İnsanlık suçu
Bu yazıyı bir önceki yazımın devamı olarak kaleme aldım. O günden bugüne kadar oldukça önemli olaylar yaşandı, en acısı ise onlarca masum insanın öldürülmesi ve öldürülmesine devam edilmesi. İnsan olarak derin bir acı ve üzüntü duyuyorum.
7 Ekim 2023 sabahı Gazze Şeridi’ni kontrol eden Hamas, “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatarak İsrail’e saldırı düzenledi ve 1300’e yakın asker ve sivilin ölümüne neden oldu. 3 binden fazla kişi yaralandı ve yüzlercesi rehin alındı.
Bu beklenmeyen bir saldırıydı yada beklenen. Şahsi kanaatim dünyanın en güçlü ve en gelişmiş istihbarat teşkilatı (MOSSAD’ın) bu saldırıdan habersiz olması bana pek inandırıcı gelmiyor.
Emmy Award da çalışan gazeteci, analist ve Ortadoğu uzmanı Kim Ghattasin, the Washington Post gazetesindeki makalesinde “Israil bu saldırı Hamsin ayak izlerini yakından duyarak bekledi ifadesini kullandı.
CNN haberine göre, birden fazla istihbarat kaynağına dayanılarak 28 Eylül tarihli bir güncellemede, Hamas’ın İsrail’e yönelik roket saldırılarını artırmaya hazır olduğu, 5 Ekim’de CIA’den gelen başka bir bilgide de genel olarak Hamas’ın “şiddet uygulama ihtimalinin” yükseldiği konusunda uyarı yapıldığı kaydedildi. Ve saldırıdan bir gün önce 6 Ekim’de de ABD’li yetkililerin kendi içinde, Hamas’ın “alışılmadık faaliyetlerine” ve “her an bir saldırının olabilecek “Israil’in “ büyük abisi ABD başkanına Biden’e bildirmişti. Onunda bu hayati bilgiyi “Israil’in bilmemesine inanmak bana çok inandırıcı gelmiyor.
İsrail’in verdiği karşılık acımasız ve kuralsız bir savaşa dönüştü. Savaşla ilgili olarak sosyal medyada paylaşılan birçok görüntü insanlık dişi (Hitlerin) Yahudilere uyguladığı şiddet niteliğindedir. İnsan, insanlığından utanıyor.
İsrail, adeta bu saldırıyı beklercesine hemen savaş hükümeti kurdu ve 300 binden fazla askeri topladı. Gazze’nin her tarafı, açık hava hapishanesine benzer yani dış dünyadan izole bir yer. Israil sivillere Gazze’yi terk edin diyor, amam Filistinlilerin Gazze’den başka gidecek yer yok. Dün Gazze’ye Israil kara kuvvetleriyle ağır tankların eşliğinde girdi. 7 Ekim’den bu yana 6 bin civarında masum sivil ağır bombalara maruz kaldı. Hatta kimyasal silah olarak kabul edilen “Beyaz Fosfor” bombalarını bile kullanıldı.
Bugüne kadar İsrailliler, 2235 masum Filistinliyi öldürdüler ve 8700 yaralı. Gelecekte kaç masumu daha öldürecekleri Allah bilir.
Bu, açık net bir “insanlık suçudur”. İsrail devletinin Filistin halkına özellikle sivil halka yönelik uyguladığı şiddet kötü muamelesi (gıda, su, elektrik ve yardım malzemelerinin engellenmesi), insanlık ve savaş suçları niteliğindedir.
ABD ve Avrupa, sayısız savaş gemisini bölgeye gönderiyor ve dengesiz destek sağlıyor. Bu ülkeleri ve liderlerini anlamak ve empati yapmaya çalışmak kısmen mümkün. Örneğin bazı ülkeler, geçmişte Nazilerin işlediği suçları kendi kusurlarını kapatmak için İsrail’i destekliyor. Maalesef insanlık ve savaş suçlarını görmezden geliyorlar. Bazıları ise daha anlaşılır, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken gibi (Yahudi) kan bağı nedeniyle destek sağlıyor ve bunu hiç saklamıyorlar.
Sanki karşılarında tam teşekküllü bir ülke, ordu veya silahlı güç varmış gibi davranılıyor. Elbette her ülke kendini korumalıdır, İsrail de dahil.
Ancak insanları korumak için uluslararası savaş kurallarına uymak zorundadır. Biz hendek olaylarında sivillere zarar gelmesin diye 800 vatan evladını (polisimizi askerimizi) kaybederek teröristleri etkisiz hale getirdik. İsrail de sivil masumlara karşı aynı şekilde davranmalı.
Ben şahsen bu olayları düşündüğümde, Hamas’ın bu saldırıyı planlı bir şekilde gerçekleştirdiğini ve İsrail’in can kayıplarını kabul ederek bazı olayları ve Filistin halkını toptan ortadan kaldırmak için bir fırsat kolladığını düşünüyorum.
Örneğin İsrail’de “tarihinin en sağcı” hükümetinin Yüksek Mahkeme’nin yetkilerini kısıtlayacak bir yasa tasarısına karşı halkın demokrasi direnişi her gün artarak devam ederken bu olay patlak vermesi. Bu nedenle İsrail’de binlerce demokrasi savunucusu, “ülkenin dört bir yanında” demokrasi yürüyüşü yapıyordu.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun yolsuzlukla suçlandığı dava ve eşi Sara Netanyahu’nun kamu malını kötüye kullanma davasının son aşamaya gelmesi ve bu saldırının zamanlaması bence oldukça manidar. Bence Netanyahu ve ırkçı kabinesine, Hamas’ın saldırısıyla Filistinlileri Gazze’de yok etme fırsatını elde etti.
Nazilerin insanlık suçlarını Nazi kamplarında yaşayarak öğrendiler. Sağlık Bakanı Arbel’in açıklamasına göre, yaralanan Filistinlilerin tedavileri yapılmayacağını durduruldu. Dünya bu insanlık dişi söyleme sesiz kaldı.
Kabul edilmelidir ki, İslam dünyası da cılız itidal çağrıları dışından bu sessizliğe katıldı. Ancak İslam dünyasının bu çaresiz ve beceriksizliği, Filistin sorununun neden yıllardır çözülmediğini ve durumun her adımda daha da kötüye gittiğini anlatmaya yetmektedir.
Dünya, İsrail’in veya yöneticilerinin yanında olmuş olsa da er ya da geç, tüm sorumlular yargılanacaktır. Allah, bütün mazlumları korusun diyorum.
Beni en çok rahatsız eden 400 milyona yakın nüfusa sahip 22 Arap ülkesi ve 2 milyarı aşkın nüfusa sahip 57 İslam ülkesi “Türkiye dışında” gıkı çıkmaması. Bu ülkelerin çoğu ne kendi siyasal problemlerini çözmekte ne de küresel krizlerin çözümünde etki sahibi olamamaları.
Bugün seslerini çıkarmayacaksa ne zaman çıkaracaklar din kardeşleri, masum insanlar ölüyor.
Gazze’de yaşananlar ve yaşanacaklar tarifsiz bir insanlık dramıdır. Zaten kötü olan şartların bu kadar büyük bir felakete dönüşmesini hiçbir vicdanın kabul edemez, etmemelidir. Dünya dur demeli, başta Arap Müslüman ülkeler demeli, vallahi demeyen bu suça sesli ya da sesiz ortaktır.
İsrail’i, Netanyahu’yu onun ırkçı hükûmetini, durdurmak için Batı, Doğu demeden bütün insanlık vicdanının harekete geçmesinden başka çıkış yoktur.
Umarız, Araplar, İslam dünyası komplo teorileri ve hamasetle vakit geçirirken, dünyanın vicdanı bir şekilde uyanır da Gazze’den geri kalan masumlar için bir hayat umudu olur.
Tek dileğim ve duam artık Allah masumlar üzülmesin.
Sağlıkla esenlikle barış içinde kalın
