2012 yılı Hollanda’daki Türkler açısından kamuoyu anlamında hareketli bir yıl oldu. Hollanda-Türkiye İlişkilerinin 400. Yılı kapsamında, iki ülkemiz arasındaki yaklaşmalar en çok biz Hollanda’daki Türklerin işine yarıyor.
Hangi ülke kalkınmış olursa olsun kendimizi şanslı hissedebiliriz. Artık gurbetçi statüsünden çıkıp ev sahibi, iş sahibi, mekanlar, yöntemler ve yönetmelikler sahibi olduğumuz Hollanda, ne kadar kalkınır ve ne kadar yaşanabilir hale gelirse, kendimizi o kadar şanslı hissetmeliyiz. Türkiye için de geçerli bu. Türkiye, Avrupa ve dünya ölçeğindeki kredibilitesini arttırdığı müddetçe, biz Hollandalı Türkler gelecek anlamında bu ülke düzlemindeki şans ve fırsatlarımız da daha çok artıyor.
Hollanda Türkiye’ye yılda 5 milyar Euro’ya yakın ihracat yapıyor. En son yazdan önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Hollanda ziyaretine denk gelen günlerde ING Bank’ın açıkladığı rapora göre, Hollanda yapmış olduğu bu ticaretin haricinde, buna ek olarak 4 milyarlık bir ticaret potansiyeline daha sahip. O yüzden üst düzey danışmanlık şirketleri ve stratejistler Türkiye’de yapılacak ticareti Hollandalı işadamlarına tavsiye ediyorlar. Hollanda’nın hedefi birkaç yıl içinde Türkiye’de 10 milyar Euro’luk iş üretme kapasitesine ulaşmak.
Geçen hafta Rotterdam Ticaret Odası’nda NETUBA ortaklığı ile düzenlenen bir toplantıya ve workshop’a katıldım. Buraya 100 civarında Hollandalı ve Türk işadamları ve işkadınları katıldı. Hollanda orijinli işinsanları Türkiye’deki iş imkanlarını değerlendirmek için muazzam bir arayış içindeler. Türk dilini ve kültürünü merak ediyorlar, Türkiye’de iş yaparken dikkat etmeleri gereken noktaları merakla arıyorlar, soruyorlar. Workshop’da 2 kültürlü yetişen Hollandalı Türkler’e de ilginç sorular yönelttiler. Çünkü Hollanda kültürüyle yetişmiş bir işinsanı iş yapmak için Türkiye’ye gittiğinde birçok zorlukla karşılaşıyor. Bunu aşmak için kendilerine, Hollanda’da yetişen Türk kökenli öğrencilerden ve akademisyenlerden aracı olarak yararlanılabileceğini söyledim.
Öte yandan, Hollanda’daki sayıları 22 bine yaklaşan Türk işinsanları da ürünlerini ve hizmetlerini çeşitlendirip Türkiye’de de iş yapmak peşindeler. Zaten deneyimli olan bu tarz insanlarla ortaklığa ya da güç birlikteliğine gidilebileceğini anlattım kendilerine. Burada tabi ki, işadamları ve öğrenci derneklerine çok iş düşüyor. Bu sayımızda farkedeceğiniz gibi öğrenci derneklerimiz son yıllarda iyi atılımlar içindeler. Hem daha kaliteli etkinlikler gerçekleştiriliyor, hem de herkes yeni atılımlar peşinde. Hollandalı işadamları kuruluşlarıyla daha da yakınlaşmak gerek. Bunun ilginç iş imkanları doğuracağını düşünüyorum. Biz hem Hollanda’yı hem Türkiye’yi tanıyan insanlar olarak, orta ve büyük yatırımlar peşinde olan Hollandalı girişimcilerle beraber çalışabiliriz.
Hollanda’da geleneksel olarak, ekonomisi gelişen ülkelerin dillerinin konuşulması gerektiği, genelde konuşulan bir konudur. Çince seçmeli ders olarak veriliyor bazı okullarda. Hollandalı işverenler de, artık bazen şaka da olsa Türkçeyi konuşmak istediklerini belirtiyorlar. Önümüzdeki dönemde çok sayıda Türkçe’ye yönelen Hollandalıları görürseniz şaşırmayın. Hatta onları teşvik etmek için, dernek ve vakıflarımız, işadamları kuruluşlarımız ortam bile hazırlayabilirler.
Hollanda’yı Türkiye’ye ve Türkiye’yi Hollanda’ya yaklaştırabilecek tüm fırsatlara iki elimizle sımsıkı yapışmalıyız. Bu yaklaşma bizim 1. jenerasyonumuzdan 4. hatta 5. jenerasyonumuza kadar tüm insanlarımıza çok faydalı olacaktır. İstihdam ortamı çıkarılacak her fırsat hem Hollanda’da hem Türkiye’de bizlerin refah seviyesini yükseltecek, bizden sonraki nesillere de güzel zeminler hazırlayacaktır.
2013, Türkler açısından bitirdiğimiz yıla göre daha iyi şeyler vaadediyor. 2014 yılının, Hollanda’ya göçün 50. Yılı olmasından dolayı da daha büyük etkinlikler içine gireceğimizden hiç kuşkum yok. 2012’de acemiliğimiz çıktı. 2013’te daha deneyim sahibi olacağız. 2014’te Türkiye’nin Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı düzeyinde çıkarma yapacağından hiç kuşkum yok. Yatırımlar ve sermaye akışı birkaç yıl içinde ikiye katlanmasın da ne yapsın?
Fırsatlar ülkesi 2 tane. At sahibi olmaktan kastımız ise öncelikle iş sahibi olmak. Sonrasında at çiftliği kurmak için bile fırsatlar var.