Kim ne derse desin, 15 Temmuz demokrasi ve milli birlik destanıdır. Baştan söyleyeyim ki; hiç kimse tank ve tüfenkten korkup, otel odalarında saklanmasını, kendi demokrasi ayıbını maskelemek için kontröllü darbeydi diyerek, milletin demokrasiye sahip çıkan milli direnci sulandırıp itibarsızlaştıramaz. Bu destanın yazarı; kucağında torunu olduğu halde, otel odalarına saklanan korkakların aksine, tankla, topla, tüfenkle üzerine gelen hainlere karşı vatandaşını darbeye karşı koymak için sokağa çıkmaya ikna eden Tayyip Erdoğan’dır.
KAHRAMANLARI
Hain tuzakları bozarak, o gece Türkiye’nin kader ve yazgını değiştiren adama, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a telefonda ulaşıp, Erdoğan’ın ne pahasına olursa olsun sokaklara, meydanlara çıkın çağrısını televizyon ekranlarına getirmeyi akıl eden gazeteci Hande Fırat’la başlayan, Erol Olçok, 16 yaşında ki oğlu Abdulah Olçok, Ömer Halis Demir, Kübra Aydoğan, Demet Sezen, Zeynep Sağır, Cennet Yiğit, Selda Günger ve Ayşe Aykaç gibi, polis memuresi hanımların, Türkan Türkmen Tekin, Elif Dağdelen Sarı ve dahi isimlerini sayamayacağım 249 şehidimizdir esas kahraman.
Yine o gecenin kahramanı, darbeye direnmek için yanına komşusu Sema Tutar’ıda alarak, kamuyonuyla birlikte direnişe katılan 61 yaşındaki Şerife Boz hanımdır.
Mahkemede 14 yaşında bir kız ile baş edemediniz, ülkeyi nasıl ele geçirecektiniz diye ihanetlerini yüzlerine haykıran ve hainlerin karşısına “tek yumruk olarak çıktık” diyecek kadar vâkur bir tavır takınan gazilerin en genci Adviye Gül İslamoğlu gibi 2196 gazidir bu destanı yazan ve yazdıran.
15 Temmuz’un en genç gazisi… Adviye Gül İsmailoğlu, İstanbul Büyük Şehir Belediyesini işgale gelen darbecilere karşı koyunca, keskin nişancılar tarafından sırtından vurularak gazi oluyor. Adviye anlatıyor diyor ki, Reis’le ilk kez “Yenikapı’daki mitingde göz geze geldik. 14 Yaşında en geç kadın gazi olduğumu öğrenince, “Seni de mi vurdular” diyerek bana baktı. O an Reisin yüreğinin acıdığını hissettim, “üzüleceğini bilseydim yanına gitmezdim”. Sonra ben onun elini öptüm. O da benim elimi öptü. Üzmemek için yanına gitmezdim diyecek kadar ârş-ı âlayı tir-tir titreten yüce bir duygu sahip olduğu için gazi olmuş yarının kahramanlarını doğurmaya aday Adviye kardeşimiz. 15 Temmuz’un en genç gazisi Adviye Gül İsmailoğlu, mahkeme salonunda, daha 14 yaşında bir kız ile baş edemediniz, ülkeyi nasıl ele geçirecektiniz diye ihanetlerini yüzlerine haykırınca, Hâkim ağladı, bazı darbeci yakınları da gelip özür diledi diyor.
TEK YUMRUK ÇIKTIK
Adviye Gül İsmailoğlu: 2196 gaziyi temsilen, o gece “Tek yumruk olarak çıktık hainlerin karşısına diyerek duygularını ifade ediyor. O geceyi unutmayacağız, unutturmayacağız,” diye sözlerini tamamlıyor.
BEN AYAKTA GÖMÜLÜYÜM
Eşi Erol ve 16 yaşında ki oğlu Abdullah Tayyibi kaybaden Nihal Olçok ise, Hürriyet gazetesinden Ayşe Arman’a hislerini şöyle anlatıyor, “Beni de onlarla birlikte gömdüler. İkisinin arasına. Hem de ayakta. Fark bu. Ben aynı toprağın koynunda, ikisinin arasında, ayakta gömülüyüm, sadece başım dışarıda…” diye acının tarifi olmaz ki diye nene hatunca bir tavır takınıyor. Adeta o gece toptan tüfenkten tırsıp evinde saklanan korkaklarla, sokağa fırlayan kahramanları doğuran anaların farklı olduğuna dikkat çekiyor.
Hasıl-ı bu destan, o gece üzerlerine kurşun ve bomba yağdıran uçak ve helikopterlere süpürge ve terlik fırlatan, ‘erkeksen in lan aşağı’ diye ıslıklayan, ‘senin mozotun bitmeyecek mi lan şerefsiz?’ diye meydan okuyan milli kahramanlarındır vesselam.