Kısa bir aradan sonra, dünyadaki karanlıkların verdiği huzursuzluk ve aydınlık günlerin gelmesini dileyen biri olarak, laptopumun tuşlarına dokunmaya başladım.
Bu günkü yazıma başlamadan önce dijital platform da Gür Medya kurucu ve sahibi olan değerli dostum Hikmet Gür’ün Türkiye’de kalp krizi sonucu vefat ettiğinin duydum ve çok üzüldüm. Hikmet kardeşime Allahtan rahmet diler ve değerli ailesin ve sevenlerine sabırlar dilerim.
Öncelikle çok sevdiğim kelimelerden biri olan “Günaydını” izahla başlamak isterim.
“Günaydın” aslında her konuda, her karanlığın, her çıkmazın, her negatif durumun aydınlanmasını dilediğimiz kelimedir.
Günün hangi bölümünde olursanız olun hepinize, Günaydın!
Her ne olursa olsun, her ne durumda olursanız olun, gününüz hep ve her yerde aydın olsun.
Yirminci yüzyıl, dünyamız ve insanlık için oldukça karanlık yıllara sahne olmuştur. Bu karanlık yılların başında Birinci Dünya Savaşı ve devamında İkinci Dünya Savaşı gelir. Tabii ki ekonomik krizler, kıtlıklar ve hastalıkları da sayabiliriz.
Birinci Dünya Savaşı’nın genel nedenlerinden en önemlilerinden biri, Fransız Devrimi’nin yaydığı milliyetçilik ve sömürgeci ülkelerin sömürme düşüncesinin artmasıdır. Savaş için gerekçe arayan ülkelere, Avusturya-Macaristan tahtının veliahttı Arşidük Franz Ferdinand’ın 28 Haziran 1914’te Gavrilo Princip adında bir Sırp milliyetçisi (ırkçı da diyebiliriz) tarafından Saraybosna’da suikast sonucu öldürülmesi savaşı tetikleyerek başlatmıştır. Uzun süre kendini toparlayamayan veya toparlamaya çalışan insanlık, 1933 Mart’ında Almanya’da tek söz sahibi olarak iktidara gelen aşırı milliyetçi (ırkçı) Adolf Hitler sayesinde insanlık soykırımı (Holokost’la) tanımıştır.
Hitler, insanlık dışı, hukuki ve evrensel kuralları hiçe sayarak, bugünün canisi Netanyahu ve hükümetindeki diğer canilere ilham kaynağı olmuştur. Dolayısıyla, İkinci Dünya Savaşı gibi olaylar, Hitler gibi liderler sayesinde insanlığın en karanlık günlerindendir ve bu karanlık günlerde dünyada yaklaşık 85 milyon insanın ölümüne sebep olmuşlardır.
Dikkat etmezsek, Netanyahu ve buna benzer siyasi canilerin yönetimlere gelerek dünyaya yine karanlık günler yaşatabilir. Bu çağda eskisi gibi olmaz deriz amma daha dun Saraybosna’da bu hastalıklı düşünce Boşnak Müslümanlara soykırım yapmıştır.
Avrupa genelinde ve bilhassa İtalya, İsveç, Finlandiya, Macaristan, Avusturya, Almanya, Fransa ve maalesef ülkemiz Hollanda’da aşırı sağcı ve ırkçı siyasetçilerin sayısının arttığını ay geçirebilecek duruma geldiler
Hollanda’daki sağcı partilerin hükümet kurma çabaları son aşamaya geldi. Bugün aşırı sağcı PVV lideri Geert Wilders, Dick Schoof’u başbakan adayı olarak duyurdu. Eski İşçi Partili ve deneyimli bürokrat olan 67 yaşındaki Schoof, şu anda Adalet ve Güvenlik Bakanlığı’nın en üst düzey yetkilisidir. Daha önce AIVD istihbarat servisinin başkanı, Terörle Mücadele ve Güvenlik Ulusal Koordinatörü (NCTV) ve Göçmenlik ve Vatandaşlığa Kabul Servisi’nin (IND) direktörü olarak görev yapmıştır.
Demokrasi ve Düşünce Forumu partisi ve Denk partisi Schoofun adaylığını eleştirdiler. Adalet Bakanlığı’nın üst düzey yetkilisinin seçilmesine oldukça şaşırdıklarını Forum lideri Baudet, “Hollanda Geert Wilders’e oy verdi ve elimizde yıllardır insanları gözetleyen eski bir PvdA yetkilisi kaldı” diyor. Baudet, Schoof liderliğindeki NCTV’nin vatandaşları sosyal medyada takip etmek için sahte hesaplar kullandığının ortaya çıkmasıyla yaşanan kargaşaya dikkat çekerek adaylığına hoşnut olmadığın söyledi.
Denk parti lideri Van Baarle, Schoof’un adaylığından “memnun olmadığını” ve bu adaylığa şiddetle karşı çıktığını belirtiyor. Van Baarle, Schoof’un görevde olduğu dönemde güvenlik teşkilatının camilere ve diğer İslami kuruluşlara göz kulak olmasına (gizli dinlenmesine) yardımcı olduğunu vurguluyor. Van Baarle, bu nedenle Schoof’un geçmişi hakkında şüpheleri olduğunu ifade ediyor. NCTV’nin Müslümanları bir müttefik olarak değil, potansiyel bir tehlike olarak gördüğünü söylüyor. Ona göre, bu durum azınlık haklarının ihlal edildiği anlamına geliyor.
“Böyle bir kişiyi öne sürerek Hollandalı Müslümanların kaygılarını ciddiye almadığınızın sinyalini vermiş oluyorsunuz.” Denk, Schoof’un örgütleri yasadışı bir şekilde izlemeye karışıp karışmadığının açıklığa kavuşturulmasını istiyor. Önümüzdeki günlerde yeni kurulacak olan hükûmetin şapkasından hangi karanlık gündem öneri ortaya çıkacak göreceğiz.
Dünyanın en karanlık ve 7 Ekim 2023’ten beri cehennemin yaşandığı yer Filistin.
Bu konuyu tekrar tekrar yazma sebebim ne Müslüman olduğum için ne de Filistinlilerle tarihsel bağlarımız olduğu için. Tek sebebim insan olduğum için ve elimden gelen tek şey bu olduğu için yazıyorum.
Ben bu soykırımın çözümünden, sayıları 2 milyara varmış din kardeşlerimden ve 57 Müslüman ülkeyi temsil eden İslam İş birliği Teşkilatı’ndan umudumu kestim. Çünkü onlar hem sağır hem kör hem de dilsizler. Lahey’de soykırım davasını açan Güney Afrika, ticari ambargo koyan ilk ülke Bolivya, diplomatik ilişkileri kesen Şili, Kolombiya, Bolivya, Honduras ve Güney Afrika olmuştur. Siyasi endişeler sebebiyle Türkiye, Bahreyn ve Ürdün de İsrail ile ilişkileri minimalize etme kararı alarak devamında ticari ambargoya katıldılar.
Ben bu soykırımın çözümünden, sayıları 2 milyara aşmış din kardeşlerimden ve 57 Müslüman ülkeyi temsil eden İslam İş birliği Teşkilatı’ndan umudumu kestim. Çünkü onlar hem sağır hem kör hem de dilsizler. Lahey’de soykırım davasını açan Güney Afrika, ticari ambargo koyan ilk ülke Bolivya, diplomatik ilişkileri kesen Şili, Kolombiya, Bolivya, Honduras ve Güney Afrika. Siyasi endişeler sebebiyle Türkiye, Bahreyn ve Ürdün de İsrail ile ilişkileri minimalize etme kararı alarak ambargoya katılmışlardır.
Ayrıca İspanya, İrlanda ve Norveç, salı günü açıklandığı gibi Filistin devletini resmen tanıdı. Bu ülkeler, sınırların 1967 öncesi döneme geri dönmesini ve Kudüs’ün hem İsrail’in hem de Filistin devletinin başkenti olmasını istiyor. Filistin için karanlık günlerin bu zulmün mükâfatı belki bu derken Refahadn acı haberler gelmeye başladı.
Cani yine yapacağını yaptı. Pazar günü öğleden sonra, Refah yakınındaki bir mülteci kampı, İsrail’in hava saldırısı sonucu yeniden patlamalarla sarsıldı. Ancak İsrail ordusu bu iddiayı reddetse de cani, televizyonlarda bu saldırı için trajik bir hata yaptıklarını tanımlayarak saldırıyı kabul etti. Refah’ın batı kesimindeki bir çadır kampına düzenlenen saldırıda büyük bir yangın çıktı ve sağlık yetkililerine göre aralarında çocukların da bulunduğu en az 45 masum Filistinli katledildi. Buna göre Israil ordusunun 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 36 bin 50’ye, yaralı sayısının 81 bin 26’ya yükseldiği kaydedildi.
Bu soykırımın durması karanlıktan kurtulmak için elimizden geleni yapmak, insanlık için önemli bir sorumluluktur. Bu konuda her birimizin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirelim. Bilinçli, duyarlı olarak, sesimizi duyurmak ve barışçıl çözümler için daha cesaretli ve yüksek sesle aydınlık istemeliyiz. Bu sayede bu acımasız döngünün sona erdire biliriz. Her birimiz, küçük de olsa elimizden geleni yaparak, dünyayı daha adil, barış dolu ve aydın bir yer haline getirebiliriz.
Sağlıkla, esenlik ve gününüz hep aydın GUNAYDIN olsun.