Hollanda Yayın Kurumu NOS websitesinde yayınladığı iki haberle sosyal medya kullanıcılarının tepkisini çekti. Savunma için yaptığı açıklaması ise ‘özrü kabahatinden büyük’ dedirtecek cinsten.
NEGATİF BAKIŞ AÇISI
NOS websitesinde önce “Hollandalı” (siyahi) sporcuların başarısından gurur duyulduğu haberi veriliyor. İkincisinde ise negatif içerikli haberde yer alan, aynı renkten insanlar, bu kez Antilyan olarak nitelendiriliyor. Bu iki haberde doğum yeri, ten rengi, pasaportları aynı olan insanlar, insan kaçakçılığı yaparak suç işlerken Antilyan, yani öteki oluyorlar ama sporda başarılı olunca Hollandalı oluyorlar. Size de tanıdık geldi mi?
ÇİFTE STANDART
Bunun örneklerini daha önce çokça görmüştük: Herhangi bir sorun olduğu zaman Türk, Faslı ya da müslüman sıfatını kullanan medya ve politikacılar, işlerine geldiğinde “siz Hollandalısınız” diyorlar. Bir hata yaparsanız bir Türk ya da müslüman olarak habere çıkacaksınız, ama bir başarı elde ederseniz ne kadar başarılı bir Hollandalı olduğunuzla övünecek medya. Üstelik bunu pişkin pişkin savunan da ödediğiniz vergilerle varlığını devam ettiren bir kamu kuruluşu olacak. Çifte standardın danıskası.
BAŞARILIYSAN HOLLANDALI HATALIYSAN YABANCISIN
Hollanda’nın ajansı ve radyo-televizyon yayıncılığı da yapan NOS (Nederlandse Omroep Stichting) sitesinde yayınladığı iki haberle sosyal medya kullanıcılarının tepkisini çekti. Temmuz ayında sitesinde yayınladığı bir yazıda “Antilyanlar insan ticaretinden mahkum oldu” başlığı altında, Antilyanların insan kaçakçılığı yaptıklarını, İngiltere’de sahte evlilikler organize ettikleri haberini geçiyor. Antilyanların yaptığı kaçakçılık haberinden sadece iki ay sonra yayınladığı diğer bir haberde yine aynı NOS, Hollandalıların Beysbol Ligindeki başarısını anlatıyor. Bu haberlerde hiçbir anormallik yok gibi görünüyor ama fotoğraflara bakınca çelişkiyi anlıyorsunuz: “Hollandalı’lar MLB’de (Major League Baseball – Amerikan Beyzbol Ligi) göz doldurdular” diyerek “Hollandalı” sporcuların başarısından gurur duyulduğu haberini veriyor. Oysa haberin fotoğrafında 9 kişi görünüyor ve bunların hiçbiri de “beyaz tenli, mavi gözlü” değiller: Antilyanlar. Bu iki haberde doğum yeri aynı, ten rengi aynı, pasaportları aynı olan insanlar, insan kaçakçılığı yaparak suç işlerken Antilyan, yani öteki oluyorlar ama sporda başarılı olunca Hollandalı oluyorlar. Size de tanıdık geldi mi?
Twitter’da bu iki fotoğrafla açıkça sergilenen ırkçılığı gözler önüne seren kullanıcılar konuyla ilgili NOS’u soru yağmuruna tuttu. Yoğun tepki üzerine NOS sitesinden cevap yayınlamak zorunda kaldı. İngilizce ve Hollandaca olarak yayınladığı cevap ise bekleyenlerini ‘özrü kabahatinden büyük‘ dedirtecek hayal kırıklığına uğrattı: “Bazen Antilyan deriz bazen Hollandalı, hangisi konuyla ilgili ise o sıfatı kullanırız” diyerek yaptığı ayrımcılığı da garip bir gerekçeyle savunma yoluna gitti.
Bunun örneklerini daha önce çokça görmüştük: Herhangi bir sorun olduğu zaman Türk, Faslı ya da müslüman sıfatını kullanan medya ve politikacılar, işlerine geldiğinde “Siz Hollandalısınız” diyorlar. Toplumun her alanında bu çifte standarda şahit olmak mümkün.
Bu örneklerden bir tanesini yakın geçmişte Yunus olayında yaşadık. “Problemli bir Türk ailenin” çocuğu olması ve Türklerin Hollanda normlarına karşı “gerici” tavrı medyada enine boyuna tartışılırken, Türkiye’nin konu ile ilgilenmesi, Hollanda’nın içişlerine ve vatandaşlarına karışmak olarak lanse edildi. Nasıl olur da Hollandalı bir aile Türkiye devletinden yardım isteyebilirdi?
Sanat
Bir diğer örnek 2012 yılında Hollanda adına Eurovizyon’a katılan Joan (Ayten) Franka. Türk bir babanın kızı olmasına rağmen Eurovizyon’daki başarısında sadece Hollandalı kimliği ile öne çıkarıldı.
Politika
Bunun en belirgin örneğini ise geçtiğimiz aylarda Rotterdam belediyesinde gördük. VVD’nin önemli isimlerinden biri olan Berthold Ziengs gibi sahtekarlıkla suçlanan birçok politikacı partilerinde hala önemli yerlerde dururken ve kimlikleri sorgulanmazken, Feijenoord’un Türk asıllı yöneticileri özellikle Türk kimlikleri yüzünden zan altında tutularak ve medyanın sürekli gündemde tutması ile istifa ettirildi.
Eğitim
Geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir araştırmada Hollanda çapında eğitim veren tüm ortaokullarda çalışan öğretmenlerin dörtte birinin yeterliliği olmadığı ortaya çıktı. Geçtiğimiz yıllarda INHolland Meslek Yüksek Okulu öğrencilerine sahtekarlıkla diploma verdiği ve (eski) yöneticilerinin 900.000 Euro’luk sahte beyanda bulundukları ortaya çıkmıştı. Dün VU’nün (Vrije Universiteit Amsterdam) Mart Bax adlı bir antropoloji “profesörünun” yaptığı büyük bir sahtekarlık gündeme oturdu. Bax’ın yayınladığı 61 makalesinin, yaptığı araştırmaların uydurma olduğu ve CV’sindeki bilgilerle ilgili yalan söylediği belirlendi. Araştırma komisyonu konuyla ilgili üniversitenin (eski) yöneticilerinin de sorumlu olduğunu ifade etti. Bax’ın yaptığı sahtekarlığın boyutlarının geçen yıl ortaya çıkan Tilburg’daki sosyal psikoloji profesörü Diederik Stapel’ın sahtekarlığından daha büyük olduğu ifade ediliyor. Diederik Stapel 1,4 ila 2,2 milyon Euro arasında olduğu zannedilen bir meblağı hibe olarak almış ve uydurma verilerle makaleler yazmıştı. Eğitim Bakanı Bussemaker verdiği demeçte olayın istisna olduğunu söylemişti. Bu birkaç örnek aslında Hollanda üniversitelerinde yapılan sahtekarlığın hiç de istisna olmadığını gözler önüne serdi. Bunca yetersizliğe ve sahtekarlığa rağmen hiçbir eğitim kurumunun kapatılması gündeme gelmemişti. Bu olaylar gündemi hiç uzun süre işgal etmezken İbn Ghaldoun Lisesindeki sınavları çalan öğrenciler ve (eski) yönetimler yüzünden tüm okul, hatta tüm İslam toplumu suçlanmış, okulun kapatılması için medya ve politika var gücüyle çalışmıştı. İslam ve müslüman sıfatlarını kullanan medya sayesinde sorumlular değil, 700 öğrenci, aileleri ve nerdeyse tüm müslüman toplum kurban edilmiş, suçlu ilan edilmişti.
Medya
Yine geçtiğimiz aylarda Nieuwsuur tarafından Gülen Cemaati ile ilgili bir programda Fethullah Gülen’in bir konuşması tamamen çarpıtılarak Hollandacaya tercüme edilmiş ve Demet TV’den Oktay Başaran bu konuyu araştırmıştı. Nieuwsuur ise yaptıkları hatayı kabul etmek ve özür dilemek yerine bahaneler uydurarak yapılanın hata değil bilinçli bir çarpıtma olduğu şüphesini pekiştirdi.
Sağlık
Hastanelerin sağlık sigorta şirketlerine sahte beyanda bulunarak sigorta şirketlerini milyonlarca Euro dolandırması Meclis’te tartışılmıştı. Bunun faturasını elbette vatandaş sürekli artan sigorta ödenekleriyle ödüyor ve ödemeye devam edecek. Araştırma sonuçlandı mı, ne gibi cezalar ve önlemler kararlaştırıldı ya da Meclis’teki tartışmada neler oldu veya bu sahtekarlığı yapanların kimlikleri nedir diye merak edecek olursanız, çok zorlamayın fazla bir haber bulamazsınız.
Bütün gözler sizin üzerinizde olacak. Bir hata yaparsanız bir Türk ya da müslüman olarak habere çıkacaksınız, ama bir başarı elde ederseniz ne kadar başarılı bir Hollandalı olduğunuzla övünecek medya. Üstelik bu ayrımcılığı yapan ve pişkin piskin savunan da sizin ödediğiniz vergilerle varlığını idame ettiren, kamu kurumu olup diğer medya kuruluşlarına haber geçen NOS. Toplumu etkileyen, gündem belirleyen ve dönüştüren böyle bir güç bu: Medya.
Bu iki haberde doğum yeri aynı, ten rengi aynı, pasaportları aynı olan insanlar, insan kaçakçılığı yaparak suç işlerken Antilyan, yani öteki oluyorlar ama sporda başarılı olunca Hollandalı oluyorlar. Size de tanıdık geldi mi?