AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, Türkiye’de şimdiye kadar birilerinin senaryolar yazarak rolleri dağıtmak istediğini belirterek, “Demokrasilerde bütün senaryoları halk yazar. Demokrasilerde bütün rolleri halk dağıtır” dedi.
Özdağ, AK Parti Seçim Koordinasyon Merkezi’nin seçim çalışmaları kapsamında Rotterdam’da, sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle bir araya gelerek, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Hollanda şubesini ziyaret etti.
Belli kesimlerin zaman zaman iktidarlarına ortak olmak istediğini ama buna izin vermediklerini kaydeden Özdağ, “Demokrasilerde bütün senaryoları halk yazar. Demokrasilerde bütün rolleri halk dağıtır. Darbeciler, kirli ve şantajcı sermayedarlar, kirli ve şantajcı medya patronları bu senaryoları ve rolleri dağıtmak istediler, zaman zaman da iktidarımıza ortak olmak istediler. Biz sadece milletimizle paylaşmak istiyoruz iktidarımızı. Sandıkla gelip sandıkla gitmek istiyoruz. O nedenle egemen güçlerin ve Türkiye’de vesayetçilerin oyununu bozmanın yolu şu; sandığa gitmek. Sandığa rağbet etme, iltifat etmek siyasi istikrarı sağlamak. Ben AK Parti milletvekiliyim, AK Parti genel başkan yardımcısıyım. Vatandaşlarımdan AK Partiye oy vermelerini istirham ediyorum” dedi.
Konuşmasında Türkiye’de koalisyonların hiçbir zaman istikrar getirmediğini bu yüzden tek parti iktidarlarına ihtiyaç olduğuna dikkati çeken Özdağ, “İnşallah bu seçimlerdeki rağbet Türkiye’deki teveccühle beraber bizi iktidara taşıyacak. Ben inanıyorum ki yüzde 45’in üzerinde oy alacağız. 300’ün üzerinde bir milletvekiliyle geleceğiz. Çünkü koalisyonlar Türkiye’de hiç bir zaman istikrar getirmedi. Dış politikada da bizi güçlü hale getirmedi. O zaman tek başına iktidarlara ihtiyacımız var. AK Parti 13 yıldır bunu yaptı” ifadelerini kullandı.
7 Haziran seçimlerinden sonraki koalisyon kurma çalışmalarına değinen Özdağ, bunun akamete uğradığını söyledi.
Özdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Cumhuriyet Halk Partisi uzun soluklu bir koalisyon istedi, biz onlara kısa vadeli bir koalisyon hükümet teklif etmiştik. Devlet Bahçeli’ye ise bakın MHP’ye demiyorum. Devlet Bahçeli’ye diyorum. Sayın Bahçeli buradaki koalisyonu engelleyen şahsiyettir. Ben milliyetçileri, ülkücüleri tenzih ederim. Onlar da aynı şekilde koalisyona girmek ve de aynı zamanda devletine, milletine hizmet etmek istiyorlardı. Orada yetişmiş güzel insanlar vardı. Sayın Bahçeli bunu engelledi. Uzun soluklu koalisyonu istemedi. Kısa vadeli seçim hükümet istemedi. Azınlık hükümetini istemedi, kısa vadeli reform hükümetini istemedi. Her şeye hayır diyen bir Devlet Bahçeli’yle karşılaştık. Geçen gün terörle ilgili Sayın Başbakan’ın davetini de yine aynı şekilde hayır kelimesiyle reddetti. O nedenle milliyetçilerin, ülkücülerin AK Parti’ye oy vereceğini, Saadet Partililerin, Büyük Birlik Partililerin oy vereceğini düşünüyorum.”
Türkiye’de ayrı bayrak ve milli marş isteyenlerin olduğunu da kaydeden Özdağ, bu kapsamda 1 Kasım’daki seçimin Türkiye’nin hem istikbal hem de istiklal seçimi olduğunu dile getirdi.
Özdağ, çok ciddi bir şekilde AK Parti’yi yıpratmak adına hamleler yapıldığını, bunun son halkasının da HDP hamlesini olduğunu belirterek, şu değerlendirmede bulundu: “Yani CHP oyunu yükseltmedi. Yüzde 25,5 oy aldı. MHP sadece oyunu yanılmıyorsam eğer 3 puan artırdı. Burada toplum mühendislerinin, siyaset mühendislerinin önümüze sürdükleri argüman HDP’nin barajı aşmasıydı. Ne kadar Türkiye’de sosyalist gelenekten, komünist gelenekten varsa herkes HDP’ye oyunu verdi. Zengini de verdi, fakiri de verdi. Nişantaşı’ndaki de, Bebek’teki de, Karşıyaka’daki de, Ankara Çankaya’daki de verdi. Falan yerdeki marjinal sol örgütler de verdi, LGBT’liler, lezbiyenler, gayler, homoseksüeller, biseksüeller hepsi oylarını oraya verdiler. Çıktılar beraber yürüyüş yaptılar.”
AK Parti olarak özeleştiri yaptıklarına vurgu yapan Özdağ, her an, her saniye telefonları açık milletvekili istediklerini kaydetti.
