İnsanın felekler kadar derdi olması ne kotu. Felek derken günümüz Türkçesiyle dersek (dünyalar kadar) derdi olan bu felekte tek dertli canlı vardır oda insandır.
Örneğin bir aslanın, bir filin, bir boğanın, bir ceylanın yada kirpinin, karıncanın kelebeğin böyle bir derdi yoktur. Varsa da insanoğlunun bundan haberi yok. Neyse konumuza dönelim.
Çok olmadı ailemin yaşayan en kıdemli (en yaşlısı) rahmetli amcamın hanımı yengemden bu yaşıma kadar hiç duymadığım bir bilgiyi öğrendim. Sanırım bu bilgiden ailemde de yasayan hiç kimsenin haberi yok gibi. Vallahi bana da çok büyük sürpriz oldu. Aslında çok sevindim bir o kadar da üzüldüm.
Evet babamın felsefe, ilim, bilim, tarihi bilhassa Türk tarihi ve dini konular da bilgisi vardı belki de ortalama gurbetçilere göre çoktu. Bize bol bol nasihat verir; ahlaklı, vicdanlı, dürüst birer birey “insan” olmamız için nasihatler verirdi.
Sevinci ve üzüntüyü yaşatan bu sürpriz bilgiye dönersek; rahmetli babam gençliğinde saz çalan ve çok güzel türkü söyleyen bir delikanlıymış. Keremin amcamın ölümünden (25 yaşındaydı) sonra babam bu güzel meziyetleri bırakmış ve bir daha ne sazı eline almış nede türkü söylemiş.
Bu yaşıma kadar ne ben, ne ablalarım nede abilerim babamın bu meziyetlerinden haberdardık. Annemden, amcalarımdan, halalarımdan da hiç duymadım.
Kerem amcamın hazin bir aşk hikayesi vardı, sevdiği kızı başkasıyla zorla evlendirmişler oda bu acıya dayanamamış ve intihar etmişti. Sevdiği kız da amcamın ölümünü duyduktan sora ayni gece oda amcam gibi oda hayatına son vermiş.
Hala köyümüzde aşk hikayeleri anlatırken bu dünyada kavuşamayan gerçeğinde kavuşmuş aşıklar denirdi.
Babam çok sevdiği küçük kardeşinin ölümünden çok etkilenmiş ve bundan dolayı sazı sözü bırakmış. Hep derdi her insanın derdi kendine göre büyük, kimi alenen yaşar, kimi de köz gibi kavurulsa da içinde yaşar derdi.
Demek babam derdini yıllarca içinde yasamış, biz evlatlarına nasihatler verirken kendine bu nasihatler ona işlememiş. Ata sözümüz gibi ‘kendi söküğünü dikemeyen terzi’ misali.
Bu günümüze dek dertlerimize baktığımızda Hollanda’daki dertlerimize döndüğümüzde biz gurbetçiler gurbete geldiğimiz günden bu güne kadar dünyalarca zorluklar ve cefalar çektik.
Belki de bazılarımız hala çekmekte, kim bilir!
Çok şükür yetişmiş insanımız Hollanda’da çoğaldıkça bu sorunların çoğunu aştı ve neredeyse yok sayılır hale geldi. Bu yeni kuşak daha çok okuyan, daha çok bilen, sorgulayan kendini en iyi şekilde ifade eden ve yetiştiren gurbetçi çocukları yeni dünyada eskiye dönük sorunları teker teker ortadan kaldırsa da, maalesef yeni sorunlar da ortaya çıkmakta.
Örnek vermek gerekirse; görülür yada görülmez ayrımcılığın (ırkçılığın) farklı versiyonları, kökeninden dolayı kariyer sürecindeki olumsuzluklar ve ülkedeki her hangi bir olumsuzlukla bizle alakalı olsun yada olmasın Türk toplumunu günah keçisi yapmadan çekinmeyen Hollanda yöneticiler ve idareciler.
Her yerde böbürlenerek bahis ettiğimiz beş yüz bine yakın insanımız, efendim şu kadar STK’mız, şu kadar işverenimiz/derneğimiz ve her alanda okumuş insan gücümüz vesaire vesaire.
Bunların hepsini üstü üstüne topladığımızda dünyalar kadar Hollanda’ya katma değerimiz var.
Evet bu veriler sayılar doğru, lakin bu verileri ülke yönetiminde hakkımızda alınan kararlar bizle ilgili konularda bu etkiyi bu başarıyı görmemekteyiz.
Dünyalar kadar sorunu ne çok zorluklarla aşmış bu ülkeye elinden geleni sorunsuz yapmış insanımız bu nahoş yaklaşmışı bu muameleyi hak etmiyor. Etmiyor da neden sorusu her seferinde çıplaklıkla önümüze gelmekte.
Burada büyümüş 41 yılı devirmiş eğitimlerini işini sosyal faaliyetlerini hayatının büyük bölümünü Hollanda’da yaşamış ben ve benim gibi kafası kel ve çatlak insanlar bu davranışları muamele dert ediyor.
Artık ben bu konuları dert eden dert sahibi biriyim.
Anam derdi ki oğlum sıkıntını söyle yoksa merhem bulamazsın dert sahibi olursun.
İnsan dertli olmalı sorunu neyse, çıkmazı neyse, onu dert etmeli bedenimizde ki mikroplarla mücadele eden alyuvarlar (beyaz kan) gibi mücadele etmeli derdi.
Tabii ki bunu ilimle bilimle akılla yapmalı.
Bizde derdimize çare bulalım diye toplumun yetiştirdiği bu sorunları dert eden aklı başında objektif konulara aklı selim bakan uzmanlarla bir araya geldik.
Sayısız istişarelerden, toplantılar sonucu geçtiğimiz hafta ilkini Corendon Village hotel gerçekleştirdiğimiz iftarlı toplantıda avukatlarla bir araya geldik.
Devamında tüm mesleklerin temsilcileri (doktorlar, mimar mühendisler, sosyologları ve diğer) ile ayni toplantıları gerçekleştireceğiz. Hollanda’da ayni sorunları dert eden profesyonellerle buradaki sorunlarımızı araştıran çözümler sunan bir düşünce ve araştırma platformu oluşturmak. Çok şükür şuana kadar bu düşünce ve araştırma ekibine katılımlar beklediğimizin üstünde. Sözlerime burada sonlandırırken bu oluşumum hakkında yakında kamu oyuna detaylı bilgi vereceğiz.
En güzel ayın çok şükür son günlerine geldik. Bu güzel mübarek rahmet ve mağfiret ayinin hürmetine insanimiz birlik beraberlik, iyilik güzellikler içinde olmasını dilerim.
Allah’ım hastalara şifa, dertlilere deva, borçlulara eda versin.
Ramazan bayramınızı tebrik ediyorum ve herkese sıhhat afiyet diliyorum.
Nice bayramlara kavuşmak dileğiyle…
Esenlikle sağlıklı kalın