Bayram geldi, yüreğimiz sevinçle doldu, ufaklıklara harçlık verdik, misafirlere kolonya ve şeker sunduk, büyüklerimizi ziyaret ettik. Bir kaç günde olsa neşelendik. Bayramlar üç gün sürüyor. Üç gün sonra tekrar günlük hayatımıza dönüyoruz ve kendi gerçeğimizle baş başa kalıyoruz. Bu gerçek nedir diye düşünebilirsiniz.
Gerçek şu, o kadar çok sorunlarla boğuşuyoruz ki, hangisini yazsam diye çok düşündüm. En önemli varlığımız olan çocuklarımızın sorunlarıyla başlayalım. Resmi verilere göre 14 ile 24 yaş arası gençlerde uyuşturucu kullanım oranı her geçen gün dahada artıyormuş, ne oluyor çocuklarımıza, nerede hata yapıyoruz, neden bu çocuklar uyuşturucu kullanımına yöneliyorlar?
Gelelim her geçen gün zorlaşan hayat şartlarına, işsizlik diz boyu, ayrımcılık bütün alanlarda kendini bariz bir şekilde gösteriyor, gün geçmiyor ki kötü bir olayla karşılaşmayalım. Bu ve bunun gibi örnekleri çoğalta biliriz.
Sorunları ne olduğundan çok kendimize nereye gidiyoruz, neden bu sorunlar her geçen gün dahada büyüyerek karşımıza çıkıyor diye sormalıyız.
Bir zamanlar refah toplumu iken artık refah toplumundan çoktan çıkmış bulunuyoruz.
Bütün bunların dışında, üzerinde çok iyi düşünmemiz gereken bir konu daha var, ne mi? Siyasi arenadaki politik gelişmeler. Seçimlerde büyük bir zaferle çıkan PVV sağ merkezli hükümeti kurmak üzere, bu partinin genel başkanı, başbakan olsun olmasın hiç önemli değil, önemli olan bu partinin ve bu partiyle beraber hükümeti kuracak olan koalisyon partilerinin sağ merkezli olmaları.
Bu partilerin parti programlarına baktığımız zaman korkmamak elde değil. Hala bizim bu toplumdaki yerimizi kabullenemeyen ve hala bizi yabancılar olarak gören, kurumsal ayrımcılığı bile göz ardı eden bu partiler, beraber kurdukları hükümette nasıl birlikte çalışacaklar merak etmemek elde değil.
Sosyal demokrasinin beş önemli prensibi vardır, ve bu prensiplerden en önemlisi eşitlik prensibidir, ve bu eşitlik prensibi anayasamızda da en önemli maddelerden biridir.
Yeni kurulacak olan sağ merkezli bir hükümette eşitlik prensibini ne kadar hayata geçireceği merak konusu. Üzerinde düşünmemiz gereken bir diğer konu ise sokaktaki güvenlik. Bırakın sokaktaki güvenliğimiz evinde dahi güvende olmadığını söyleyen bir sürü insanla karşılaşıyoruz.
Sağ merkezli olacak olan bu hükümet halka ne kadar inebilecek. Güvenliğimiz, toplum asayişini nasıl sağlayacak diye düşünmemek elde değil. Bu partilerin seçim programlarına baktığımız zaman karşılaştığımız manzara çok yanıltıcı, hepsi güya halkın refah düzeyinin yükselmesi için ekstra çalışmalar yapacaklarını belirtmişler, buna ne kadar inanmalıyız bilmiyorum, ama bildiğimiz tek bir şey var, tarihler boyunca sağ merkezli hükümetler hiç bir zaman halka inememiş, ve halka verdikleri sözlerin çoğunu tutamamıştır.
Örnek görmek isterseniz, İtalya veya Fransa’ya bakmanız yeterli olur.
Yılardır sağ merkezli bir koalisyon tarafından yönetildik, ve çok mutlu olduk denilemez, hatta hiç mutlu olmadık. Haklarımızı törpülediler, hayatımız çok zorlaştı, yoksulluk hat düzeyde. Umarız hükümeti oluşturan koalisyon partileri verdikleri sözü tutar ve bizi daha fazla mutsuzluğa götürmezler.
Bizi kötü günler mi bekliyor duygusu beynimi kapladı, kötü günler gelmesin ve hayatımızın her günü bayram tadında geçsin.
Güneş her gün bizim için doğsun.
Previous Postİnsan olmanın bilinci
Next PostKaldığımız yerden, ısrarla yanlışa yanlış diyerek devam ediyoruz