Bir gece vakti Kudüs

Kudüs’e gidince bildiğiniz tüm bilgileri, dinlediğiniz tüm hikayeleri unutun. Bir tarafta Mescid-i Aksa ve karşısında eteklerini milyon dolarlara yer ayırtılan Yahudi Mezarlığının kapladığı Zeytin Dağı. Bir tarafta yahudilerin kutsal saydıkları Burak Duvarı (Ağlama Duvarı), diğer tarafında Hz. Meryem Kilisesi. Bir tarafta Meksika’dan, Avrupa’dan, Afrika’dan, Asya’dan dünyanın her yerinden hac için gelen bütün Hristiyan mezheplerindeki hacıların ziyaretgahı olan Kıyamet Kilisesi, diğer taraftan Hz. İsa’ya atfettikleri çile yolu.

Bir gece vaktiydi. Ay ışığı altında, altın kubbeli mescidin, Kubbetüs Sahra’nın yani, panorama resmini çekmeye çalışıyordum. Nerden geldiğini çözmeye çalıştığım yirmili yaşlarında bir İsrail askeri elindeki kendinden büyük silahıyla yanıma yaklaşıp beni çağırdı. “Bizim ve ofisimizin fotoğrafını çekiyorsun. Fotoğrafımızı çekmek yasak”. Vad edilmiş topraklara hoşgeldin Rabia.

Yıllarca, hayır, onyıllarca altın kubbeli mescidin fotoğrafları ile büyüdük. Yüzlerce fotoğrafı geldi geçti gözlerimin önünden. Fotoğraftaki değil, karşısında durduğum Mescid’e bakarken hala kendime şu soruyu soruyoum: Bu bir fotoğraf mı, bir rüya mı, yoksa gerçekten ben burda mıyım?

İkinci gün gerçekliğe uyanabildim. Evet, hakikaten anda ve buradayım. Mescid-i Aksa’da. Filistin’de. Kudüs’te. Yıllarca aktivizmin, direnişin, mücadelenin ve özgürlük hikayelerinin sembolü olan beldede. Yıllar sonra ordayım ve andayım. Ama şu an hissettiğim direniş, mücadele ve aktivizm değil. Anlatılan hikaye aynı olsa da, duyduğum hikaye direniş hikayesi değil. Kudüs mücadelenin içinde, ama benim duyduğum mücadelenin sesi değil. Duyduğum hikaye teslimiyetin, Allah’a yakınlaşma arzusunun hikayesi.

Hz. Ömer’i, Nureddin Zengi’yi, Selahaddini Eyyubi’yi, Haçlıları, Kanuni Sultan Süleyman’ı, İngilizleri, İsrail’i, Filistin’i, Gazze’yi dinliyorum yine. Kudüs’ü, El Halil şehrini, Eriha’yı, Jaffa’yı, Ölü Deniz’i dinliyorum, Her biri bana kendi hikayesini anlatıyor. Ama duyduğum Davud’un sesi, İbrahim’in duası, amcaoğlu Lüt, oğlu İshak, oğlu Yakup, oğlu Yusuf, bir yiğit Musa, bir İsa ve bir yed-i beyza hikayesi. Ali İmran kızı Meryem suskunluğu ve Hz. Muhammed (s.a.v.)’in sesi. Takip ettiğim, peygamberlerin izi. Rabia el-Adeviyye’nin, Selman-ı Farisi’nin tutkusu. Beni oraya götüren, miracın çağrısı.

Altın kubbeli mescid, Kubbetüs Sahra yani, Mescid-i Aksa’nın 1440 m2lik alanı içinde tüm Doğu Kudüs’ün ya da bilinen ismiyle Eski Şehrin ortasında, Çalut’a ve ordularına karşı meydan okurcasına tüm vakarıyla dimdik ayakta bekliyor. Seni, beni bekliyor. Kudüs yerlilerinin dediği gibi: “Sizi çok seviyoruz. Gelin. Burada misafir değilsiniz. Kudüs sizin eviniz.”

Kudüs’e gidince bildiğiniz tüm bilgileri, dinlediğiniz tüm hikayeleri unutun. Bir tarafta Mescid-i Aksa ve karşısında etekelerini milyon dolarlara yer ayırtılan Yahudi Mezarlığının kapladığı Zeytin Dağı. Bir tarafta yahudilerin kutsal saydıkları Burak Duvarı (Ağlama Duvarı), diğer tarafında Hz. Meryem Kilisesi. Bir tarafta Meksika’dan, Avrupa’dan, Afrika’dan, Asya’dan dünyanın her yerinden hac için gelen bütün Hristiyan mezheplerindeki hacıların ziyaretgahı olan Kıyamet Kilisesi, diğer taraftan Hz. İsa’ya atfettikleri çile yolu. Bir tarafta gökkubbeye açılan Miraç Kapısı, diğer tarafta Rus mimarisi ile yapılan Rus Kilisesi. Bir tarafta Kanuni’nin surlarının içinde yahudi mahallesi, Ermeni mahallesi, hristiyan mahallesi ve müslüman mahallesi ile dimdik ayakta duran Kadim Kudüs, diğer tarafta Calut’un acımasız orduları.

Bir yolculuk hikayesi yazacaktım. Kudüs’e yolculuğa çıkmıştım. Mücadelenin, direnişin ve özgürlük tutkusunun, mazlumun hikayesinin peşinden giderek. Ama bulduğum başka bir şey oldu. Teslimiyetin, peygamberlerin, göğe açılan kapının, Allah’a yakınlaşma arzusunun hikayesi. Dönüşümün, dönüşümümün hikayesi.

Kudüs’e yolculuğa çıkın. Orda bulduğunuz, sizin hikayeniz olacak. Eski şehirde bulduğunuz sizin yeni hikayeniz olacak. Kudüs;e giden yol, kendinize çıkacak.

“Bir gece vakti Kulu Muhammed’i Mescid-i Haram’dan alıp Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah her türlü kusurdan ve ortaktan uzaktır. O Mescid-i Aksâ ki biz onun etrafını mübarek kıldık ve bu gece yolculuğunu o seçkin kula büyük işaret ve delillerimizden bir kısmını gösterelim diye yaptırdık. Şüphesiz ki O, her şeyi hakkiyle işiten, kemâliyle görendir.” (İsra 1)




Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

error: Content is protected !!
Haber her gün e-postanıza gelsin

Haber her gün e-postanıza gelsin

Yeni haberleri e-postanıza ulaştırmamız için mail adresinizi girmeniz yeterli.

You have Successfully Subscribed!