Afetler, acılar, acının paylaşımı ve depreme bakış açısı
Öncelikle Faslı din kardeşlerimize büyük geçmiş olsun. Hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet yaralılara acil şifalar dilerim.
Afetler
İnsanlık tarihinden dönem döne depremler olmuştur, yazılı tarihte ilk deprem kayıtlarına göre MÖ 224 – Rodos Heykeli’nin depremle yıkılması 13 Aralık 115 Antakya yakınlarında meydana gelen depremde tahminen 260.000 kişi hayatını kayıp ettiği yazılmıştır. Bu depremin fay hattı da geçtiğimiz 6 Şubat 2023 de gerçeklesen on bir ilimizi kapsayan ve elli binden fazla canimizi kayıp ettiğimiz depremin fay hattıdır. Tabii ki deprem sonrası bolca hamaset bos laf olur, şu olsaydı, bu olsaydı şunu yapsaydılar, bu kadar can kaybı olmazdı diye.
Bu sorular Fas Marrakesh depreminde de ortaya atıldı neyse ki bilim insanları bu tür boş laflara itibar etmez. Vrije Üniversites Amasterdama bağlı yer bilimcisi Dr. Bernd Andeweg Bu “depremin geldiğini görebilir miydik sorusuna cevap verdi”.
Andeweg, bu bölgede bir ömür boyunca bu türden afetlerin çok nadir gerçekleştiğini söylüyor. “1960 yılında Fas’ın güneyindeki Agadir şehri yakınlarında benzer bir deprem olmuştu. Bu büyüklük, orada ulaşılan maksimum değerdir.” Öte yandan, Yüksek Atlas dağlarında yaşandı. Adı her şeyi anlatıyor; Yüksek Atlas dağlarında 4 kilometreye yükselen dağlar var. Orada, yer levhasının (fay hattı) bir bloğu diğerine göre yükseliyor. Kırılan bu levha Afrika ve Avrupa levhaları çarpışıyor. Fayın doğu yakasında bu yılın başında Türkiye’de de durum aynıydı. Şimdi ise batı yakasında İber Yarımadası’nın ( İspanya ve Portekiz, ed.) ve Fas birbirine dokunuyor.”. Anderweg’in anlattığına gör bu gölge karmakarışık bir bölge. Bu deprem o fay hattı saha sınırında değil, biraz daha uzakta oldu. Orada zaten yeraltında olan bir fay var ve o fay hattına yeterli kuvvet uygulanırsa kırılma söz konusu oluyor, bunu da maalesef önceden bilemeyiz. “O coğrafyada her zaman hareket eden levhaların olduğunu ve bunların arasındaki sınırlar boyunca pek çok şeyin gerçekleştiğini biliyoruz, ancak tek yer burası değildir. Bu levhalar sert bloklar dünyanın çoğu yerinde var, ancak daha küçük fay hatlarında bina yapısı yeryüzüne yakinliği, zemin, yer gibi etkenlerden daha etkili kayıplar acılar yasaya biliriz. Ve maalesef bu şimdi Fas’ta oldu.
Diğer bir soruda şuydu, önce Türkiye, şimdi Fas. 2023’teki çok sayıda büyük deprem oldu bu ne kadar istisnai?
Andeweg “Bu sadece bir tesadüf ve fay hatları birbirine yakın” diye yanıt veriyor. “Tüm bu sistemlerde zaman içinde maalesef bir tür deprem tekrarlanma periyodu var. Bu, bir tür yasaya göre her bölgenin birkaç yılda bir deprem yaşadığı anlamına geliyor.”
“İşte bu yüzden örneğin Amerika Birleşik Devletleri’nin San Francisco civarında başka bir büyük depremin meydana gelebileceğini biliyoruz. Bu ortalama olarak yaklaşık 160 yılda bir oluyor. Ancak plakaların daha hızlı hareket etmesini sağlayacak hiçbir fiziksel prensip söz konusu değil.
Son temel soru (bu depremi öngörebilir miyiz?) e verdiği cevap şöyle; “Deprem öngörülebilir bir şey değil. Bu tür depremler bu bölgede çok sık olmaz. Düz alanların yanında yüksek dağlar var, yani orada olmalılar. Dağlar da ‘sadece’ 10 milyon yıldır ordalar.”
“Maalesef yarın öğleden sonra saat 3’te deprem olacak diyemezsiniz. Bu çok güzel olurdu ama her şey bunun için fazla karmaşık.”
Burada önemli olan dünyada deprem diye bir yıkıcı felaket var, önemli olan insanoğlu bunu bilerek depremle yaşamayı, yerleşmeyi ve ona göre güvenli binalar yapmayı bu kadar zamandan ve deprem deneyimden sonra öğrenmelidir.
Acılar ve acıların paylaşımı.
Maraş depremi kayıp ettiğimiz canlarımız, acıları oldukça taze. Vallahi düşündükçe canim acıyor. Kiminin yakının, kimini tanıdığı (benimde iki öğrencim o depremde canini kayıp etmişti), kiminin vatandaşı kiminin de insan olduğu için cani acıyor yani insan olduğu için.
Gurbette bizim gibi yasayan Faslı kardeşlerimizde kenetlendi yârdim kampanyaları başladı on binlerce gönüllü Faslısı, Türkü, diğer etnik vatandaşlar, Hollandalısı yani tüm Hollanda.
Hollanda devletimiz her afette olduğu gibi en üst makamdan Kralımız Willem-Alexander, kraliçemiz Maxima ve Başbakan Rutte Hindistan (şimdiki ismi Baharat) deki G20 toplantısından Fasa yardıma hazırız diyerek Hükûmet şimdilik kızıl hac üzerinden 5 milyon Euro bağışladı Değişik belediyeler belediye nüfusu sayısı kadar bir Euro bağış yapıyor. Tabii ki Diasporadaki biz Türkler de organize ya da münferit şekilde yardımlara başladık, çok şükür bu tür afetlerde kenetleniyoruz insan olduğumuzu hatırlıyoruz. Bin şükür.
Depreme bakış açısı
Türkiye’de 1999 İzmit depremine Ankara havalimanında yakalandım o günleri hafızamda hala taze. Ilk günlerden sonra enkazlar kaldırdıkça hayatını kaybedenlerin dramları ve acıları hala unutmadım, ulutamayız. Yallar sonra Adapazarı’ndaki deprem müzesinde o acıları yine yaşadım. Deprem sonrası siyasiler ve yetkililer kocaman kocaman vaatler verirler, biri birini suçlayanlar ve alınan önlemler devasa Afet fonu oda boşa çıktı.
Tabii son donem ara sıra küçük depremler de oldu örneğin İzmir depremi ve 24 yıl sonra gelen 50 binden fazla insanimizin canini kayıp ettiği Kahramanmaraş depremi. Onca kalın harfli sözler, vaatler, tedbirler hepsi zamanla unutuldu ve boşa çıktı. Siyasilerin vaatlerini bir yana bırakın onlar kendi dünyalarına faydalı ne varsa onu yaparlar. Depremden sonra onlarca imar affı gibi. Evet depremi önceden bilemeyiz, evet depremlerin oluşmasını engelleyemeyiz, ancak tehlikeleri belirleyerek, daha güvenli yapılar inşa ederek ve deprem güvenliği konusunda eğitimler (yılda 15 bin deprem olan Japonya gibi) vererek etkilerini önemli ölçüde azaltabiliriz.
Depremde ilk 72 saat ‘altın saatler’ olarak nitelendiriliyor. Bir insan enkaz altında kalmışsa en yüksek direnci ilk 72 saatte gösterebiliyor. Onun için depremden sonra acilen arama kurtarma ekipleri deprem sahasına ulaşmalı. Tabii 10 il deyince iş okadır kolay değil AFAD, AKUD, AHBAP, KIZILAY, Belediyeler ve dünyanın değişik ülkelerinden gelen arama kurtarma ekipleri ilk 72 saatte ellerinden geleni yaptılar. Ordumuz maalesef iki gün sonra arama kurtarma çalışmalarına dahil oldu. Günler ve haftalar sonra bu ekipler mucizeleri bizlere yaşattı ve canları kurtardı. Allah hepsinden binlerce kez razı olsun.
Türkiye’yi bekleyen ve uzmanların ağırlıkla öne çıkan tahminlerine göre büyük İstanbul Depremi en geç 2030 yılına kadar adalar fayı yaklaşık 7.4-7.6 arası bir büyüklükle kırılacak. Ve korktuğumuz o deprem olacak. Bu meçhul gerçeği bilerek hala yüzbinlerce riskli binamız var.
Kilometrekareye 3 bin 62 kişinin düştüğü İstanbul’da 1 milyon 166 bin 330 bina var. Bu yapılardan 256 bin 330’u 1980 öncesi, 534 bini 1980-2000 yılları arasında, 376 bini de 2000-2019 yılları arasında yapıldı. Dr. Buğra Gökce, yapım yılına göre 207 bin 107 yapının riskli olarak değerlendirdi. Diğer yerbilimci hocalar (Celal Şengör, Ahmet Ercan, Naci Göre) İstanbul özelinde 2030 yılına kadar bir depremin olabileceğini söylüyor. Bu depremin de 7 şiddetinde olabileceği öngörülüyor. Kentsel dönüşüm burada devreye girmeli ve bunu bir fırsata çevirmeliyiz. Her yıl 200 bin bağımsız birimi dönüştürebilirsek İstanbul’u depreme hazırlamış oluruz.”
Olası Marmara depremi için uyarılarda bulunan Prof. Dr. Naci Görür ’ise, “Minimum 7,2 maksimum 7,6, Marmara’nın içerisinde Kuzey, Kuzey Anadolu fayının kuzey kolu kırılmasını bekliyoruz.
Bu riski yalnızca bizim profesörlerimiz söylemiyor örneğin; Alman Yer Bilimleri Araştırma Merkezi (GFZ) uzmanları Türkiye’nin tektonik yapısını analiz eden araştırmalarında, Marmara Denizi’nde 7,4 büyüklüğünde depremin meydana gelebileceği sonucuna vardılar. Dolayısıyla İstanbul’da (Marmara bölgesinde) deprem er ya da geç olacak. Onun için biran evvel depreme dayanıklı binalar ve depremin bilincine varmış insanlar eğitmemiz gerekiyor.
Deprem maalesef gerçeğimiz dun Türkiye’de bugün Fas’ta.
Evet Fas’ta bizim gibi farklılıklara rağmen zor zamanlar kenetleniyorlar. Bizdeki gibi benzeri yârdim kuruluşları ve Fas ordusu Kral Mohammed VI un emriyle acil yardım ve kurtarma çalışmaları için orduyu görevlendirdi. İlk 72 saatin önlemini onlar yaşanmışlıklardan deneyimlerden kim bilir Türkiye’deki depremden öğrendiler. Tüm gücünle imkânınla o “altın saat” dediğimiz 72 saat içinde yardımı yetiştirmek gerek. Neyse Fas’taki depremde şu ana kadar 2 bini Faslı din kardeşimiz hayatını kayıp etti ve binlercesi yaralı. Umarım bu sayılar yükselmez. Allahtan hayatını kayıp edenler rahmet eylesin, mekanları cennet olsun. Rabbim yaralı kardeşlerimize de acil şifa versin.
Depremler dünyanın gerçeği önemli olan depremleri bilerek (eğiterek) ve onlara dayanıklı binalar yaparak korunmalıyız.
Sağlıklı, afiyeti, depremsiz esenlikle kalın