21 Mart Uluslararası Irkçılık ve Ayrımcılıkla Mücadele Günü nedeniyle Cumartesi günü Amsterdam’da “Hepimiz Faslıyız” sloganıyla düzenlenen yürüyüşe katılan binlerce kişi, Hollanda’da artan ırkçılık ve ayrımcılığı protesto etti.
Geleneksel olarak her yıl düzenlenen eyleme katılım, bu yıl beklenenin üzerinde gerçekleşti. PVV lideri Wilders’ın yerel seçimlerin akşamında, Fas’lıları hedef alan kışkırtıcı söylemleri Hollanda toplumunun geniş bir kesimi tarafından tepkiyle karşılandı.
HTİB Genel Başkanı Mustafa Ayrancı yaptığı açıklamada “Bugüne kadar daha çok yabancıları ve İslam dinini hedef alan Wilders’ın kendi tabanına “Hollanda’da daha az Fas’lı” sloganı attırması ve bunu “Gerçekleştireceğiz” şeklinde konuşması tahammül sınırlarını aşarak, Hollanda’da ırkçılığın geldiği son noktayı gösteriyordu. Nitekim, daha önce üç ayrı uluslararası kuruluş tarafından ayrımcı ve ırkçı politikalarıyla eleştirilen Hollanda’da yaşanan bu olay, her kesimin tepkisini çekti ve hatta Wilders’ın kendi tabanı bile duyduğu rahatsızlıktan dolayı dağılmaya başladı.
HTİB’in de girişimiyle “ Irkçılığa ve Ayrımcılığa Karşı Hep Birlikte Mücadele” adıyla Amsterdam’da düzenlenen eyleme, diğer azınlıkların yanı sıra çok sayıda Hollanda’lının katılması memnuniyet verici olduğu kadar gelecek açısından umutlarımızı artırdı. Bir kez daha gördük ki, ayrımcı ve ırkçı davranışlara karşı tüm toplumsal kesimlerin dayanışması çok önemli. Çünkü ırkçı ve ayrımcı düşünceleri savunanlar, farklı kesimlerden insanların barış içinde bir arada yaşamasını istemiyor, insanları birbirine düşman ediyorlar.
Sivil toplum kuruluşlarımız neredeydiler?
Bu düşüncelerden hareketle günlerdir her fırsatta çağrı yapmamıza, defalarca davet etmemize rağmen, Türkiyeli sivil toplum kuruluşlarının büyük bölümünü bu eylemde maalesef aramızda göremedik. Böylesine hayati öneme sahip bir eyleme, Hollanda’da eşit haklar mücadelesi verdiğini söyleyen, kendisine hakaret edenlere karşı her yerde sözde tepkisini ifade eden dernek ve federasyonlarımızın neden katılmadıklarını anlamakta güçlük çekiyoruz. Hollanda’da varlığımıza hakaret eden, bizi ötekileştiren, geleceğimizi tehdit eden, bizi dışlayan bu tür ırkçı ve ayrımcı düşüncelere karşı çıkmazsak, neyin mücadelesini vereceğiz? Bugün Faslılara yönelen bu saldırının, aslında hepimizi hedef aldığını belirtmeye gerek bile duymuyoruz. Her bilmem hangi köyün derneğini kurmaya harcadığımız enerjinin on da birini Hollanda’daki haklarımız için mücadeleye ayıramaz mıyız? Hollanda’da öğünerek sözünü ettiğimiz binlerce dernek ve kuruluşumuzun varlığına nasıl anlam kazandıracağız? Hiç bir toplumsal duyarlılık ve sorumluluğumuz kalmadı mı? Çocuklarımıza nasıl bir gelecek bırakacağız?
Unutmayalım!
Bizler artık Hollanda toplumunun ayrılmaz birer parçasıyız. Yıllardır burada doğup büyüyen çocuklarımızla Hollanda’nın geleceğinde söz sahibi olabilmenin, eşit koşullarda yaşayabilmenin mücadelesini veriyoruz. Ayrımcılığa ve ırkçılığa karşı tavır almak, diğer toplumsal kesimlerle dayanışma içinde olmak bu mücadelenin olmaz ise olmazıdır.
Gelin artık bu duyarsızlığa bir son verelim, kafamızı kumdan çıkarıp etrafımıza bir bakalım. Diğer azınlık grupları ve Hollanda toplumunun geniş kesimleriyle birlikte, çocuklarımızın eşit koşullarda, bu toplumun değerli birer üyesi olarak yaşayabilmesi için mücadele edelim.” açıklamalarında bulundu.