Bir zamanlar, yani 1960 ve hatta 1970’ler, Hollanda’daki Türkler için ‘sıkıntılı’ yıllardı.
Bir Müslüman olarak Hollanda’ya gelmiş olan Türk, ezan sesi yerine kilise çanlarının sesi ile hüzünleniyordu. Kaldı ki o Türk, memleketinde olduğu gibi, en azından cuma günleri bir camide namazını kılmak istiyordu.
Bir Türk için o zaman cami tabii ki bir hayaldı. Ama o Türk, dini inancının şartlarından birini yerine getirmek için yine de imkanlar arıyor ve buluyordu. Önceleri işyerinde yere serdiği küçük bir seccade üzerinde namazını kılıyordu. Öyle ki, o Türk’ün bu halini görüntüleyenler gazetelere koşuyor ve haber yapılmasını sağlıyorlardı.
Gazeteler o zamanlar ‘Bu Türk ne yapıyor’ diye soruyorlardı.
1969 yılında ben, Hürriyet’in muhabirliğini yapmanın yanında Friesland’ın turistik köyü Grouw’da bir fabrikada 70 Türk’e tercümanlık yapıyordum.
Ramazan ayı gelmişti.Yurttaşlarım oruç tutmak ve namaz kılmak istiyorlardı.
Portatif barakalardan yapılmış pansiyonun bir odasını mescit haline getirmek için izin koparmıştım. Yemek programını da, sahur ve iftar saatlerine göre ayarlatmıştım. Yurttaşlarımın o zamanki mutluluğunu sizlere anlatmakta zorluk çekeceğim.
Ramazan’ın ardından gelen Bayram sabahı, önce Bayram Namazı’nın kılınmasını sağladım. Daha sonra da yurttaşlarıma bir günlük Bayram izni kopardım. Küçük ve şirin Grouw köyündeki halk pansiyonun önünde toplanmıştı. Yurttaşlarımızı tebrik etmek için oluşan kuyrukta bekleşen halk, pansiyonun önünde bir festival havası yaratmıştı.
Ne yalan söyleyeyim, ben de o manzara karşısında gururlanmış ve onurlanmıştım.
Daha sonraki yıllarda, Hollanda’daki Türkler kendi mescitlerini oluşturmaya başlamışlardı. O zamanlar caminin lafı bile edilmiyordu. Ama yine de ilk camimiz erken geldi. Almelo’da tercümanlık yapan Türker Atabek, ilk minareli caminin açılmasına önayak olmuştu.
Daha sonra sı da malumunuz…
Hollanda’da deneyim kazanan Türkler art arda cami açmaya başlamışlardı. Önceleri sokaklara taşarak namaz kılan Türkler, artık kendi camilerinde namaz kılabiliyorlardı.
İslam Dernekleri kurulmaya başlandı. Türkler o kadar ileri gittiler ki, Hollandalılar’ın ilgi göstermediği kiliseleri satın alarak cami haline getirmeye başlamışlardı.
Türkler’in dinlerine bağlılığı ve Ramazan’a gösterdikleri ilgi, Hollanda medyasında her zaman yer buldu. 2005 yılında beni bir Hollandalı gazeteci aramıştı. Ramazan hakkında düşüncelerimi sormuştu. 2005 yılındaki durumu anlatabilmek için benim ifadelerimi kullanmıştı ama, anlattıklarımın çoğu habere girmemişti. Anlattıklarımın bazıları da çarpıtılarak yayınlanmıştı.
Ama yine de bizim için hatırı sayılır bir haber olmuştu. Bu haber, GPD Ajansı tarafından Hollanda’nın 28 gazetesine servis edilmiş ve yayınlanmıştı.
Google’da arayıp bulduğum o haberi Geschiedenis.nl haber portalı bakın nasıl yayınlamış:
Werken met honger
07/10/2005 – Tijdens de ramadan bezinnen moslims zich door een maand lang tussen zonsopgang en zonsondergang niet te eten en te drinken. Voor de eerste islamitische gastarbeiders die in de jaren zestig in Nederland werkten, was dat best lastig.
‘Het was enorm moeilijk’, herinnert journalist İlhan Karacay zich. ‘Als je honger hebt, kun je niet goed werken’.
Hij kwam in 1967 naar Nederland om te tolken in fabrieken, eerst in Grouw en later in Driebergen. ‘Veel Turken woonden toen nog in barakken. Moskeeën waren er al helemaal niet. In sommige pensions maakten we daarom een speciale gebedsruimte. Bij het Suikerfeest, de afsluiting van de vastenmaand, kwam iedereen uit de omgeving daar bidden. Als het vol was, baden ze zelfs op straat. Dán pas merkte de buurt iets van de ramadan.’
‘Op de werkvloer plaagden de Hollanders ons wel, bijvoorbeeld door het de hele tijd over eten te hebben. Sommige werkgevers gaven ons uit respect wel gelegenheid om te bidden. Dan later konden we de verloren dagen inhalen, door in het weekend te werken. Want je kon natuurlijk niet de hele maand vrij nemen.’
Meestal bleven zulke afspraken afhankelijk van individuele acties. ‘Pas halverwege de jaren zeventig kwamen er islamitische organisaties die zich inzetten voor afspraken met werkgevers rond de ramadan.’
Inmiddels weten de meeste Nederlanders wel wat de ramadan is. ‘Soms hoor je zelfs over regeringsplannen om moslims vrij te geven met het Suikerfeest. Op sommige scholen gebeurt dat al. Maar dat is helaas nog niet officieel.’
Yukarıdaki haber 2005’te yayınlanmıştı ama, benim anlattıklarım daha öncesine aitti. Dini Bayramlarımızda işyerlerinde ve okullarda tatil verilmesi isteğim hala gerçekleşmedi. Tek üzüntüm sadece budur.
Şimdi bakar mısınız, nereden nereye geldiğimize…
Bu günlere de çok şükür.
Tüm okurlarımıza hayırlı Ramazanlar ve bayramlar dileğimle…