Çaresizlik ve İnsanlık

Bu günkü yazımı Amerikalı Jefferson Davis’in (Amerikan İç Savaşı sırasında Güney Konfederasyonu’nun başkanı) sözleriyle başlayacağım ve Amerika Birleşik Devletleri’nin 16. Başkanı Abraham Lincoln sözlerine atfederek bu çaresizliğimiz bitirmek istiyorum

Jefferson Davis, Bugün içinde bulunduğumuz dünyada her şeyin daha da kötüye gittiğini hepimiz görüyor ve hissediyoruz.

Krizler, skandallar, savaşlar, işsizlik, salgınlar…

Bu kaotik günleri geçiren ne ilk ne de son nesiliz (1845-1846) demiş.

Bugün olduğu gibi insanlığın çaresizliği her kıtada kol geziyor.

Maalesef günümüzde güçlü olan ve taraftarı çok olan hâksiz bile olsa hâkli, güçsüz ya da taraftarı az olan her şekilde haksız olan bir dünyadayız.

Bu sebepten ekonomik krizler, iç kargaşalar ve sipariş savaşların tırmandığı bir dönemdeyiz. O sebeptendir gerilimler ve krizler dünyanın her yerinde hat safhaya ulaşmıştır.

Günümüz dünyasında, insanlık adına büyük bir sorunla karşı karşıyayız. Savunmasız masum insanların çaresizliği vicdanı olan tüm insanların yüreğini sızlatıyor.

Bu çaresizliği elinden yetki olan ya da yaptırım yapma gücü olan (devletler, devlet liderleri ve dünyada söz sahipleri) içi boş laflar söyleme dışında sadece izleyici olmakla yetinirken, bilhassa batı ülkelerinde vicdan sahibi duyarlı insanların haykırışları kulakları ve yürekleri yerinden oynatıyor. Her gün on binleri, yüz binleri bulan sayılarla sokaklara dökülüyorlar.

Zulümlere aktif olarak karşı mücadele vererek bu zulümlere ellerinden geldiği kadarıyla karşı gelerek hükûmetlerini çözüm için bir şeyler yapmaya zorluyorlar. Amerika’da bu züllüme dayanamayarak isyan eden Yahudi uyruklu bir asker dünyaya kendin yakarak durdurun bu ateşi, bu zulümleri diye haykırıyor.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) nezdinde çabalar olsa da alınan kararlar, kalıcı barışa yeterince etki göstermiyor. Maalesef orada da güçlünün kirli siyaseti ve güçsüzün çaresizlik yüzünü gösteriyor. Dünya her köşesinde yaşanan acı gerçekler, bu çabaların ne kadar yetersiz kaldığı apaçık ortaya çıkıyor. BM’deki alınan kararların büyük bir bölümü veya tamamı, veto hakkına sahip olan güçlü ülkelerin (Amerika, Rusya, Çin, Birleşik Krallık “İngiltere” ve Fransa) çıkarlarına dokunduğundan, barışa, adalete ve insanlığa yönelik etkili kararlar ortaya çıkmıyor.

Günümüzün en çarpıcı örneklerinden biri, biz Türkleri yakından ilgilendiren canımızı acıtan, masum Filistinlilerin İsrail hükümetinin ırkçı politikaları altında yaşadığı çaresizlik ve zulümdür. Hamas’ın tufan saldırısı 7 Ekim 2023’ten bu yana devam eden çatışma ve işgal, 12 bin çocuğun katledilmesine ve toplamda 32 binden fazla insanın soyunun yok edilmeye çalışılması yani topyekûn katledilmesi ve milyonlarca insanın yerinden edilmesine çaresizliğin tam adı budur. Filistinlilerin, kendi topraklarında yaşama hakkını güçlü devletler yok sayları, tıka basa dolu mülteci kamplarında yağmurun çamuru, soğuğun, kanın ölümün kol gezdiği yaşanılması mümkün olmayan yerde yaşama mücadelesi verirken, dünya sessiz kalmış ve bu çaresizliği izlemiştir.

Ukrayna’daki savaş, bir diğer çarpıcı örnektir. Gözü kan ve hırs bürümüş bir cani liderin Ukrayna topraklarına saldırması ve diğer çıkarcıların bu savaş bitmesin diye kaşıması, binlerce masum insanın hayatını kaybetmesine, evlerini terk etmesine ve ülkenin geleceğinin belirsizleşmesine neden olmuştur. Bu mantıksız çatışma, çaresizlik duygusunu sadece Ukrayna halkına değil, aynı zamanda dünyanın birçok yerindeki insanlara da yaymıştır.

Buna ek olarak, yine bizi en yakından ilgilendiren ırkdaşlarımıza kardeşlerimi Çimdeki Uygur Türkleri üzerindeki zulmü de dünya genelindeki çaresizlik duygusunu artıran önemli bir faktördür. Uygur Türkleri, kültürel baskılar, kitlesel gözaltılar, Türk kimliğinin asimilasyon programları ve zorla çalıştırma kampları gibi insan hakları ihlallerine maruz kalmaktadır. Uluslararası toplumun ve Türk devletlerinin tepkisi yetersiz kalmış ya da hiç yoktur. Bu durum Uygur Türklerinin çaresizliğini derinleştirmiştir. Ayni zulüm bizlerin pasif ve duyarsız olduğumuzdandır. Ayni çaresizliği yaşayan diğer kardeşlerimiz Türkmenler Irak’ta, Suriye’de zulmü kötülüğü yaşamaktadır.

Tüm bu örnekler, dünyanın dört bir yanındaki insanların çaresizlik içinde olduğunu göstermektedir. Ancak, çaresizlik duygusunu yenmek ve insanlık adına daha iyi bir gelecek inşa etmek için umutlu olmak önemlidir. Uluslararası toplumun, insan haklarını korumak ve adaleti sağlamak için Devlet yetkilerinin boş laflar yerine daha fazla çaba göstermesi gerekmektedir. Sadece meydanlarda boş laflar söylemek ve izlemek yerine, eyleme geçmek ve bu acı gerçekleri değiştirmek için bir araya gelmek zorundayız. Unutmayalım ki, insanlık birlikte hareket ettiğinde, çaresizlik duygusunu yenmek ve daha iyi bir dünya yaratmak mümkündür.

Bugün kendi dünyanızda bir değişimi yaratmak konusunda karar vermeniz gerekiyor. (Abraham Lincoln)

Ülkesi, Irki, rengi, inancı gözetmeden bu savaşlara ve haksızlıklara dur demenin zamanı geldi ve geçiyor, aksi halde dünya yaşanılması zor bir yer olacaktır!

Sağlıkla, esenlikle ve özellikle barışla kalın.




Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

error: Content is protected !!
Haber her gün e-postanıza gelsin

Haber her gün e-postanıza gelsin

Yeni haberleri e-postanıza ulaştırmamız için mail adresinizi girmeniz yeterli.

You have Successfully Subscribed!