Yıllar var ki resmi tarihin dayatmasıyla, hüsn-ü istikbalimizin mirascısı evlatlarımızı milli duygu ve milli tarih şuurundan bir haber, milli hafızadan mahrum bırakan bilgilerle besledik. Sadece tarihi şahsiyetlerini gurur ve iftihar vesilesi olarak görüp övünen sığ ve satıh bilgilerle donatarak, hatırat-ı maziye saygı adına ağıtlar yakıp, geçmişin yasını tutan, gözü yaşlı nesiller olarak yetiştirip heba ettik…
Daha çok şanlı tarihimize atıfta bulunarak, iftihar ve gurura vesile olan bol keseden nutuklar atmayı marifet belledik. Hak ve hakkaniyet, İlây-ı Kelimetullah adına, küfür ve küffarın başına yıldırımlar gibi çakan, mazlum ve mağdurların hamisi olarak huzur ve güven veren asil ve necip bir milletin torunları, Asım’ın Nesli olmakla övündük.
Öbür taraftan da siyasi mülahazalara dayalı hesaplarla yanıbaşımızda, gönül coğrafyalarımızda akıtılan kanlara gözünü kapayan, top seslerine kulaklarını tıkayan nesiller yetiştirmiş olduğumuza üzüldük, hayıflandık.
Öyle ki kendi rahatı için, Turan illerinde uğradığı zulümden kaçan Türkmen kardeşlerine bile kapıların kapatılmasını öneren, dünyanın dört bir yanında ezilen, çile çeken ve zulüm gören insanlık için sadece ağıtlar yakmakla yetinen dugusuz ve duyarsız nesiller yetiştirdiğimizin farkına vardık.
Diğer yandan bir ağaç bahanesiyle devletine kafa tutan, sokağa dökülen, ortalığın tozunu dumanına katan, yakan, yıkan, talan eden, asi ve anarşist ruhlu gençlerin Adem-i İnsanlığı tehdit ederek gerilim yaratan küresel güçlere gönüllü olarak kadavralık ettiklerine şahit olduk.
Resmi idelojinin yetiştirdiği nesillere inat, geleceğe bakan yönüyle, şimdilik milyonlarca gençlik arasından bir Fatih Sultan Mehmet çıkartamasak ta, kendi kültürel değerleri üzerinden, milli tarih şuuruyla dirilişe heveslenen, milletimizi ayağa kaldırmak isteyen idealist gençlerimizin varlığıyla teselli bulduk.
Evet; mâziden-âtîye matuf ideallerle, milletimizin insan onuruna verdiği değer ve saygıdan beslenerek, kendisini insanlık ideali davasına adamış, milli şuurla hareket eden gençlerimizin dalga, dalga çoğalmasından umutlanıp, gelece güvenle baktık.
Hasıl-ı kelam; dünyamızı yaşanabilir iyilik ve güzelliklere gebe bırakacak, damlada derya sızıntıları gibi fevvare gönülleri şahlandıracak Nur-u Ayinlere ilham, geleceğe bakan yönüyle de milletimizi özüne, gerçek ruh ve manasına kavuşturacak nesillerin milletimizi tekrardan mazlum ve masumların hamisi konumuna getireceği inancımla, bayramınızı tebrik ederim.
Previous PostGüzel ahlak deyince...
Next PostGüzel ahlak, rol model ve geleceğimiz için bir miras...