2020 yılı hem ferdi hem de kollektif hafızalarda önemli bir yer işgal edecektir. Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan Corona pandemisi, globalleşen dünyada artık hiç bir toplumun bir diğerinden bağımsız olamayacağını bizlere çok net bir şekilde gösterdi.
Sadece bununla da kalmadı. Aynı zamanda insanoğlunun bütün teknolojik ve tıbbi imkanlara rağmen bir virüs karşısındaki çaresizliğini de gözler önüne serdi. Bundan derslerin çıkarılıp çıkarılmayacağını zaman gösterecek artık.
Pandeminin etkisi her alanda olanca şiddetiyle hissedildi. Dünya çapında milyonlarca insana bulaşan virüs, onbinlerce insanın da hayatına mal oldu ve olmaya da devam ediyor. En kötüsü de henüz hiç bir ilaç ve aşının bulunamamış olması ve pandeminin daha uzun süre dünyayı kıskacında tutacak olmasıdır.
Pandemi maalesef sadece insan sağlığını tehditten ibaret değildir. İşin bir de ekonomik boyutu var ki, bu daha şimdiden telaffuzu zor rakamlara tekabül etmektedir. Aylardır olağanüstü hal söz konusudur ve her gün büyük maddi kayıplar yaşanmaktadır.
Artık hiç bir ülke öngördüğü bir bütçeyle idare edilemez hale gelmiştir. Üstelik henüz felaketin maddi zararının boyutları ne öngörülebilmekte, ne de nihai sonuçarının ülkeleri hangi duruma getireceği bilinmektedir.
Gerçek boyut ancak artçı sarsıntılardan sonra görülebilecektir. Benim tahminim pandemi ve sonrasındaki en az beş yıl yaraları sarmakla geçecektir. Ancak ondan sonra normal mali hayata geçiş mümkün olacaktır. Tabii bu dediğim populizmden uzak, sağduyulu yönetimlerle mümkün olabilir.
Pandemi bizlere bir şeyi daha çok açık olarak gösterdi. O da kendi içinize kapanıp, ona buna meydan okumanın faturasının eninde sonuda kendinize çıkacağıdır. En bariz örnekse AB ülkelerinin seyahat tavsiyeleridir.
Covid19’un en ağır vurduğu ülkelerden İtalya, Fransa ve İspanya nispeten güvenli ülke olarak tavsiye edilirken, sürecin ta başından itibaren en katı tedbirleri alan ve nüfus başına göreceli olarak az kayıp veren Türkiye ‘güvensiz’ anlamına gelen turuncuyla kodlanmıştır. Bunun bir siyasi karar olduğunu her sağduyulu bilmektedir.
Burada mesele sağlıktan ziyade ekonomiktir ve bu tavırla bir mesaj verilmek istenmiştir. Bu gibi durumları tekrar yaşamamak için külhanbeyliğinden vazgeçip diplomasi çarkını daha iyi çalıştırmanın yolları aranmalıdır.
Zamanımızda yeni Enver Hocalara ihtiyaç yoktur nitekim!
Biz Hollandalılar yaz tatilinin bitiminin akabinde pandemiye ilaveten bir de seçim sathı mahalline girmiş olacağız. Zira 17 Mart 2021’de genel seçimler yapılacaktır.
Tabii pandemi buna müsaade ederse! Henüz bir çok partinin seçimlere kimin liderliğinde gireceği kesinleşemiş olmasına rağmen, tatil dönüşü havanın oldukça ısınacağını şimdiden söyleyebiliriz. Başbakan Rutte’nin devam edeceği konusunda kimsenin şüphesi yok, aksi sürpriz olacaktır.
PvdA da Asscher’la devam diyecektir. CDA, de Jong’un liderliğinde seçimlere girecek, ancak işi çok zor. D66’da ise şimdiye kadar bakan Sigrid Kaag adaylığını açıklarken, şayet partisinin seçimlerin galibi olması halinde başbakanlığa da talip olduğunu belirtti. Groen Links Jesse Klaver’la devam edecektir, ancak Kaag Jesse Klaver’dan hatırı sayılır oranda oy tırpanlayacaktır.
Aşırı sağda ise Forum ve PVV birbrilerine rakip olacaklardır. Burada asıl üzerinde durulması gereken DENK’in ne yapacağıdır. Kimin liderliğinde seçimlere gidecek? Lider tekrar herkesi bir hedef doğrultusunda harekete geçirebilecek mi? Bunun gibi daha bir çok soruya cevap aramaları gerekecek. Ben olumluya doğru bir gidiş olacağı konusunda maalesef pek ümitvar değilim.
Bence bu seçimin iki ana aktörü olacaktır. Birisi Rutte diğeri ise Kaag’dır. Rutte’nin popülaritesi pandemi dolayısıyla oldukça arttı ve bu oy olarak geri gelecektir. Kaag ise sıradışı bir politikacıdır ve bence aşırı sağa karşı en sağlam liderdir. Kaag’ın gerek PvdA gerekse Groen Links’ten oy aparacağı kesin diyebiliriz, mesele diğerlerinde ne kadar aparacağıdır.
Evet, 2020’den 2021’e doğru giderken oldukça muğlak bir durum söz konusu diyebiliriz. Her şey coronanın seyrine bağlı. Onun izin verdigi ölçüde önümüze bakıp hareket edebileceğiz.
Allah sonumuzu hayreylesin der, Kurban Bayramınızı kutlarım.