Emekli matematik öğretmeni Hüseyin Ayhan, yaptığı açıklamada, 35 yıl matematik öğretmenliği yaptığını bildirdi. Ayhan, mesleğini yaptığı dönemde matematiğin öğretilmesinin ve öğrenilmesinin zorluğunu gördüğü için emekli olduktan sonra evinde oluşturduğu küçük bir atölyede, matematiğin kolay öğrenilmesini sağlayacak projeler üretmeye başladığını belirtti.
Öğrencilerin, matematiği eğlenceli ve kolay öğrenmesini sağlayacak projeler üzerine çalışmalar yaptığı anlatan Ayhan, bazı materyalleri ders aracı haline getirdiği projesine Türk Patent Enstitüsü’nden (TPE) patent aldığını vurguladı.
“Çocuklarımız ürettiğim projeyle hem matematiğe dokunmuş oluyor hem de bu işe kabiliyeti varsa değişik buluşlar yapma yeteneği kazanıyor. Ayrıca matematiğe karşı ilgisi de artıyor” diyen Ayhan, 2008 yılında TPE’ye, tam sayılarda toplama çıkarma işlemlerinde, basit bir bilinmeyenli denklerin çözümlerinde, basit eşitsizlik aralıklarını göstermede kullanılan
“Bazı aritmetik işlemlerin çözümü için üçgen prizma” aracıyla başvuruda bulunduğunu kaydetti.Ayhan, bu buluşuna, 20 yıl süre ile yenilik ve tekniğin bilinen durumunun aşılması konusunda yapılan inceleme sonucunda patent verildiğini ifade ederek, şöyle konuştu: “Türkiye’de belki ilk defa patenti alınan bir matematik aleti oldu. Türk Patent Enstitüsü, aleti orijinal buldu. Fakat devamında tabi bazı ders araçları yapmak üzere devam ettim. Ders araçları okullarda kullanılırsa çocukların matematiği daha fazla seveceğine inanıyorum. Çünkü çocuk matematiğe bizzat dokunmuş olacak ve çok kolay öğrenecek.”
Ayhan, yaptığı matematik materyalleriyle öğrencilerin konuları ezbere anlamaktan kurtulacağını ve buluş yapabileceklerini aktardı.
İlk bakışta materyallerin insanlara fazla bir şey ifade etmediğini ancak kullanılması, meslektaşlarının öğrencilere anlattığı zaman kolay ve pratik olduğunu göreceklerine dikkati çeken Ayhan, sözlerini şöyle sürdürdü:”35 yıl boyunca matematiği gerçekten sevdik ve severek anlattık. Fakat zorlandığımız zamanlarda oldu. Matematiği materyaller üzerinde yapmaya başladıktan sonra sevmeye başladım. Anlattığımız birçok dersi burada dokunmatik hale getirdim ve matematiğin daha fazla sevildiğini gördüm. Öğretmenler de öğrencilerine bunu bizzat dokunarak anlatabilecekler. Çünkü bir şeyle ne kadar uğraşırsa, işin aslını bilirse o kadar çok sever.
Öğrencilere zamanında kümeleri anlatırken ‘Şunu ezberleyin, bunu ezberleyin’ dedik. Yani ezbere bir matematik öğretmiş olduk genelde. İnşallah zamanla bunların da okullarda tutunacağına inanıyorum çünkü çok kullanışlı ders araçları bunlar.”