İnsandışılaştırma, bireylerin “biz” ve “onlar” şeklinde gruplaşarak karşı grubu ahlaken aşağı görmesi ve düşman olarak hedeflemesi durumudur.
Günümüzde, insanların çıkar doğrultusunda sıkça başvurduğu insandışılaştırma, bireylerin “biz” ve “onlar” şeklinde gruplaşarak karşı grubu ahlaken aşağı görmesine ve düşman olarak göstermelerine neden olmaktadır.
Özellikle siyasi alanda yaygın bir yöntem haline gelmiştir. Bu çirkin davranış, tarih boyunca toplulukları kutuplaştırmak ve nefret yaratmak amacıyla kullanılan bir taktiktir. Hitler’in Nazi rejimi döneminde Yahudilere uygulanan soykırım bunun çarpıcı bir örneğidir. Günümüzde Filistin’de yaşananlar ise benzer taktiklerin, Yahudi hükümeti tarafından Filistinli halka karşı uygulanması sonucu soykırıma kadar gittiğini göstermektedir. Dünyanın birçok yerinde maalesef sıkça görülen acı bir durumdur.
Bu kötü uygulama genellikle nefret söylemi ve insandışılaştırma üzerinden yürütülmektedir. Bu durum bazen ülkeler arasında, bazen de toplum içinde farklı görüşlere, dinlere, renklere ve ırklara sahip bireylerin tehlikeli ve kötü niyetli olarak yaftalanıp ötekileştirilmesine yol açmaktadır. Bu yönteme sıklıkla sağcı, ırkçı ve popülist siyasetçilerin başvurduğunu görmekteyiz.
Örneğin, yurdumuz Hollanda’da Kasım 2023 seçimlerinde birinci çıkan ve 2 Temmuz’da dört sağcı partiyle koalisyon yaparak hükûmet kuran Özgürlük Partisi (PVV), insandışılaştırmanın önemli kötü bir örneğidir. 2006 yılında kurulan ve Genel Başkanı Geert Wilders, diğer popülist partilerden farklı olarak Yahudi karşıtlığı yapmamakta, hatta İsrail Devleti ve Yahudi lobileri tarafından desteklenmektedir. PVV’nin göçmen karşıtlığı konusunda ayrımcı davrandığı görülmektedir ve bu parti kendisini özellikle İslam karşıtlığı üzerine konumlandırmaktadır.
Hollanda’da, İslam karşıtı görüşleriyle bilinen bu partinin lideri Geert Wilders ve parti üyeleri, belli bir grubu bilhassa Türk ve Faslıları (Müslümanları) aşağılamak ve ayrımcılık yapmaktan hiçbir ortamda çekinmemektedir. Amsterdam mahkemesinde Wilders suçlu bulunmasına rağmen herhangi bir cezaya çarptırılmamıştır. Bu cesaretteler tüm demokrasinin ve anayasanın sınırlarını zorlamaktadır.
Sonuç olarak, insandışılaştırma yöntemiyle ortaya çıkan nefret söylemi günümüzde de popülist ve ırkçı siyasiler tarafından sıkça kullanılmaktadır. İnsanları belli bir grubun tehlikeli ve düşman olduğuna inandırmak, toplumları kutuplaştırmak ve ayrımcılığı körüklemek için kullanılan bu yöntem, modern toplumlarda ciddi sorunlara yol açmaktadır. Bu yöntem, toplumun hedef kitleyi canavarlaştırarak haklarını ellerinden almak için de kullanılmaktadır. Sivas’ta Madımak Oteli’nde bu söylemlerin etkisini çok acı bir şekilde millet olarak yaşadık. Almanya Solingen şehrinden 31 yıl sonra yine ırkdaşlarımıza yönelik kundaklama sonucu 5 Türk feci şekilde hayatlarını kaybetti.
Son olarak, bu ve buna benzer söylemlerden etkilenen Stampersgat’taki ırkçı Gerben van V. tarafından ırkçı bir cinayet gerçekleşmiştir. Siyasilerin bu söylemlerin sonucu hesap etmeden ya da bilerek toplumu birbirine düşman ettikleri açıktır. 55 yaşındaki Gerben van V., 25 yaşındaki Hamza el Baghdadi’yi evinin önünde sırf Müslüman diye öldürdükten sonra karısını ve iki aylık bebeğini de öldürmekle tehdit ettiğinde anne ve bebeği banyoya saklanarak bu ırkçı saldırıdan kurtulmuştur. Kim bilir toplum içinde bu söylemlerden etkilenmiş kaç gizli ırkçı vardır, Allah bilir. Bu arada, Hollanda medyasının bu konuyu hiçbir yerde yayınlamamış olması çok tuhaftır. Bu duyarsızlık, Hollanda’daki hükümetin ve mevcut sağcı siyasilerin etkisiyle ilişkilendirilmektedir.
Dünyanın neresinde olursa olsun, bir insan olarak tüm popülist ve ırkçı siyasilere rica ediyorum: Bu çirkin insandışılaştırma söylemlerinden vazgeçin. Çünkü iç barış biterse, o çok sevdiğiniz koltukların, gücün ve ülkenin hiçbir değeri ve anlamı kalmayacaktır.
Saygıyla, sağlıkla ve insan kalın.