Dün akşam Rotterdam’da organize edilen Hollanda Beyazay Derneği’nin açılışına, Amsterdam’dan Selahattin Köse ve Şahin Turgut’la birlikte katıldım.
Güzide bir topluluk vardı. Birbirinden güzel sunum ve gösterilere şahit olduk. Bu organizeyi özveri ile gerçekleştirenlere, emeği geçenlere, katkıda bulunanlara teşekkür ederim. Hollanda Türk toplumu yeni bir STK’ya kavuşmuş oldu. Bu vesileyle Hollanda Beyazay Derneği’ne sivil toplum alanına hoş geldin der, özelde engellilere ve genelde insanlığa faydalı projelere imza atmalarını dilerim.
Beyazay Derneği beni yıllar öncesine götürdü. Yanılmıyorsam 1996 yılıydı. Ankara Başkent Öğretmen Evi’nde ‘STK’lar ve Proje Hazırlama Çalıştayı’ organize etmiştik. Katılımcılar arasında, ismini hatırladığım Maruf Dindar ve bir genç bayan Beyazay Derneği adına katılmışlardı. Çalıştay sonrası kabul edilen ve İstanbul’da uygulanan bir eğitim projesinin Hollanda tarafından finans edilmesine vesile olmuştum.
Bu çerçevede yine bir gün telefonum çaldı. Önce Türk siyasi tarihinde mertliği, millete olan sevgisi ve siyasi dik duruşuyla hafızalarda yer edinen Muhsin Yazıcıoğlu’nun selamını iletti. Sonra kendisini tanıttı. Görme engelliler için bir brielle alfabesi bilgisayar atölyesine ihtiyaç duyduklarını ifade etti. Ankara Gazi Mustafa Kemal Bulvarı’ndaki dernek binalarında söz konusu atölyenin de hayata geçirilmesine nacizane vesile oldum. Ve yıllar sonra, Hollanda’da Beyazay Derneği’nin açılışına katılmış oldum…
Açılışa ve programa geri dönersek.
Programın açılışının Mehter Takımıyla yapılması, benim gibi ömrünü mehter marşları, tarih, vatan ve millet sevdasına vermiş birisi için yapılacak en büyük sürprizdi. Bu vesileyle, uzun zamandır dinleyemediğim, içinde Zeynel Abidin bey gibi çok değerli dostlarımın yer aldığı Rotterdam Mehteran Takımı da baya bu işin hakkını vermeye başlamış.
Takımda, o kutsal görevi canla başla yerine getirenleri tebrik ederim. Ki, onyıllar önce Amsterdam tarihinde ilk defa Dam Meydanında tam iki saat süreyle Ankara Büyükşehir Belediyesi Mehteran Takımı, yine Zaanschas açık hava müzesinde İnegöl tarihi Mehteran Takımının yaptığı gösterilerde, bir gün Rotterdam Mehtaran Takımının bu işi üstleneceğini tahmin edemezdim. Ziyadesiyle bahtiyar oldum.
Yine Rotterdam’dan, aralarında çok değerli dostlarım İsmail Gözüberk ve İzzet İlksoy’un da bulunduğu Türk Sanat Müziği Konseri de takdire şayandı. Ses düzeni ve salondaki uğultudan icra edilen eserlerin sözleri pek anlaşılmasa da, koro grubunda yer alan ve adeta kendilerinden geçercesine işlerine sarılan tüm ekibi buradan tebrik ederim. Eserler ağırdı. Büyük emek sarf etmişler. Tadından yenmez türdendi…
Ve, Fırtına Kız Horon Ekibi. Aman Allah’ım sahneye çıkmalarıyla salonda nasıl bir hareketlilik başladı, Sanki Karadeniz’in Sultan Murat yaylasındayız. Horon, Kemençe. Bir silah eksik. Kızlar salonu yıktılar adeta. Ya bir de bu grubun gösterisini cep telefonlarına kayıt edenler grubu. Sanki uluslararası basın toplantısı. Bu ne merak bu ne büyük ilgi. Maşallah.
Evet. Bir kaç örnekle, Beyazay Hollanda Derneği’nin açılışı programıyla Hollanda Türkleri Sosyolojisi’nden örnekler sunmaya çalıştım. Burada karşımıza çıkan en önemli olay Hollanda Türk Sivil Toplum yapısının artık yavaş yavaş değiştiğidir. İhtiyaç duyulan alanlarda örgütlenmeler kendini gösteriyor. Beyazay örneğinde olduğu gibi. Bu değişimi iyi okumak gerekir.
Diğer taraftan da Hollanda Türk toplumu da değişiyor. Kendilerine ait bir dünya kuruyorlar. Yeni dünyalarında, yıllardır anayurt’dan getirilen kültür ve sanat hizmetlerini, kendi aralarında yetiştirdikleri gruplarla yürütmeye çalışıyorlar. Bu değişim, aslında ‘ayakta kalma’nın ve ‘varlığı devam ettirme’nin de farklı bir ifadesidir.
Bize bu sosyolojik kesitleri yaşatan Beyazay Hollanda Derneği Başkanı Mehmet Dağlıoğlu, çalışma arkadaşları Aynur Gül Çakır, İbrahim Kökçi ve isimlerini buraya alamadığım tüm gönüllülere tekrar sonsuz teşekkür eder, çalışmalarında başarılar dilerim.