Almanya’da son yıllarda güç kazanan sağcı popülizmi mercek altına alan, Friedrich Ebert Vakfı işbirliğinde, Prof. Dr. Andreas Zick ve Prof. Dr. Beate Küpper’in hazırladığı “Öfke, dışlama, aşağılama: Almanya’da sağcı popülizm” adlı akademik çalışma, Berlin’de tanıtıldı.
Prof. Dr. Zick, burada yaptığı konuşmada, aşırı sağın artık sağcı popülizmin parçası haline geldiğini, nefret suçları ile İslamofobi’nin ciddi boyutlara ulaştığını ifade etti.
Prof. Dr. Küpper de şiddetin artık sağcı popülist hareketlerde de sıklıkla gözlemlendiği ve meşru görülme oranının arttığı uyarısında bulundu.
Sağcı popülizmin araç olarak kullandığı korku ve ön yargıların analiz edildiği araştırmada, 2014 yılında 2 bin kişiye sorular yöneltildi. Anket sonuçlarını inceleyen uzmanlar, Alman halkının yüzde 20’sinin açıkça sağ popülist görüşü benimsediklerini, yüzde 42’sinin de sağ popülizme eğilimli olduğunu ortaya çıkardı.
Ankete katılanların yüzde 16’sı, bir mülteci yurduna yakın bir konutta yaşamak istemediğini, yüzde 77’si de demokrasiye güvenmediğini, demokratik partilerin sorunları çözmediğini ifade etti.
“İslamofobi’ye karşı adımlar yetersiz”
Almanya’da İslamofobi’nin ciddi boyutlara ulaştığını, çok olumsuz ön yargıların toplumda yaygın şekilde içselleştirildiğini, İslam’ın hep tehdit ile özdeşleştirildiğini söyleyen Prof. Dr. Zick, İslamofobi’ye karşı adımların yetersiz olduğunu belirtti.
“Şiddeti artık sağ popülizmde gözlemliyoruz”
Araştırmaya katkı veren Prof. Dr. Beate Küpper de sağ popülist partiler ve hareketlerin radikalleşmekte olduğu uyarısında bulundu.
Küpper, belirli gruplara yönelik ayrımcı eğilimlerin olduğu, öfkenin ve şiddetin makul ve anlaşılabilir görüldüğü ortamlarda şiddet eylemlerinin de meşruiyet kazandığını kaydetti.
“Müslümanları tanımıyorlar bile”
PEGIDA hareketinin özellikle Müslüman nüfusun yok denilecek kadar az olduğu Saksonya’da güç kazandığını anımsatan Beate Küpper, “Müslümanları tanımıyorlar bile, sadece televizyonlardan DEAŞ ile özdeşleştirebiliyorlar, etrafında komşusunun söyledikleriyle fikir oluşturup sokağa çıkıyorlar. İşte tehlike de tam olarak bu. Çünkü gruplar kendilerini radikalleştiriyor” değerlendirmesinde bulundu.