RÖPORTAJ: EKİN ŞİMŞEK - METİN DÜZENLEME: ERVA NUR YALÇIN
Milletvekilliğini kıl payı kaçırmıştınız. Ancak sıra size gelince Meclis Daimi Encümenliğini bıraktınız Zaandam’da. Bu konuda herhangi bir tereddüt yaşadınız mı?
-Tabi ki tereddütlerim oldu. Çünkü ben Zaandam’da 25 yasından beri meclis üyeliği yaptım, 4 sene Meclis Encümeni oldum. İşimi ve şehrimi çok seviyordum. Zaandam’da konut, yaşlılar, gençler ve yoksullukla mücadelede çok güzel çalışmalar, projeler yaptık. Şu anda projede 17.000 konut var. Gençlerin borçlarını belediye olarak devraldık, onlara destek verdik. Ama Lahey’de bazen öyle kararlar alınıyor ki, ben bunu milletvekili olarak değiştirmek istiyorum. Bu yüzden ilk defa adaylığımı koymuştum. 10. sıradan aday oldum ve maalesef 9 sandalye kazandık. Aslında hemen meclise girmemem iyi de oldu. Çünkü 1 sene boyunca Meclis Üyesi olarak burada çok iyi işler başardım. Seçimlere 1 ay kala milletvekili oldum. 4 senelik Meclis Daimi Encümenliğimi güzel bir şekilde, gözüm arkada kalmadan tamamladım.
Yemin törenimdeki, babamın gözyaşları, annemin gurur verici sözleri o kadar etkileyiciydi ki… Babam sadece ilkokul bitirmiş. Annem ailesi tarafından sakıncalı bulunduğu için okula gidememiş. Dayılarımın hepsi üniversite okumuş halbuki. Annem okuma yazma bilmezken çocuklarını milletvekili olarak görmesi, insanın o kadar kalbini titreten bir olaydı ki, ben bunu hayatım boyunca unutmayacağım. Ve neden bu kadar çok çalıştığımı unutmayacağım. İnsanlara fayda sağlamak, kadınların haklarını korumak benim misyonum bu hayatta. Ben bir kadın olarak çok çaba gösterdim buralara gelebilmek için, çok çalıştım. Ailem için de çok zordu. Bir de 2 kültür içinde yaşıyorlar ve 6 kızları, 1 oğulları var. Hollanda gibi bir yerde bu çok zor. Biz çok koruyucu büyütüldük. Hem annemle hem de babamla gurur duyuyorum. Çünkü onlar da kendilerini geliştirdiler, değiştiler. Her zaman söylerim, önce kendini değiştirmen lazım ki çevren de değişsin, her şeyi başkalarından bekleyemezsin. Her şey sende biter. O yüzden ben her zaman kadınlara derim ki, güçlü olun, çalışın, haklarınızı savunun. Çünkü bu hayatta bir defa yaşıyorsunuz.
Halihazırda adalet ve güvenlik sözcüsü olarak görev yapıyorsunuz. Bu pratikte neleri içeriyor?
Adalet ve emniyet çok geniş. Bizim yalnızca 9 sandalyemiz var, emniyet ve adalet dosyaları çok büyük. Birçok konu var içeriği çok geniş. Polis organizasyonu, gençlik suçları gibi konularla ben ilgileniyorum. Emniyetli mahalleler, çocukların suç içerikli yollara gitmemeleri, avukatlarımızın ya da hakimlerimizin neye ihtiyacı var, işlerini nasıl daha iyi yapabilirler, İtfaye, polis organizasyonları benim alanlarım. Bir de Aile Hukuku ve gençlik koruma kurumu var. Bunlar da benim alanım.
Siz direkt olarak müdahale edebiliyor musunuz?
-Hayır, maalesef. Öyle bir yetkimiz yok. Açık varsa onu düzeltiyoruz. 6-7 ay içerisinde belki 20 tane çalışma ziyareti yaptım. İlk başladığımda dedim ki, Hollanda’da yaşayan vatandaşlardan benim konumla ilgili çalışan insanlarla görüşmek istiyorum. Çok yere gittim. Polisle görüştüm, belediye başkanlarıyla görüştüm. Kanunlarımıza bakıldığında nelere ihtiyaçları varsa, ne eksiklikler görüyorlarsa, ben onların sorunlarını, eksikliklerini milletvekili olarak meclise getirdim. Toplam 40 kişilik bir gençlik grubuyla ‘gençlik çalışması’ yaptım. Gençlerin neye ihtiyaçları olduğunu tespit etmeye çalıştık. Ağır suçlarda olan gençler var. Bu yüzden bütçe görüşmesinde teklifler yaptım. Bakana, bu konu hakkında araştırma yapmak istediğimi söyledim. Ve bu gerçekten desteklendi. O şekilde gençlik çalışmalarının seslerini de duyurdum mecliste. Bu şekilde benim Hollanda’da gitmediğim yer kalmadı. Tabii yorucu oluyor. Ama benim, sahaya inip bilgilenmem lazım ki, sistemi nasıl değiştireceğimi bileyim. Bu şekilde çalışmak bana pozitif enerji veriyor.
Hollanda’da aşırı sağcı partilerin yükselişi, toplumda sıkıntılara yol açabiliyor. Geçtiğimiz günlerde D66 Partisi, bu tür partilerin yasaklanabilmesi gerektiğini savundu. Bu konuda İşçi Partisi ne düşünüyor.
Bu konu hakkında bir şey söylemeden oylamayı beklemek en doğrusu. Partimiz geçmişte bazı partilerin yasaklanması konusunda pozitif yaklaşım içindeydi. Ama tabii ki bu hemen olacak şey değil. Her parti demokratik bir şekilde seçildiği için doğal olarak bir partiyi kapatmak kolay değil. Bu kanun daha önce de vardı. Partimiz diyor ki, bu hemen yapılacak bir şey değil. Ama gerçekten bir parti çok kışkırtıcı şeyler yapıyorsa, söyledikleri sözler yüzünden insanlar kışkırtılabiliyorsa, başkalarına saldıracak duruma gelebiliyorsa, ona karşı bir şey yapmak gerekir. Bir milletvekili olarak büyük bir sorumluluğunuz var. Onu hissetmeniz lazım. Her söylediğiniz, insanlara etki eder. Eğer çok kışkırtıcı, saldırıya teşvik edici sözler söylerseniz, bu halk düzenini bozabilir.
-Hollanda Türk toplumu, yıllardır İşçi Partisi’ne oy verirken, son dönemlerdeki seçimlerde bunda bir kayma oldu. Parti içinde nasıl bir değerlendirme yaptınız bu konuyla alakalı?
Tabii ki bu senelerce görüşüldü, konuşuldu. Bu konuyu ele aldık, çünkü 10 sene süren bir konu. İşçi Partisi şu an kendini yeniden konumlandırıyor. Ben bütün kalbimle sosyal demokratım. Çünkü ben işçi bir ailenin kızıyım ve kendimi geliştirdim. İnsanlara faydalı olmak istiyorum ve bana verilen güzel şeyleri insanlara geri vermek istiyorum. Benim düşünceme göre, partimiz gerçekten kendini buldu. Ve şu an Hollanda’daki sosyal, ekonomik duruma baktığımız zaman, insanların yoksullaştığını görüyoruz. Bizim partimizin o konular hakkında güzel planları var. Ben, yalnızca kendi ideallerimle partiyi doğru bir şekilde, iyi bir yere taşımaya çalışıyorum.
-Toplumun bir kısmı İşçi Partisi’ne kızgın. İşçi Partisi’nin, insanları sadece bir oy deposu olarak gördüklerini düşünüyorlar. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz? Böyle bir görüş var mı?
– Artık insanların partimizden beklentileri var. Bize oy verdikleri için, bunun karşılığını bekliyorlar. Ben her zaman ne yaptığımızı gösterme sorumluluğunu hissediyorum. Ama bazıları görmüyorlar ne kadar çaba gösterdiğimizi, sistemi değiştirmenin ne kadar zor olduğunu. Ama ben onlara kızmıyorum. Herkes politikanın içeriğini bilmiyor. Planlarımızı, ideallerimizi, insanlara nasıl faydalı olmak istediğimi göstermek istiyorum. İnsanların her zaman farklı düşünceleri olacak. Buna saygı gösteriyorum. Benim amacım onların düşüncelerini değiştirmek değil. Kalbimin sesini dinleyerek, bir milletvekili olarak doğru şeyleri yapmak istiyorum. Zaten gören görür, göremeyene de yapacak bir şey yok. İnsanları seviyorum, saygı duyuyorum. İşimi seviyorum. Bu şekilde de yoluma devam edeceğim.
Zaandam’da birçok Türk kökenli vatandaşımız var. Orada da tanınmış bir yüzsünüz. Sizin vekil olmanızı nasıl karşıladılar?
-Zaandam halkı bu duruma çok sevindi. Çok mesaj ve sevgi dolu sözler aldım. Ve o bir sene içerisinde daha azimle işlerimi yaptım. İnsanlara nelerle meşgul olduğumuzu göstermek istedim. Ben Zaandam’ı çok seviyorum, Zaandam halkını çok seviyorum. Hala orada yaşıyorum. Ara sıra belediye başkanına telefon ediyorum. Nasıl gittiğini, nelere ihtiyaçları olduğunu soruyorum. İnsanlar beni davet ettiğinde tabii ki mutlaka zaman ayırmaya çalışıyorum. Belediye meclis üyesiyken de, Meclis Encümeni iken de öyleydim, milletvekili olarak da öyle kalacağım. İnsanlarla iç içe olmak, onların sorunlarını dinlemek, sistem içinde bir şeyleri değiştirmek, insanların hayatlarını güzelleştirmek ve kolaylaştırmak benim misyonumdur.
Ekonomik kriz, enerji krizi, enflasyon son yıllarda git gide çoğalıyor. Parti olarak bu konularda ne tür çözüm düşünceleriniz var? Neler düşünüyorsunuz? Nasıl değiştirebilir siniz?
-Bütçe konuşmasında bizim sayemizde PvdA ve Groen links çok çaba gösterdi, çünkü hükümet, bu sene enerji krizi için hiçbir şey yapmak istemiyordu. Halbuki biz görüyoruz ki, insanlar enerji için 200 euro yerine 600 euro ödeyecekti. Bazılarımız ödeyebilecekken çoğumuzun öyle bir imkanı yok. Planlar yapıldı. İnsanlar eğer enerji masraflarını ödeyemezse, kısıtlanmayacaklar. Bizim 23 milyar bulmamız ve hükümetin bunu kabullenmesi, çok büyük bir başarıydı. Çünkü biz şu an koalisyonda değiliz. Şimdiye kadar, böyle büyük bir miktar bütçe verilmedi. Bildiğiniz gibi bu ay herkes 190 euro enerji yardımı aldı. Bazı insanlar için çok önemli bir yardım bu. Gelecek sene de öyle bir miktar verilecek. Bazı spor kulüpleri kapanmak zorunda kalabilirler, çünkü enerji masraflarını ödeyemiyorlar. Onun için de bir plan yaptık. Vergi düzenlemeleri ile de çok meşgulüz. Çünkü çalışan insanları rahatlatmak istiyoruz. Şu an görüyoruz ki, çoğu çalışan yoksulluk sınırına yaklaşıyor. Yaşamlarını normal bir şekilde sürdürebilmek için, ay sonuna çok az para kalıyor. O konuda şu an PVDA olarak çalışmalar yapıyoruz. Yeşil Sol ile de bazı fikirlerimiz örtüşüyor.
Evlerin de izolasyonu iyi olması lazım, çünkü çoğu ev kısa dayanıklı değil. Bu konuda planlarımız var. Hala tek camlı evler var, hangi devirde yaşıyoruz değil mi? Hele böyle bir soğuk geldiği ve elektrik fiyatları bu kadar yüksek olduğu zamanlarda, evlerin izolasyonlarının yapılması için, önerilerde bulunduk. Her konuda elimizden geleni yapıyoruz, ama biz koalisyonda olmadığımız için, çok daha fazla çaba göstermemiz lazım.
Siz bir öneriyle gittiğinizde, o önerinin ulaşması, size geri dönüş yapılması gibi süreçler çok uzun sürüyor mu?
-Sürebilir. Genelde ben bir plan yaptığım zaman, koalisyondaki parti arkadaşlarıma da bakıyorum. PVD, D66 ya da Christen Unie gibi. Onlar benim planımı desteklediği zaman daha hızlı oluyor. Güzel bir plan yaptığımız zaman destekliyorlar. Adalet ve emniyet sözcüsü olarak, gerçekten başka partilerle çok iyi çalışıyorum. Güzel bir öneri yaparsam, gelip beni destekliyorlar. O konuda komisyonum çok güzel. Güzel çalışmalar yapıyoruz ve herkesle yardımlaşarak birlikte çalışıyoruz; yolunu kesmiyorlar.
Peki kadın hakları hakkında ne söylersiniz? Düşünceleriniz neler? Yaptığınız şeylerden bahseder misiniz?
-Kadın hakları konusunda çok hassasım. Ben 7 çocuklu bir ailenin kızı olarak, kadın haklarının önemini çok iyi biliyorum, tabii ki zorluklarını da gördüm. Annem ve teyzem, sırf kadın oldukları için okula gönderilmediler. Halbuki 2 dayım, 1960 senelerinde üniversiteyi bitirmişler. Okuma hakkının annemden alınması çok zoruma gitti ve belki de bana, kendi ayaklarımın üzerinde durmak için daha büyük bir enerji ve azim verdi. Ama iki kültürün içinde olduğumuz için, ailem Hollanda’ya adapte olmakta zorluk çektiler. İlk düşündükleri Türkiye’ye geri dönmekti. Ama çocukları burada doğunca burada kaldılar. Ailemin o konuda düşüncelerini değiştirmesi çok güzeldi. Ailede ilk ben üniversiteye gittim, yurt dışında Ankara’da staj gördüm; bekarken kendi evimde yalnız yaşadım. Babam için çok büyük bir şeydi bu. ‘İnsanlar ne diyecek?’ diye düşünüyordu. Kendi ayaklarımın üstünde duracaktım, iki tane işim vardı. O konuda çaba gösterdim, kolay olmadı. Ailemin sevgisini ve kararlarımın arkasında durduğunu hissetmek çok büyük bir destek.
Misyonlarımdan bir tanesi de, genç kızların kendi ayaklarının üzerinde durmaları, okumaları, kendi paralarını kazanmaları ve hayatlarını kendi isteklerine göre şekillendirmeleri gerektiğini anlatabilmek. Ailelerini karşılarına almalarını söylemem, aile çok önemli. Ama baştan söylüyorum, ailenizin değişmesi için ilk kendinizin değişmesi gerekiyor. Milletvekili olarak kadınlara örnek olmak istiyorum. Çalışarak her yere gelebileceklerini ve kendi kararlarını yalnızca kendilerinin alabileceğini göstermek istiyorum. Kadınlar gerçekten çok güçlü. Kendi güçlerini bilseler, bu dünya daha da güzel olur.
Teşekkür ediyorum Songül Hanım. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.