Geçtiğimiz hafta, Amerika seçimleri Hollanda gündemini de diğer ülkeler gibi meşgul etti. Kamuoyu, seçim sonuçlarını ve Trump’un ne kadar tehlikeli olduğunu konuştuğu sırada, Hollanda Temsilciler Meclisinde bir karar alındı. Karar Hollanda Türklerini çok yakından ilgilendiriyor. Hükümetin aldığı karar şöyle: ‘Hükümet Hollanda Türk kuruluşlarıyla –entegrasyon- konuşmalarını durdursun. Artık, Türk STK’lar muhatap alınmasın’.
Kararın iki ana gerekçesi öne çıkıyor. Bunlardan birincisi; ‘Hollanda’daki Türk kuruluşlarının Türkiye’deki siyasi veya dini yapılanmalara göre örgütlenmiş olmaları’. Diğeri de ‘bu kuruluşların Hollanda’daki Türklerin çok küçük bir bölümünü temsil etmeleri’. Bir de şu yorum var hükümette: ‘Hollanda Türk kuruluşları, Hollandalı Türklerin entegrasyonunu ilerletmek yerine engel teşkil ediyorlar’.
Evet bu önerge gerekçeleriyle birlikte Hollanda Temsilciler Meclisine VVD, SP ve D66 partileri tarafından sunuldu ve meclisin çoğunluğunun desteğiyle kabul edildi.
Peki neden böyle bir karar alındı?
Hollanda Türkleri için çok düşündürücü olan bu kararın geri planında 15 Temmuz kanlı darbesinin Hollanda’ya yansımaları ve Hollanda’daki Türkler arasında yaşanan gerginlikler yer alıyor. Sosyalist Parti milletvekili Saadet Karabulut’un girişimiyle, Ekim ayında Den Haag’da adeta sorgulanan bir kısım Türk kuruluşlardan istenilen sonuç çıkmayınca, yukarıdaki karar alınmış oldu. Bundan sonra Türklerle, okullar ve semt evleri olarak bilinen kurular kanalıyla iletişime geçecekmiş hükümet!
Tabii ki, bu karar doğrultusunda, sadece Ekim ayında Temsilciler Meclisine davet edilen kuruluşlarla mı, yoksa ülkedeki tüm STK’larla mı ilişki kesilecek pek belli değil. Ancak her iki halde de Hollanda hükümetinin bu kararı bizim için endişe verici. İnsanın, hükümet STK’lara küser mi diyesi geliyor…
Koenders ve Erdoğan’ın Neo Osmanlı hayali
Hollanda Başbakanı Mark Rutte’nin zaman zaman yaptığı gibi, Hollanda Dışişleri Bakanı Bert Koenders da geçtiğimiz hafta Leiden Üniversitesinin Den Haag kampüsünde öğrencilere ders verdi. Dersin konusu “savunma politikaları”ydı.
Bakan Koenders öğrencilere, Türkiye, Rusya ve İran ile ilgili çok ilginç bilgiler verdi. Koenders’a göre bu üç ülke, ‘eski emperyal geleneklerini günümüze üflüyorlar’. Koenders:’Rusya Başkanı Vladimir Poetin, onsekizinci yüzyıl Büyük Katerina’nın temel değerlerine geri dönmek istiyor. Bunu Kırım ve Ukrayna meselesinde, Suriye’ye asker göndermesinde görüyoruz’ diyor.
Bakan Koenders, Poetin’nin bu görüşleriyle Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’nın Neo Osmanlı düşüncesini mukayese ederek, öğrencilere şunları söylüyor: ‘Erdoğan’nın Neo Osmanlı düşüncesi, Osmanlı dönemine duyulan özlemdir. Osmanlının hükmettiği o büyük coğrafyaya… Geçtiğimiz haftalarda hükümet yanlısı medya Suriye’nin kuzeyinden Irak’a uzanan bir harita yayınlayıp, bu yerlerin Büyük Türkiye’ye ait olduğunu belirttiler’. Devamla Koenders, Türkiye’nin şu anda bu topraklarda PKK teröristlerini yakalamak için geçici olarak bulunduğunu ancak ‘Erdoğan’ın Birinci Dünya savaşında Türk yöneticilerin bu toprakları ellerinde bulundurmak için mücadele vermedikleri eleştirisinde bulunduğunu’ ifade etti. Neo Osmanlı düşüncesinin Hollanda güvenlik politikası için risk oluşturduğunu belirten Koenders, ‘Türkiye’nin bu ülkelerde var olmasının sadece PKK’lıları yakalamakla sınırlı olmadığının hesap edilmesi gerektiğini’ söyledi. Koenders, böyle hesapları olan Türkiye’nin NATO ile sorun yaşayabileceğine dikkat çekti.
Evet, Hollanda’nın bizimle yani Hollanda’daki Türklerle ve Türkiye ve Erdoğan ile ilgili düşüncelerini ortaya koyan iki konuya kısaca değindim. Hem Hollanda’daki Türk STK’ları hem diğer aktörler yukarıda dikkat çekilen meselelere ciddi bir şekilde odaklanmalıdırlar. Hükümetin ülkede faaliyet gösteren STK’lara küsmesi, onları muhatap almaması gibi bir davranışı olamaz. Diğer taraftan Hollanda Dışişleri Bakanının öğrencilere verdiği derste, Türkiye ve çevresine nasıl baktığı, değerlendirdiği de bizim için önem arz ediyor.