Bugünkü yazıma, Hollanda’daki, Türkiye’deki ve dünyadaki güncel konulardan kısaca bahsederek başlayacağım.
Başlığa gelince, insanoğlunun birbirine siyasi, dini, ırk, rengi veya ekonomik sebeplerden, ya da herhangi bir sebepten dolayı bu dünyayı rakiplerine, karşı olduklarına, farklı olanlara ve farklı düşünenlere ‘cehennem’ yaşattıkları için bu başlıkla yazıma başlıyorum.
Hollanda:
22 Kasım 2023’teki Hollanda’daki yerel seçimlerin bitiminden bugüne kadar dört partinin (PVV, VVD, NSC ve BBB) Hollanda’da hükümet kurma serüveni düşe kalka son istasyonuna yaklaştı. Partilere göre bakanlıkların dağılımı ve kimin hangi bakanlık sandalyesine oturacağı belirleme aşaması sona yaklaştı. Sağcı ve aşırı sağcı partilerden oluşan bu koalisyon, eski PvdA’lı ve istihbarat (AIVD) eski başkanı Dick Schoof’u başbakan adayı olarak kamuoyuna sundu. Şahsi düşüncem, Bay Schoof ne kadar eski PvdA’lı olsa da, Ronald Plasterk gibi, her ikisi de sağa kaymış kişilerdir. Umarım kurulan bu hükümet demokrasiye ve anayasaya aykırı davranmaz. Halkın beklentisi, Rutte hükümetlerinin olumsuz etkilerinden uzaklaşıp refah içinde, sorunsuz bir yaşam sürmektir. Bunu sağlayacak partilerin sağ ya da sol olması önemli değildir; demokrasi ve anayasaya bağlı olduktan sonra yeterlidir. Ancak, Avrupa Parlamento seçimlerinde maalesef aşırı sağcı partilere temsil yetkisi verildi. Bu durum, Avrupa’daki sağcı ve bazen aşırı sağcı soğuk (trend) rüzgarın bu seçimde de kendini belirgin şekilde gösterdiğini ortaya koyuyor. Tabii ki, mevcut gidişattan hoşnut olmayan benim gibi seçmenler de GroenLinks/PvdA’ya hatırı sayılır destek verdiler. Önümüzdeki donemde bu konuyu detaylı kaleme alacağım.
Türkiye
Üç bin kilometre uzakta olsak bile, zihnimizin bir yanı anavatanımızda; akrabalarımız, yakınlarımız, tanıdıklarımız, eşimiz, dostumuz var. Genel ve yerel seçimlerden sonra bile, siyaset, ekonomi, demokrasi ve adalet istenilen seviyeye ulaşamıyor. Kutuplaşma ve ötekileştirme devam ediyor. İktidar ve muhalefet normalleşme sürecinden bahsetse de, yapılanlar ve söylemler bunu desteklemiyor. Çoğu gazeteci bu süreci yeni anayasa yapma çabaları olarak değerlendiriyor. Mevcut anayasa herkes tarafından farklı yorumlanıyor; bazıları kararları beğenmeyip uymuyor, bazıları ise anayasanın değiştirilmesini istiyor. Bu durum, halkın adalet duygusunu zayıflatıyor.
Geçim sıkıntısı çeken halkın gündemi ise mutfak masrafları. TÜİK verilerine göre, Mayıs 2024 itibariyle yıllık enflasyon %62,51, ancak ENAGRUP bu oranın %120,66 olduğunu belirtiyor. TÜRK-İŞ’e göre nüfusun %37,6’sı yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bu, nüfusun %98’inin açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşadığını gösteriyor. nüfusun %60,4’ü, yani 51 milyon 600 bin kişinin açlık sınırının altında yaşadığı bir ülkede siyasilerin şahsi ikbal gündemleri onların hayat mücadelesi önceliklerinde en son sıradadır. Bu veriler ortadayken, üç bin kilometre uzakta olsak bile ister istemez üzülüyoruz. Allah bu mukaddes halkı güzel, sorunsuz ve aydınlık günlere kavuştursun.
Başlık konumuz olan Dünya’daki Cehennem
Cehennem, dört kutsal kitapta (Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’an-ı Kerim) farklı terimlerle ve kavramlarla ifade edilse de, hepsinde detaylı bir şekilde izah ediliyor.
Tevrat (Tanakh) de ve diğer kutsal kitaplarda cehennem, ölüm sonrası cezalandırma ve aşağılanma yerini temsil eder. Örneğin, Daniel 12:2’de ve Yeşaya 66:24’te cehenneme işaret eden ifadeler bulunmaktadır.
Zebur (Mezmurlar) da cehennemle ilgili bazı pasajlar içerir. Mezmurlar 9:17 ve Mezmurlar 55:15, cehenneme gitmenin sonuçlarını vurgular.
İncil (Yeni Ahit) de cehennem, özellikle Matta ve Markos kitaplarında sıkça bahsedilir. Matta 5:22 ve Markos 9:43-48 gibi pasajlar, cehennemdeki acıları ve cezaları anlatır
Biz Müslümanların kutsal kitabı Kur’an-ı Kerim’de ise cehennem, çeşitli ayetlerle detaylandırılmıştır. Nisa Suresi 56. Ayet: “Şüphesiz, ayetlerimizi inkar edenleri bir ateşe sokacağız. Derileri piştikçe, azabı tatmaları için onların derilerini başka derilerle değiştireceğiz. Şüphesiz Allah, Azîz’dir, Hakîm’dir.” Hicr Suresi 43-44. Ayetler: “Ve şüphesiz cehennem, onların hepsinin buluşacağı yerdir. Onun yedi kapısı vardır. Her kapıya, onlardan bir grup ayrılmıştır.”
Bu dört kutsal kitapta (Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’an-ı Kerim) cehennem kavramı, çeşitli ayetler ve bölümlerle detaylandırılmıştır ve her biri farklı açılardan cehennem azabını ve cezasını ifade eder.
Peki, şimdi bu konuyu benim gibi dini konularda yeterli bilgisi olmayan biri olarak neden kaleme aldığımı soracaksınız. 7 Ekim 2023’ten beri, aslında İsrail Devleti kurulduğundan beri de diyebiliriz, Filistin halkı bu dünyada cehennemi yaşıyor.
Bu çağda bunları yaşamamız mümkün olmaz diye düşünüyorduk. Daha dün gibi, Saraybosna’da sırf Müslüman oldukları için on binden fazla Boşnak din kardeşimize soykırım yaptılar. Bitti diyorduk, ama artık cehennemi yaşatmak için fırsat bekleyen caniler, Hamas’ın 7 Ekim saldırısını sebep göstererek dünya tarihinde Holokost dışında en büyük soykırımı yapmakta. Tuhaf olan, bu soykırımı yapanların Holokost’a maruz kalan halkın torunları olması. Her gün Gazze’de masum insanlar katlediliyor, çocuk, kadın, yaşlı demeden öldürülüyorlar. Tabiri caizse bu dünyada cehennemi yaşatıyorlar. Okullara, hastanelere, çadır kamplarına sığınan masumları katlediyorlar. Esir alınan on binlerce Filistinliye çeşitli zulümler ve kötülükler yapılıyor.
Geçenlerde Uygur Türkü bir mülteciyle görüştüm. Bana, “Vatanıma gidemiyorum, gitsem sonumun ne olacağını bilmediğimden gidemiyorum” demişti. “Hatta Müslüman ülkelerine bile gidemiyorum çünkü çoğu Çin’le iyi ilişkilerde olduklarından istedikleri her Uygur’u geri gönderiyorlar. Ben artık umudumu Müslüman ülkelerden kestim, umut gayrimüslim insanlardan ve ülkelerden” diyordu. Filistin meselesinde de maalesef durum böyle ve masumlar bu yalan dünyada cehennemi yaşıyor.
Dolayısıyla bu dünyada insan insana hem cenneti hem de cehennemi yaşatıyor.
Bu köşeden bu ve buna benzer zulumler, haksızlıkları dini, dili, ırkı memleketi ne olursa olsun hep hatırlatacağım: Cehennem ateşleri bu dünyadan sönene kadar elimizden geleni yapalım.
Saygıyla, esenlikle ve hep barış içinde kalın.
