Karma karışık, tozlu dumanlı, sisli kara bulutlu bir dönemden geçiyoruz. Afetler yaşadık depremlerde on binleri aşan canlarımız gitti. Kenetlendik ve sonra dağıldık. Araya Hollanda eyalet ve su idaresi seçimi girdik (hoş burada yazmamın aslında pek bir anlamı yok) bu secim diasporadaki biz Türklerin çoğunun umurunda olmadı. Diasporadaki Türk kökenli seçmen hiç tınlamadı vallahi kılı bile titremedi. On adımlık sandığa gidip oyunu bile vermedi. Tabii ki ilgisi olanlara çalışıp çabalayanlara oyunu tercih ettiği partiye vererek vatandaşlık görevini yapanlara haksızlık etmemek için yazdım. Demokrasi dediğin şey kime, nasıl ve ne kadar (soğuk ya da sıcak) hava üflerse harmanda o kadar etkisi olur. Toplumu bazen birleştirir bazen de dağıtır. Son seçimlerde ve sonrası birleşmediğimiz kesin.
Dağıldığımız yerden devam edeyim, vatanımız Türkiye’de Cumhurbaşkanı ve Büyük Millet Meclisi Milletvekili seçimine girdi. Secime kadar ve sonrası milletin arasına fitne girdi, fesat girdi, siyasetin kirli dili girdi, yalan girdi, yanlış girdi, çıkar ilişkileri girdi. Hiçbir araya gelmez dediklerimiz bir araya geldi, aramıza dün dediğini bir gün sonra inkar edenler girdi. Ve seçim bitti kayıp eden taraf yapmadıklarından, kazanan yaptıklarından ötürü ya da tam tersinden dolayı bu sonucu aldılar. Neyse ki kazasız belasız bu seçim bitti, tabiri caizse toplum hallaç pamuğu gibi ikiye üçe belki de beşe dağıldık.
Bugünkü yazımda niçin bu kadar parçalı bulutlu olduk ve sebepleriyle gerçeklerimizi kendimce yüzleşmek istedim.
İnsanimizim diğer toplumlarla kıyasladığımızda davranışlarında, dünyaya bakışları mantıksal olarak izahtan uzak ve tam hangi istikamete gittiği belli olmayan yani anlaşılmayan bir farklılıklar gözetmekte. Örneğin bizler gülerken, ağlarken çalışırken, spor yaparken tercihlerimiz yaparken, fikirlerimizi ifade ederken, tuttuğumuz futbol Takımı’nı, ya da tuttuğumuz siyasi parti/liderine bağlılığımızı abartarak davranıyoruz. Ya çok seviyoruz ya da çok nefret ediyoruz, arası yok bu davranışın duygunun.
Seçim esnasında sanki savaşa gider gibi kutuplara bölündük taarruza geçtik ve karşı tarafın hiç bir hakkı, hiç bir hukuku yok bildik. Belki de Türkiye’de yaşama hakkı olmadığını bile düşündü. Sosyal medyadaki paylaşımlara yorumlara baktığımda halen böyle düşünenlerin çok olduğunu düşünüyorum. Her iki taraf için karşı taraf kötüydü. Secim bitti hala hızını alamayan akıl dengesi şüpheli insanimiz hem sosyal medya çöplüğünde hem de buldukları platformlarda aynı nefreti, kini, düşmanımsı davranışları ilk günkü şiddetiyle hızıyla devam ediyor. Ne diyelim taraf ayırtmadan Allah akıllar versin, Allah ıslah etsin tamamını.
Evet dünya bu haliyle oldukça zor, oldukça kötü ruhlu insanların olduğu bir yer. Çok şükür 7,888 milyar insanın içinde bu ve buna benzer kötülerin sayısı oldukça düşük, yani sizin anlayacağınız kötüler azınlıktalar. Yaşasın iyi insanlar, yaşasın insanlık. Aslında insanlar birbirine iyi gelmeli hayat kısa ve yarına çıkacağımızın garantisi yok onun için kesin birbirimize iyi olmalıyız.
Geçenlerde iyi olanlardan bir tanesi bizim insanımızdan, bizim kızımızdan, bizim sanatçımızdan güzel bir söz geldi, sizlerle paylaşmak isterim “Ortak sevinçte buluşalım, bir birbirimize düşman yaratmayalım”. Kendisine binlerce kez teşekkürler ederim, bu söz umut verici, edep, ahlak ve birlik kokan, insanlık adına, kardeşlik adına buram buram umut kokan bu söz için. Bana bu söz ilaç gibi geldi.
Toplum önünde olan her kim olursa olsun; ağa olsun, pasa olsun, vezir olsun, kral olsun bu tür buna benzer yapıcı birleştirici olmalı konusun. Tereddütsüz böyle konuşmalı ve davranmalı. Aksi taktirde kırılanları, küsenleri, bozulan dengeleri, duygular tamir etmek oldukça zor olur.
Bilmeyenler için sanatçımızın Cannes Filim Festival’inde Bilge Ceylan’ın yeni filmi Kuru Otlar Üstüne’de rol alan ve Nuray karakterine hayat veren Merve Dizdar en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı. Tebrikler değerli sanatçımız, sana binlerce kez teşekkürler ederim, bu güzel ortak sevinci bizlere tattırdığın için.
Sanatçının, yöneticinin, siyasetçinin, liderin toplum önünde kim geliyorsa topluma verdiği mesaj, davranış, hal ve hareketleri akli selim, edep ve ahlak çerçevesinde toplumu birleştiren geliştiren birbirini sevdiren söylemler içermelidir.
Bunun adına da gelişmiş toplumların bireyleri denir. Tabii ki bizim toplumumuzun geneline gelişmiş toplum demek iddialı biz söz olur, ama her gün sayısalda gelişen ve diğer alanlarda gelişmeye istekli meyilli dinamik bir toplum diye biliriz.
Gelişmiş toplumlar sosyolojik olarak değişmeye kendini her dönem geliştirmeye müsait demokrat ve evrensel kuralları kendine hayat felsefesi yapmış (sosyal, siyasi, kültürel ekonomik alanlarda ileri seviyede kendini geliştirmiş toplumuna faydalı olan gelişmiş bireyledir.
Her sabah yürüyüş yaptığım evimin sınırındaki köy yolu üstünde süt çiftliği sahibi üçüncü kuşak çiftçilik sahibi Johannes (ben kendine hep John olarak hitap ediyorum). Her sabah yada aksam yürürken bir beş on dakika konuşuruz. Çok bilgili ve bana göre matrak biri.
Birazda benim gibi hem demokrat hem de milliyetçi duyguları damarları kabarık bir arkadaş. Kendisi sapsarı bembeyaza saçları olan yüzü al yanaklı ve boyu iki metre yakın boylu poslu tipik bir Hollandalı. Önceleri kendisiyle sadece selamlaşırdık, bir gün kapısının önündeki kitap vitrininden kitaplara bakarken köpeği (Laky’nin) bana saldırısı hem bizi birbirimize yaklaştırdı hem de köpeği artık bana sahibinden daha çok samimiyet göstermesine. Ben de bu ilgiden çok memnunu. Yılışık tatlı bir şey.
Çiftlik 1820 de büyük dedesi tarafından kurulmuş önceleri küçük baş hayvanları varmış sonraları hem et üretimi için hem de süt üretimi için inekleri olmuş. Hükûmetin onun deyimiyle (kotu tarım politikaları) amonyak kısıntıları AB ve Hollanda Devletin sübvansiyonların ve teşviklerini azaltılması sonucu et üretimi hayvanlarını satmışlar. Bu sebepten arazisinin bir bölümünde satmak zorunda kalmış. Çiftliğinde karisi ve üç çocuğuyla yaşıyor iki oğlu bir de dünyalar tatlısı kızı Loes(je). Çiftlikte 120 (Zwartbont) siyah kürklü cinsinden Hollanda ineği var, uc binek at 4 Midilli ati (pony paard) , iki kopegi biri Herder cinsi diğeri bana saldıran arkadaş Boerenfox cinsinden Laky.
Arkadaşım John Wageningen Üniversitesi’nde Uluslararası Toprak ve Su Yönetimi (International Land and Water Management) okumuş. Ara sıra takılırım çiftçi 7/24 çalışır sen birde okula gitmişin bu kadar saati nerden buluyorsun yoksa kaytarıyor ‘musun diye. Arkadaşım ben okumazsam ne ineklerime, nede tarlama iyi baka bilirdim. Sende bu lezzetli sütü alamazdın derdi.
Galiba gelişmişlik böyle bir şeydir, elin adamın (yok vazgeçtim şöyle diyeceğim Hollandalı hemşerim) çiftçisi yüksek lisans yapıyor. Çiftçiliği bilimle ve ilimle dolayısıyla işe yarayan içi dolu dolu eğitimle en iyi en verimli tarım yaparak ülkesine, ülkenin ekonomisine katkı sağlıyor. Biliyor musunuz Hollanda’da 2.236.317 hektar tarım alanını olalar kullanılmakta. Anlayacağınız bizim Konya ilimizin yüzölçümü kadar, amma tarım urunu ihracatında dünya ikincisi..
Tarım ihracatında Amerika’dan (2021 de 196,0 milyar dolar ihracat etmiştir) Hollanda (2021 de 125,2 milyar dolar ihracatla) dünyada ikicin sıradadır. Hollanda’nın tarım ihracat ürünleri de şöyledir (çiçekçilik ürünleri (12,0 milyar avro), et (9,1 milyar avro), süt ürünleri ve yumurta (8,7 milyar avro), sebze (7,2 milyar avro) ve meyve (7,0 milyar avro)..
Yozgat Boğazlıyan Alaşağı Hasinli köyü ve civar köylülerde ben beni bildim bileli ayni ürünler (Buğday, Arpa, Çavdar, Ay çekirdeği gibi son yıllarda şeker pancarı) üretmektelerdi. Bunu da yazmak lazım pancar üretiminde bilinçsiz sulama (derin kuyuların suyu kurudu) sebebiyle o tarlalar çorak ve tarım yapılamaz hale geldi.
Benim çocukluğum da küçük ve büyük bas hayvanlarımız sürülerimiz bile vardı. Maalesef uzun yılardır sürdürülen yanlış tarım politikaları, üretilen ürünün maliyetini kurtarmaması köylüyü bu işlerin yapılmamasın itti. Çoğu şehirlere taşındı. Tabii ki sadece devletin yanlış politikaları değil, köylerdeki göç, yaşlanan nüfus, tarım arazilerinin parçalı ve dağınık yapısı köylünün üretim yapmamaya yöneldi. Köylünün emeğinin karşılığını alamaması Türkiye’de tarımı bitme noktasına getirdi. Bir zamanlar kendine yete ülkeyken tahıl ambarı olan ülkemiz şimdi samana kadar ithal etmek zorunda kaldık. Çiftçimiz ne kendini nede ürettiği ürünleri geliştirdi. Halkımız maalesef üretim topluluğundan tüketim topluluğuna geçiş yapması köylerde ne sut, yumurta ekmek peynir gibi temel gıdaları bile üretmeyip bu ihtiyaçlarını şehirlerden temin etmeye başladı. Gelişmeden gelişmiş dünyanın şartları ayak uydurmaya çalışan insanimizi daha geriledi ve daha fakirleştirdi.
Sadede gelirsek eğitim her başarı anahtarıdır. Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitimle ilgili hepimizin de ödevi değerli şu sözleri aklıma geldi Öğretmenler! Yeni nesli, cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle orantılı bulunacaktır. Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister! Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir… Sizin başarınız, Cumhuriyetin başarısı olacaktır ve Geleceğin güvencesi sağlam temellere dayalı bir eğitime, eğitim ise öğretmene dayalıdır.
Dolayısıyla gelişmiş toplumların seviyesine gelmek istiyorsan; adam kayırmadan, hak edeni, liyakat sahibini doğru insani doğru yere yerleştireceksin. O zaman başarı kaçınılmaz olur.
Eğer sende bu başarıya gelişmişliğe gelmek istiyorsan (John kusura bakmasın) elin oğlu gibi okuyacaksın okuduğunu uygulayacaksın ve paylaşacaksın iste o zaman gelişmiş bir toplum olursun. Hem kendine yeten hem de ürettiğini ya da üretmediğin ürünlerini dünyaya ihracat edersin. Gerisi teferruat geriş bos laftır.
Sağlıcakla esenlikle kalın
Hollanda’da yüksek eğitim verileri vermek isterim. Hollanda 13 büyük üniversite var Erasmus Universiteit Rotterdam, Maastricht University, Radboud Universiteit Nijmegen, Rijksuniversiteit Groningen, Technische Universiteit Delft, Technische Universiteit Eindhoven, Tilburg University, Universiteit Leiden, Universiteit Twente, Universiteit Utrecht, Universiteit van Amsterdam, Vrije Universiteit Amsterdam ve Wageningen University & Research. Ayrıca 33 HBO dediğimiz yüksel okulu bulunmaktadır.
Hollanda’daki üniversitelerin çoğu dünyanın en iyi 100 üniversitesi içindedir. 1. Sirada Harvard Universitesi 2. Stanford unuversitesi. 3. Sira Massachusetts Institute of Tecnology (MT), 4. Sira University of Cambridg, 5.sira University of California Berkeley ve bu listede Hollandanin unuversiteleri 54. Sirada Utrecht University benim de 4 ay kadar gidip biraktigim üniversite, 60. sırada University of Groningen, 67. sırada Erasmus University Rotterdam, 72. Leiden University, 78. sırada Radboud University, 84. sırada University of Amsterdam, 90. sırada Delf University of Technology, 98. sırada Vrije Universteit Amsterdam ve Wageningen University & Research, devaminda Maastricht University,TU/e Eindhoven University of Technology, University of Twente
Hollanda’da yedi milyona yakın lisan eğitimli almış insanimiz var, dört milyondan fazla yüksek lisan almış var ve 40 bini aşkın (dr./doç./profesörün) eğitmenler var.