Geleceği kurmak için dönüp geçmişe bakmak gerekir…
Belki de toplum olarak en az yaptığımız şeydir dönüp geriye bakmak. Geçmişin muhasebesini yapmak toplum olarak bizi geleceğe daha iyi hazırlar. Belçika’ya işçi göçünün 60. yılına yaklaşırken, dönüp aldığımız yola baktım.
Geçenlerde kütüphanemi temizlerken arşive daldım. Arşivimde 1999 yılında yapılan genel seçimlerin afişleriyle karşılaştım. Kimler yok ki…
Yaklaşık 250 bin Türkiye’den gelen insanımızın yaşadığı Belçika’da geçen yüzyılın son yılında Meryem Kaçar ve Fatma Pehlivan Belçika Senatosu’na giren ilk siyasetçilerimiz oldu. Onları bir yıl sonraki yerel seçimlerde Emir Kır, Sait Köse ve diğerleri izledi.
Bugün Belçika’da beş milletvekili (Şevket Temiz, Hasan Koyuncu, İbrahim Dönmez, Emin Özkara ve Sadık Köksal) bir senatör (Ayşe Yiğit), bir bakan (Zuhal Demir) ve bir belediye başkanı (Emir Kır) görev yapıyor.
Müzik piyasasında bir marka haline gelen Kubat ve Hadise Belçika kökenli ses sanatçılarımız. Zeynep Sever 2009 yılında Belçika güzeli olarak taç giyen ilk Türk kökenli kızımız.
Bir dönem Galatasaray’ımızda forma giyen Bülent Akın, milli futbolcularımız Alpaslan Öztürk ve Sinan Bolat’ın yanı sıra Türkiye’de birçok takımı çalıştıran Fuat Çapa da Belçika’nın yetiştirdiği spor adamları.
İş dünyasında Ünal Aysal, Yılmaz Özcan, Muzaffer Güler gibi iş insanları yetiştirdi Belçika. Hatta Beştepe’nin mimarı Şefik Birkiye de Belçikalı Türk. Ancak, lokanta ve dönercilerin haricinde ticaretle uğraşan binlerce girişimcinin çoğunluğu taşeron olarak hizmet veriyor.
Belçika’da işsizlik oranı yüzde 6,2 resmi rakamlara göre. Göçmenler (Türk-Faslı) arasında işsizlik oranı ise yüzde 35 bandında…
Belçika entegrasyon politikası olmamakla eleştirildi yıllardır.
Türk kökenli politikacıların Belçika siyasetinde belirli noktalara gelmeleri, Türk toplumunu tam Belçika siyasetine yönlendirmişken, Ak Parti “Türkiye’de seçme ve seçilme hakkı” tanıdı yurtdışında yaşayan Türklere. Yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarına 2014 yılında Türkiye’deki seçimlerde seçme hakkı tanınması Belçika Türklerinin yönünü bir kez daha ve yeniden anavatan Türkiye’ye çevirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “kutuplaştırma politikası”na dayanan siyasetteki “kavga kültürü” toplumun her katmanına yansıdı. Televizyon ekranlarında, sokakta, sporda karşımıza çıkan kutuplaşma Belçika Türklerini de kapsama alanına aldı.
Türk televizyonlarıyla yatıp kalkan Belçikalı Türkler, bütün dünyayı saran “Kovid-19 Pandemisi”ni bile Türkiye kaynaklı haberlerden takip etti, ediyor. Öyle ki, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıkladığı “pandemi önlemleri”nin kendi yaşadıkları ülkede uygulandığını düşündüler.
Zaten entegrasyon politikası olmayan Belçika’da Türk toplumu Belçika siyasetini takip etmekten vazgeçti Türkiye’de seçme hakkı verilince. Sadece seçim dönemlerinde Belçika politikasına göz ucuyla bakmaya başladı. Belçika siyasi partilerinin politikaları yerine tanıdık politikacılara oy verir hale geldi Belçikalı Türkler. İçerik tartışması olmayınca, Türkiye’de muhafazakâr partileri destekleyen Belçikalı Türkler, Belçika’da sosyal demokrat hatta komünist partilere oy veriyorlar. Bu genel politik tutum aslında bütün Avrupalı Türkler için geçerli maalesef.
Dönüp baktığımızda, Avrupalı Türklerin bulundukları ülkelere entegrasyonunun önündeki en büyük engel Türkiye’deki seçimlerde tanınan seçme ve seçilme hakkı.
Fikret Aydemir
Gazeteci – Yazar (Belçika)