Gittiği ülkeyi vatan yapan millet

Tarih bilinci ne kadar önemli. Sağlam bir gelecek ve her rüzgarla sallanmayan dayanıklı kimlik için, doğru bir geçmiş bilinci nasıl da anlamlı. Müslümanlar ve Türkler’in de bu ülkenin kurtuluşunda emekleri, kanları ve canları olduğunu bilmek size ne hissettirdi? Bana, ilk etapta, ‘bu topraklar da bize ait’ diye hissettirdi. Daha doğrusu, ‘biz bu topraklara da aidiz’. İnsan ve toprak ilişkisi üzerine çok şey yazılırdı.

İkinci dünya savaşında ülkeyi savunmak için Hollanda’ya gelip, Amersfoort yakınlarında defnedilen Türkî askerlerin varlığından haberiniz var mıydı? Benim yoktu. Ta ki geçtiğimiz ay “Sovjet Ereveld” (Sovyet Onur Alanı) mezarlığındaki anma törenine katılana kadar.

Her yıl Hollanda’da 4 Mayıs savaş kurbanlarını anma ve 5 Mayıs Kurtuluş gününü kutlama törenleri düzenleniyor. İkinci Dünya Savaşı’nda, Hollanda’nın ve Avrupa’nın Nazilerden kurtuluş hikayeleri anlatılıyor. Bu süreçte öğrenmiştim ki, Avrupa’nın savunmasında ve kurtuluşunda sadece Amerika ve Avrupa değil, müslümanlar da can vermişti.

Hem de hiç azımsanacak kadar değil. Buna göre 100.000 kadar müslüman, Avrupa’nın özgürlük ve kurtuluş mücadelesinde can vermişti. Bunların çoğunluğu Fas, Tunus, Cezayir gibi Avrupa’nın sömürge ülkelerinden gelen müslüman askerlerdi.

O zamanlar Sovyetler Birliği yönetimi altında bulunan Kazakistan, Azerbaycan, Özbekistan ve Türkistan gibi Türkî devletlerden gelen askerler Amersfoort civarında kampta esir alınmışlar. Günün birinde 77 askeri, sizi başka bir kampa taşıyoruz diyerek kamyonlara dolduran Naziler, 4 saat sonra sadece askerlerin ayakkabıları ile geri dönmüşler.

Şu anda Amersfoort yakınlarında 101 tanesi Türkî asker olmak üzere 865 Sovyetler Birliğinden gelen asker defnedilmiş durumda. Kimlikleri henüz belli değil. Kan bağı olan torunları nerde defnedildiklerini bilmese de, can bağı olan bizler artık biliyoruz. Ruhlarını ve ruhlarımızı bir Fatiha ile onurlandırmak bize de düşer bundan sonra.

Bu konu ile ilgilenen bir vakıf kurulmuş ve bu vakıf bütün Sovyet askerlerinin kimliklerini araştırıp ailelerini bulmaya çalışıyor. İsimsiz asker kalmasın, kimse unutulmasın diye. Askerlerin nesilleri, atalarının izini bulsun ve tutulmamış yasını tutsun diye.

Bu çalışmalarına titiz arşiv çalışmalarının yanında DNA araştırmaları da eklenmiş. Dilnaz, bu askerlerin bulunan ilk torunu ve dedesinin izini bulup veda edebilmiş dedesine.

Ortak paydamız olan insanlık bilinci yanında, böylesine titiz ve akademik çalışmalar yapılıp, insanın aidiyet ihtiyacından yola çıkarak, soydaş ve dindaşlarımızın izlerini sürmek, bize neler farkettirirdi? Neler kazandırırdı?

Kazakistan büyükelçiliği yaptığı konuşmada İkinci Dünya Savaşında 6,5 milyon Özbek nüfusunun 1,5 milyonunun askere çağrıldığını ve bunu yarısının hayatını kaybettiğini söylüyor. Bir millet nüfusunun %10’u sadece Ikinci Dünya Savaşında kaybediyor. Kazakistan da 1,2 milyon askerle ve her türlü mühimmat ve donanımla savaşın içinde yer alıyor. “Burada yatan 101 asker, okyanusta bir damla gibi ama her hayat önemlidir ve her hayat hatırlanmalıdır” diyor büyükelçilik görevlisi. Savaşın yıkıcı gücü bir de kolektif bilince ve nesillere nasıl bir iz bıraktı ve hala bırakıyor?

Babavatan ve anavatandaki barış ve güven ortamının anlamını ve değerini idrak edebilmek ve onu koruyabilmek ne kadar da önemli.

Tarih bilinci ne kadar önemli. Sağlam bir gelecek ve her rüzgarla sallanmayan dayanıklı kimlik için, doğru bir geçmiş bilinci nasıl da anlamlı. Müslümanlar ve Türkler’in de bu ülkenin kurtuluşunda emekleri, kanları ve canları olduğunu bilmek size ne hissettirdi? Bana, ilk etapta, ‘bu topraklar da bize ait’ diye hissettirdi. Daha doğrusu, ‘biz bu topraklara da aidiz’.

İnsan ve toprak ilişkisi üzerine çok şey yazılırdı. Ama babavatan (vaderland) ve anavatan, köklerimiz ve nesillerimiz, geçmişimiz ve geleceğimizin ortasında nasıl bir rol biçiyoruz kendimize ve nasıl bir potansiyele sahibiz?

Belki bunu tekrar tekrar düşünmek bize yeni bir bilinç, bilinç sonrası güçlü bir söylem ve söylemin yanında da sevgi ve inanç ekseninde yeni bir eylem getirirdi. Ümmet duygusu şehadet bilinci ile gittiği her yeri vatan yapan millete.

Üstelik “yeryüzü bana mescid kılındı” demişken kutlu peygamber.




Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

error: Content is protected !!
Haber her gün e-postanıza gelsin

Haber her gün e-postanıza gelsin

Yeni haberleri e-postanıza ulaştırmamız için mail adresinizi girmeniz yeterli.

You have Successfully Subscribed!