Amsterdam ve çevresinde (Noord-Holland) 700 koruyucu aile arasında tek Türk kökenli aile olarak Mehmet Sarı ailesi bulunuyor. Son 6 yıldır öncelikle ülkelerinden farklı nedenler ile ayrılmak zorunda kalan çocuklara koruyucu ailelik yaptığını belirten Mehmet Sarı, koruyucu aile olmak için tam beş yıl mücadele ettiğini söyledi. Sarı, kendisinin sosyoloji ve felsefe öğretmeni olduğunu ve şu ana kadar 23 tane çocuğa koruyucu ailelik yaptığını söyledi.
Bilindiği gibi çeşitli nedenlerle ailelerinin elinden alınan çocuklar, çocuk esirgeme kurumu tarafından koruyucu ailelerin yanına yerleştiriliyor. Maalesef Türk toplumunda yeterli sayıda koruyucu aile olmaması nedeniyle, Müslüman çocuklar Hollandalı ailelere veriliyor. Hollanda genelinde 24 bin çocuk bulunuyor. Koruyucu aileye verilen 0-18 yaş arasındaki çocukların arasında çok sayıda Müslüman kökenli çocuklar da bulunuyor. Amsterdam ve çevresinde 700 koruyucu aile var ve bunun sadece yüzde 2’si Müslüman koruyucu ailelerden oluşuyor.
Nasıl koruyucu aile olmaya karar verdiğini anlatan Mehmet Sarı, “Şu anda evimizde gençlik eğitim merkezi tarafından ailelerinden alınan 3 çocuğa bakmaktayız. Benim koruyucu aile olmamda en büyük örnek ablam oldu. Ablam Iraklı bir kıza bakıyordu. İlk başta Hollandalılar gibi bir yaşam tarzı ile yanımızda kaldı. Ablamın yanında uzun süre kalması nedeni ile bizim kültürü yakından tanıdı ve bana dayı demesi beni çok etkiledi. Ben de ortada kalan bir çocuğun elinden tutmak için koruyucu aile olmaya karar verdim. Bizler binlerce çocuğu kurtaramayız. Fakat elinden tutacağımız bir çocuğun hayatını değiştirebiliriz.’’ dedi.
Koruyucu aile kavramına henüz yabancıyız
Toplumumuzda ‘koruyucu aile’ ile ‘evlatlık edinme’ arasındaki fark çok iyi bilinmiyor diyen Mehmet Sarı, ‘‘Çocuk eve geldiğinden itibaren sanılıyor ki o çocuğa ömür boyu bizim çocuğumuz gibi bakacağız. Bizim evladımız olacak. Öyle bir şey yok. Bizler birer korunak birer limanız. Eğer bizimle çocuklar sakin bir şekilde geçirebilirse daha sonraki dönemlerde ailelerine geri verilebilir.’’ şeklinde konuştu.
Kendilerinin aile olarak Anadolu’da zaten bir nevi koruyucu aile vazifesini ifa ettiklerini de belirten Sarı, evlerinde akrabalarının çocuklarının uzun yıllar kaldığını söyledi. Sarı, ‘‘Biz dolayısıyla Türkiye’den koruyucu aile gibiydik. Ben evlendikten sonra eşimin de bu konuda bir sıkıntısı olmadı. Hollanda’da bu tür çocuklara yönelik iki kurum var. Bir tanesi mülteci yolu ile Hollanda ile gelmiş çocuklar. Diğeri de farklı sebepler ile evlerinden alınan çocuklar. Ben her iki kurumla da yakın irtibat halinde çalışıyorum.
Kuzey Hollanda bölgesinde bu anlamda ilk çocuğu alıp ona koruyucu ailelik yapan tek Türk ailesiyiz. Tabii ki bu süreç kolay olmadı tam beş yıl sabırla bekledim. Sensa Zorg aracılığı ile 40’a yakın aile bulunmasına rağmen gençlik daireleri bu konuda bizlere çocuk vermede maalesef biraz yavaş davranıyorlar. Kendi evimiz müsait olmasına rağmen Türk ve Müslüman kökenli olmamızdan mı kaynaklanıyor bilemiyorum henüz bir Türk çocuğu alamadık. Israrla talep etmemize rağmen maalesef bizlere bir tane dahi verilmedi. Şu an evimde Gana kökenli bir çocuk kalıyor. Bunun yanında iki tane de Afganlı çocuk var. Sonrada Hollandalı yetkililer Türk ve Müslüman aile yok diyorlar. Ben bu durumu çocukları asimile etmek amaçlı olarak değerlendiriyorum. Burada daha doğrusu Türk’ün yanında Müslüman kökenli çocukları Müslüman aileler ile buluşturmuyorlar. Oysa reklam ve broşürlerde Müslüman kökenli koruyucu aile arıyoruz diyorlar. Bunların aslı yok. Bu yazıda kalıyor. İcraatta böyle bir durum yok. Hollandalı herhangi bir bölgesine gidin müracaatta bulunun sizi hep bekletecekler ben tam beş yıl bekledim. Binlerce Türk kökenli çocuktan hiç bir Türk çocuk bana verilmedi.” dedi.
Mehmet Sarı evlerinden alınan Müslüman Türk kökenli çocukların broşürlerde geçici olarak alınıyor denilmesine rağmen alınan bu çocukların ailelerine geri verilmedigini bu çocukları geri almanın hemen hemen imkansız olduğunu söyledi. Sarı, “Bu Türk kökenli Müslüman çocuklar Hollanda kültürü ile yetiştiriliyor. Bizlerden tamamen koparılıyor. Direkt olarak aslında asimile ediliyorlar. Benim tahminime göre yüzde biri ancak geri veriliyor. Şartlar oldukça ağır.” diyerek konunun önemine dikkat çekti.
Hollanda’da 5 bin tane Türk koruyucu aile olmalı
Çok sayıda vakıf ve derneklerin bulunduğu Hollanda’da başta Din İşleri ve Konsoloslukların koruyucu aile olmaları gerektiğini belirten Sarı, bu konuda öncü rolü onların yapması gerektiği üzerinde durdu. Sarı, ” Hollanda’da öyle bir kampanya olmalı ki 5 bin tane Türk koruyucu aile olsun. Hollandalı yetkililer de bu durumu görmezden kesinlikle gelemezler. Basının gündemine daha net gelir ve kimse bunu engelleyemez.” dedi.
Evlerinden alınan Müslüman Türk kökenli aile çocuklarının bir kısmının eşcinsel ailelere verildiğini söyleyen Sarı, “Fakat Türk ve Müslüman kökenli koruyucu aileler olmaz ise homoseksüel ve lezbiyen aileler bu çocuklarımıza sahip çıkacaklar. Bu çocuklar ailelerinden alınıyor ise bir sorun var. Ama hangi aileye verilme konusunda bir yanlışlık var. Bu sayıyı da toplantılarda büyük laflar ile değil. Kapı kapı dolaşarak aktif icraatlar ile yapmak lazım. Koruyucu aile ile ilgili 23 tane ayet ve çok sayıda hadis var. Bu konuda ilk örnek Peygamberimizdir. Çünkü Hazreti Ali’ye bakmıştı. 26 bin çocuk arasında altı bine yakını Müslüman Türk kökenli çocuk bulunuyor. Buna mukabil Kuzey Hollanda bölgesinde 40 tane koruyucu aile başvurusunda bulunan Türk aile var. Ülke genelinde ise bu sayınin yüzü geçtiğini sanmıyorum. Somut olarak koruyucu aile olan Türk ise benimle birlikte iki tane sadece maalesef.’’ diyerek Müslüman Türk kökenli çocukların bu zor durumlarını kamuoyuna bir kez daha duyurdu.