Toplum Gönüllüleri Vakfı ile KONDA’nın yaptığı ‘’Gençlerin İhtiyaçları Araştırması’na göre, Türkiye’de gençlerin (18-30 yaş grubu) yüzde 71,3’ü ülkede ‘’iyi bir gelecek görmüyor’’.
Aynı araştırmaya göre, gençlerin yüzde 81,6’sı ‘’olanağı olsa yurt dışında yaşayacağını’’ söylüyor.
Hollanda’dan İstanbul’a taşınmam sebebiyle 11 yıldır birçok kişi tarafından ‘’neden geldiniz, benim elimde imkânım olsa hiç durmam yurtdışına çıkarım’’ yorumlarına sık sık maruz kalıyorum. Yabancı dili, yurtdışı tecrübesi olmayan, yabancı ülkelerin günlük gündem haberlerini takip etmeyen, detaylı araştırmalar yapmadan, farklı ırklarla hiçbir diyaloğu olmadan böyle bir hayal dünyası ile meşgul olmaları sağlıklı bir adım değil. Ben dahi Türk olmama rağmen Türkiye’deki gelişmeleri yakinen takip ederek doğru zamanda taşınma kararı aldım. Bilmeliler ki, kimse bu gençleri kırmızı halı ile beklemiyor. Yabancı bir dile hakim olmadan kendilerini yabancı ellerde ifade edebilmek çok zor. Örneğin, doktor, hastane, emniyet, belediye ziyaretlerinde muhakkak yanınızda birilerinin bulunması şart. Yeminli tercüman haricinde kimseye fazla güvenmeyin! Tek bir hatalı çeviri sizi tabiri caizse ipe götürür veya ipten aldırır. Yanlış anlaşılma sebebiyle yanlış teşhis ile hatalı ameliyat yapılan hastalar tanıyorum. Veya yurtdışında tanışacağınız kişilerin samimiyetine, bilgisi ile sizi doğru yönlendirme olasılığına ne kadar güvenebilirsiniz?
Birçok etken rol oynuyor fakat gelecek endişesi veya ekonomik kaygılar özellikle ön plana çıkıyor. Açıklanan enflasyon ya da zam oranları dengeleri çok bozdu, insanlar iyi ve kötü, doğru ve yanlışı ayırt edemez hale getirdi. Çevre ve aile ortamı da sağlıklı bir rehber niteliği taşımıyor genel anlamda. Bu göç talep ve istekleri geniş perspektiften incelemek elbette şart. Çevremde farklı konumda, görüşte ve yaş grubunda insanlarla yaptığım günlük görüşmelerde sürekli olumsuz görüşlere şahit oluyorum. Oysa ki ülkemizin mikro ve makro bazda ekonomik gelişmeleri, farklı sektörlerdeki yatırımları, başarılı firmalar ve insanların tecrübelerini takip etmek ciddi fark katacak hayatınıza. Fizibilite çalışmaları yaparak, piyasadaki gelişmeleri kendi kapasitenize göre hayatınıza entegre ederek objektif bir bakış açısı sağlayarak başarıya giden bir yolda adımlarınızı atabilirsiniz.
Her sonbahar gelişinde…
Eylül ayın gelmesiyle birlikte kültürel geziler için yeni keşifler yapmak için en doğru zaman. Ayasofya camisine sadece beş dakika mesafede Ayasofya Tarihi Müzesi açıldı. Tarih, kültür, sanat ve teknoloji severlerin mutlaka ziyaret edip zamanda yolculuğa çıkarıyor ve dünyanın en önemli simgelerinden, en eski mabetlerinden biri olan Ayasofya’nın esrarengiz güzelliğini birçok duyuyla hissederek yaşama imkânı sunuyor.
Üsküdar Belediyesi tarafından restore edilerek açılan Glavany, İngiliz Köşkü artık sosyal tesis ve kütüphane olarak faaliyete geçti. Bu yapı yıllardır kaderine terk edilmiş beklerken geçirdiği nefes kesen restorasyon ile kapılarını ziyaretçilerine açtı. İç ve peyzaj tasarımı görülmeye değer. Odaların her birinde kütüphaneler mevcut. Sosyal tesis olduğu için fiyatları gayet uygun.
Havalar çok soğumadan doğayla iç içe olan, ücretsiz giriş sağlayan Sarıyer’de konumlu Turkcell Platium Park’a uğramanızı öneririm. Offroad, okçuluk, binicilik gibi birçok farklı aktiviteler mevcuttur. Yemek bölümü için rezervasyon yapmanızı öneririm.
Menüsü oldukça kapsamlı, farklı lezzetler sunan dünyanın en lüks çiğ köfte restoranı OSes Gurme’yi mutlaka Karaköy’de ziyaret edin. Gözler önünde hazırlanan, hiçbir yerde bulamayacağınız farklı lezzetlerde çiğ köfte çeşitlerine hayran kalacaksınız. Menüde kinoalı, üzümlü, fındıklı, siyezli, glütensiz, çiğburger ve wrap gibi lezzetler sunuluyor. İç mekânın hoş tasarımı Nemrut dağından esinlenmiş. Hazırlama teknikleri görülmeye değer.
Sevgi ve hoşgörü ile kalın