HBR: Avrupa Komisyonu, Yanıltıcı Bilgi Kampanyaları ve Yasadışı Reklamlarla Halkı Aldatıyor


Avrupa Komisyonu’nun suçluları takip etme çabasıyla, son zamanlarda tartışmalı bir öneride bulunarak AB vatandaşlarının gizlilik haklarına ciddi şekilde müdahale edildi. Öneriye katılmak istemeyen ülkeler ise şu an tartışmalı bir kampanya ile tehdit ediliyor.

Avrupa Komisyonu, WhatsApp, iMessage, Instagram, TikTok ve X gibi dijital iletişim uygulamalarını, tüm AB vatandaşlarının dijital iletişimini, canlı konuşmalarını, fotoğraflarını ve videolarını otomatik olarak suç unsurları açısından tarayabilen kitle gözetim araçlarına dönüştürmek istiyor.

Bu “‘CSAM düzenlemesi” olarak adlandırılan öneri, yüzlerce bilim insanı, gizlilik denetçisi ve hatta Avrupa Birliği Konseyi’nin iç hukukçuları tarafından da eleştirildi. Bu eleştirilere neden olan başlıca sebepler, gizlilik haklarının ağır bir şekilde ihlal edilmesi ve öneriyi uygulamak için kullanılması gereken teknolojinin kusurlu olmasıdır.

Yapay zeka, suç faaliyetlerini doğru bir şekilde tespit edemezken, milyonlarca masum vatandaşı yanlışlıkla şüpheli olarak işaretleyebilecektir. Bu arada suçlular, bu sistemi kolaylıkla atlatabilirler, uygulamaları telefonlarından kaldırabilir veya karanlık bir ağa girebilirler. İçişleri Komiseri Ylva Johansson’ın önerisi etkisiz olmasına rağmen, bu herkes için dijital özel konuşmaların sonu anlamına gelmektedir.

Bu, mahremiyet ve iletişim özgürlüğü ile masumiyet karinesiyle bağdaşmaz. 14 Eylül Perşembe günü, Avrupa Birliği Konseyi’nde önerisi için yeterli destek olmadığı ortaya çıktı ve oylama 19 Ekim Perşembe’ye ertelendi.

Endişe verici olan nokta ise 15 Eylül’de Avrupa Komiseri’nin, kampanyanın, Hollanda, İsveç, Belçika, Finlandiya, Slovenya, Portekiz ve Çek Cumhuriyeti gibi ülkeleri hedefleyen bir reklam kampanyası başlatmasıdır. Bu ülkelerin, 14 Eylül toplantısı tutanaklarına göre, mevcut teklife destek vermek istemedikleri ortaya çıkmıştı.

Bu kampanya, daha 4 milyondan fazla kez görüntülenmiş olup, genç kızların korkutucu görüntüleriyle karanlık ve tehditkar görünen erkekleri, kasvetli bir müzikle kullanarak, muhalefetin çocukları istismardan koruma konusunda isteksiz olduğunu ima eden duygusal bir şantaj yöntemi kullanmaktadır.

Komisyonun iddiası olan, mevcut önerinin Avrupalıların çoğunluğu tarafından desteklendiği anketi benimseyen Procom tarzı araştırmaların aksine, YouGov ve Novus gibi araştırma şirketleri tarafından yapılan çalışmalar, Avrupa halkı arasında öneriye neredeyse hiç destek olmadığını göstermektedir.

Avrupa kamuoyunu etkilemek için Avrupa Komisyonu daha da ileri gitmiştir. X’in iki kez yılda yayınlanan şeffaflık raporuna göre, Komisyon, reklamların gizliliklerini önemseyen (Julian Assange ile ilgili ilgiye sahip olan) ve Avrupa karşıtı (nexit, brexit, spanexit veya Viktor Orbán, Nigel Farage veya Alman AfD siyasi partisine ilgi duyan) kişilerin önüne çıkmaması için “mikro hedefleme” kullanmıştır. Belirsiz nedenlerle Hristiyanlıkla ilgilenen kişiler (“Hristiyan” ile ilgili ilgiye sahip olanlar) de dışlanmıştır.

Eleştirel siyasi ve dini grupları dışladıktan sonra, X algoritması, reklam mesajına ilgi duyan kişileri bulmak için kalan nüfusta ayarlanmıştır ve sonuç olarak eleştirisiz bir yankı odası oluşturulmuştur. Bu, siyasi ve inanç özgürlüğüne dayalı mikro hedeflemenin X’in reklam politikalarına, Komisyonun kendisinin gözetiminden sorumlu olduğu Dijital Hizmetler Yasası’na ve Genel Veri Koruma Tüzüğü’ne aykırıdır.

Bir yasa tasarısına yeterli destek olmadığında, tek doğru demokratik tepki, onu geri çekmek veya Almanya’nın önerdiği gibi, öneriyi yeterli destek görebilecek şekilde değiştirmektir. Bu durumda, anayasaya aykırı ve Orwellian bir “uzak görüşe” değil. Bunun yerine, Komisyon, vatandaşların görüşlerini manipülatif reklamlar, yanıltıcı istatistikler ve inanç ve yaşam felsefesine dayalı mikro hedeflemeler gibi taktiklerle sorgulamasına çalıştı ve bu eylemler Amerikan seçimlerinde ve Brexit sırasında görülen desinformasyon kampanyalarını hatırlatmaktadır.

Avrupa değerlerini geçiştirerek tartışmalı bir yasama parçasını dayatmaya çalışarak, Komisyon sadece temsil ettiği vatandaşlara kötülük yapmamaktadır, aynı zamanda AB’nin demokratik temellerini tehlikeye atmaktadır. Bu nedenle, Avrupa Komisyonu reklam kampanyalarını çevrimdışı tutmalı ve gelecekte sosyal medyada hedefe yönelik bu tür desinformasyon kampanyalarına yönelik çabalardan kaçınmalıdır.

Haber:Sedat TAPAN




Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

error: Content is protected !!
Haber her gün e-postanıza gelsin

Haber her gün e-postanıza gelsin

Yeni haberleri e-postanıza ulaştırmamız için mail adresinizi girmeniz yeterli.

You have Successfully Subscribed!