HAZIR MIYIZ(!)?

Insanlığı yoran, maddi ve manevi kayıplara neden olan zor bir süreçten geçiyoruz. Ilk kez alışa geldiğimiz günlerden, bayramlardan ve tatil alışkanlığımızdan farklı bir yıl yaşıyoruz.

Bu süreç; kıymetini bilemediğimiz, sıradanmış gibi gördüğümüz bir çok olay ve değerlerin hayatımızdaki önemini gösterip, farkındalık oluşturdu. Şimdiye değin bir Temmuz ayını bile sıradan bir tatil ayı gibi görürken, öyle olmadığını burnumuzun direği sızlayarak farkettik.

Meğer biz gurbette yaşayanlar için hasretin dinmesi, vatanımıza ve sevdiklerimize kavuşmak demekmiş. Kıymetini bilemediğimiz bu ay, bizler geldi geliyor, acaba ne olacak düşünceleriyle boğuşurken, veda ederek gidiyor bile.

Giderkende , üzüntümüzü farketmiş gibi “artık yüzünüz gülsün,” dercesine bayramın elinden tutup, bizlere bırakıp, öyle gidiyor. Bize de, bu güzellik karşısında hüzün bulutlarını dağıtıp bayramdan, kucaklaşmadan, sevinçlerden bahsetmek ve bu değerleri dolu dolu yaşamak, yaşatmak düşüyor.

Milli ve dini bayramlar, hepimizin heyecanla iştirak ettiği özel günlerimizdir. Aynı hisleri paylaşmak, aynı sevinci birlikte duyabilmek, toplum hayatı için önemli bir olay, aynı zamanda da millî birliğimizin birer yapı taşıdırlar. O bakımdan bayramları yaşatmak ve geleneklerin canlı olarak devam etmesini sağlamak her birimizin görevidir.

Peki toplumsal olarak bu denli özel ve önemli olan gün gelmeden, kendimize “bayramı, bayram gibi yaşamaya hazır mıyım,” diye hiç sorduk mu?

Bu gelen, sıradan bir bayram günü değil. Bir özelliği var ki, dillere destan. Adı üstünde: Kurban Bayramı. Hadi o zaman hep birlikte, kalbimizle zihnimizin rafları arasında kısa bir yolculuğa çıkalım. Geleceğin kaygıları, geçmişin pişmanlıkları ve bir tatlı huzur vermeyen ön yargılar ile vedalaşmaya kimler hazır? Bakalım hangimiz, bu bayram
neleri kurban edeceğiz?

Biz, hayatın dikenli yollarından hoplaya zıplaya geçmek isterken, belki de farkında olmadığımız ama omzumuzda taşıdığımız bir heybemiz var. Kimi zaman ağırlığıyla yorulduğumuz, içinde “yok” yok olan heybe! Yıllardır sıkı sıkıya bağlı kaldığımız ve bizi koruyacağına inandığımız bahaneleri mi, her yeni başlangıçta ayağımıza dolanan, mantığımızın da önüne geçen endişelerimizi mi, “ya olmazsa” ile başlayan felaket senaryolarımızın odağına yerleştirdiğimiz çekincelerimizi mi, ne ararsan var. Kim bilir, karıştırdıkça içinden daha neler neler çıkacak?..

Bu bayram, hatta şu an, omzumuzdaki heybeyi biraz olsun boşaltabilsek, bu yükleri birlikte kurban edebilsek ne güzel olurdu değil mi? Hayali bile bu kadar güzelken, gerçekleştiğinde bizleri hafifletip, mutlu etmez mi?

Durun, hemen telaş etmeyin! Yıllardır dolu dolu taşımaya alıştığımız heybemiz boş kalacak değil ya. Gelin kurban ettiklerimizin yerine hoşgörüyü, şefkati, empatiyi ve takdiri koyalım. Hem kendimize hem de başkalarına karşı daha affedici yaklaşalım. “Keşke” lerimiz “iyi ki” lerimizle yer değiştirsin. Böylece hayallerimizi gerçekleştirirken kendimizi de özgürleştirmiş olmaz mıyız?

Hem kendi iç sesimizi, hem de diğerlerinin sesini bir bütünlük ve ahenk içinde duymaya başladığımızda, bu dünya hepimiz için bir çiçek bahçesine dönüşmez mi?

Dilerseniz halihazırda, bayramlarda çocukları mutlu etmek gibi güzel bir geleneğimiz varken, bu dönüşüme içimizdeki çocukla başlayalım. Gelin, biz bu bayram önce içimizdeki çocukla kucaklaşıp onu yanaklarından öpelim.

Ona ne kadar özel, bütünün eşsiz ve kıymetli bir parçası olduğunu yeniden hatırlatalım. Mükemmel olmasını değil, yalnızca kendi gibi olmasını önemsediğimizi bilirse, belki hata yapmaktan korkmaz ve merakla yepyeni deneyimlere kucak açar.

Sınırsız hayal gücü ve neşesi ile hayatımızı zenginleştiren bu çocuklara hak ettikleri bayram hediyelerini geciktirmeden, hemen şimdi verelim mi, ne dersiniz? Çünkü çocuk kalbimizin bayram sevinci, her zamanki dünyayı bize otantik göstermeye yetecektir.

Ha bir de büyüklerimize bir başka sarılalım. Anne-babasını kaybetmiş olanlar, onlarsız bayramın, bayram olmadığını anlamışlar da…
Bir çocuk kucağı dolusu sevgi ve neşesiyle iyi bayramlar.




Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

error: Content is protected !!
Haber her gün e-postanıza gelsin

Haber her gün e-postanıza gelsin

Yeni haberleri e-postanıza ulaştırmamız için mail adresinizi girmeniz yeterli.

You have Successfully Subscribed!