etkisidir. Facebook’ta gördüğümüz bu sürekli harika haberler, başkalarının hayatlarının yalnızca yüzde 10’unu yansıtıyor. İnsanların sosyal medyada var olmalarına kimsenin diyecek bir şeyi olamaz tabii ki; fakat Facebook ve sosyal medya, kendi hayatımızı, yaşam kalitemizi değerlendirmek için bir zemin olarak asla kullanılmamalıdır.”
Bu sonuçları göz önünde bulundurursak hem kendimize hem de gelecek nesillerin sağlığı için kendimizi ve çocuklarımızı sosyal medyanın etkilerinden ne kadar korursak o kadar zenginleşiriz.
MART’TA BELEDİYE SEÇİMLERİ VAR
Bilindiği üzere önümüzdeki Mart ayında Hollanda’da belediye seçimleri var. Yerel anlamda belediyelerdeki gidişatı direkt etkileyen bu seçimlere partiler önümüzdeki haftalarda kampanya yapmak için sokaklara inecek. Her seçimde olduğu gibi bu seçimde de çağrımız aynı olacak: Kesinlikle oy kullanmaya gidip size yakın duran parti veya kişiye oyunuzu kullanın. Gelecek nesillerin daha iyi bir gelecek yaşaması için bugünün kararları etkili olacaktır, bunu unutmayın!