Çok ilginç bir ülkede yaşıyoruz vesselam. En hayati konularda binbir türlü olumsuz gelişme olurken kuzuların sessizliğine bürünen Hollandalılar, çok saçma bir gerekçeyle sokaklara dökülüp ortalığı talan ediyorlar. Neymiş efendim, corona ile mücadele çerçevesinde uygulamaya konulan sokağa çıkma yaşağı hürriyetlerini engelliyormuş! Yasak da yasak olsa bari! Saat 21:00’den 04:30’a kadar!
Geçtiğimiz hafta sonu başlayan sokağa çıkma yasağının başlamasıyla irili ufaklı bir takım gösteriler olmuştu, ancak Pazar günü bir çok şehirde gösteriler çığırından çıkıp, tahrip, talan ve yağmaya dönüştü. Hatta benim yaşadığım şehirde bazılarının gözü öylesine dönmüştü ki, hastaneye bile saldırdılar. Urk’te Covid Test ünitesi ateşe verilirken, Eindhoven’da ortalığı ateşe verenlerle polis arasında oldukça gergin saatler geçti. Lahey ve Amsterdam da bu vandalların kalkışmalarından nasiplerini aldılar. Gerek yetkililerin söylemlerinden gerekse sosyal medya platformlarındaki paylaşımlardan gösterilerin devam edeceği anlaşılmaktadır.
Nasıl olur da, pandemi ile mücadele kapsamında alınan bu önleme karşı, böylesi orantısız bir tepki verilebilir? Üstelik bu tedbirin ana amacı bugüne kadar binlerce, dünya çapında milyonlarca insanın hayatına mal olmuş virüs salgınıyla mücadele olduğu halde! Hem de Hollanda’da! Hollanda ki, maaşlar 5-10 yıl dondurulduğunda ses çıkarmayan, sağlık alanında vatandaş aleyhine günden güne ağırlaşan şartlara boyun eğen, müktesep hak diye bildiği bir uygulamanın vatandaş aleyhine ortadan kaldırılmasını sineye çeken, eğitimde fırsat eşitliğinin ortadan kalkmasına lakayt kalan, işçi-işveren ilişkilerinde işçi aleyhine günden güne bozulan dengeye çıt ses çıkarmayan ve daha bunlara benzer bir çok konuda istifini bile bozmayan Hollandalılar yapıyor bu taşkınlıkları. Gel de anla anlayabilirsen!
Gösteri hürriyeti anayasal bir haktır. Bunun böyle de kalması gerekir. Ancak gösteri başkalarının malına ve canına kasdetmek de değildir. Gerek kamu gerekse özel başkalarının malına ve canına kasdedildiği zaman yapılan gösteri olmaktan çıkıp suç kapsamına girer. Bu da kovuşturmayı gerektirir. Aksi takdirde kamu güvenliği ortadan kalkar ve kaos oluşur. Önümüzdeki günlerde göstericilerle ilgili dillendirilen yaptırımları sık sık duyacağız. Nitekim İçişleri Bakanı Grapperhaus da bu konuda çok net konuşup, maddi zararın sebep olanlardan tazmin edileceğini açıkladı. Bakanın bu ifadesi, her ne kadar toplumun göstericilere olan tepkisine bir mesaj olarak sarfedilmiş olsa da, kamuoyunun bu konuda böyle bir beklentisinin de olduğu da aşikardır. Ancak bunun uygulaması biraz sıkıntılı olacaktır, zira bu ne göstericilerin o zararları karşılayacak gücü ne de Hollanda kanunlarının böyle bir gücü vardır.
Kimdir bu göstericiler? Gerçekten hürriyetlerinin kısıtlanmasından rahatsız olan hürriyetseverler mi? Göstericilerin profilleri ile ilgili çeşitli spekülatif ifadeler ortalıkta dolaşmaktadır. Wilders gibi ırkçılara göre bunlar aşırı solcu ve göçmen kökenlilerdir, sol çevreler ise aşırı sağa işaret etmektedir. Benim kanaatime göre tamamen olmasa da aşırı sağcıların ağırlıkta olduğu kesin. Bunlara futbol holiganları da dahil olmuş ve gösteri amacının dışına taşırılmıştır. Olan gerçekten hürriyetsever olduğu için gösterilere katılanlara olmuş ve onların demokratik hakları gasp edilmiştir. Zira gerçek bir hürriyetsever başkalarının hürriyeti, malı ve canına kasdetmez. Tam aksine onlara herkesten çok sahip çıkar.
Olağanüstü bir zaman dilimine olduğumuzu daha önce de defalarca ifade etmiştim. Alın size bir olağanüstü durum daha. Cin şişeden çıktı ve onu tekrar şişeye geri sokmak epey zor olacak gibi. Yazımız, güzümüz ve kışımız gürültüye gitti, bari baharımızı bahar gibi yaşayabilsek.
Ahmet Suat Arı